"İyi okumalar!"⚫️
Bu olaylı geçen günün ardından birkaç gün derslere gelmedi Serenay. Gelmediği birkaç gün boyunca bu olaylı geçen günün kendisine hissettirdiklerini, bu olaylar karşısında ne yapacağını, nasıl davranacağını ve Göktuğ ile Gökhan'ı düşünüp durmuştu. Onlarla hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı. Onlardan da bir adım gelmemişti zaten. Eğer o gün Gökhan'a ters davranmamış olsaydı belki ondan bir adım gelebilirdi. Çünkü Gökhan böyle durumlarda kendisini merak edip arardı ya da en kötü mesaj atardı. Gökhan'a istemeden de olsa ters davranmıştı bir kere. Fakat istemeyerekti. Gökhan'a karşı kendisini kötü hissedişindendi bu davranışı.
Aynı zamanda bu son birkaç gün boyunca Göktuğ ile Gökhan'la tanıştıkları zamandan beri neler yaşadığını düşünme fırsatı da bulmuştu. Onların kendisine neler hissettirdiğini de. İkisi de kendisine yakın davranışlarını sergilemekten hiç çekinmemişti. Göktuğ ayrı, Gökhan ayrı yakınlık sergilemişti ve kendisini bir anda ikisinin ortasında buluvermişti bir şey anlamadan. Aklının karışık olduğu zamanlar olmuş olsa da artık kendi açısından her şey çözüme varmıştı, kendisindeki o belirsizliği gidermişti. Hislerinden artık emindi. Fakat hislerini harekete geçirdiği takdirde onlara ve kendisine getireceği sonuçlarını göze almalıydı. En çok da bundan korkuyordu zaten. Hislerine karşı koyamamaktan.
Serenay daha fazla kampüsün bahçesinde oyalanmadan yürüyüp direkt dersliğin olduğu binaya girdi. Aynı zamanda final sınavlarına da az kalmıştı ve çalışması gerekiyordu. Çalışmaya da fırsatı olmamıştı henüz. Hem çalışmaya başlasa bile şu sıralar derslere odaklanabileceğini düşünmüyordu. Sınıfa geldiğinde bir anlığına sıralara bakarcasına göz gezdirdi. Sadece ön sıralarda oturan Canan'ı görebilmişti. O da elindeki telefonu ile meşgul olduğundan Serenayın geldiğini görmemişti bile. Direkt arka sıralara doğru ilerleyip boş sıralardan birisine oturdu ve çantasından defterini, kalemini çıkarıp sıranın üzerine yerleştirdi. Üzerindeki montu çıkarıp çantasıyla beraber yanındaki boş sandalyeye yerleştirdi ve kollarını göğsünde bağlayarak hocayı beklemeye başladı. Aynı zamanda içinde oluşan sabırsızlık hissiyle ara sıra etrafına bakınan gözleri sınıfın kapısına doğru kayıyordu.
Acaba bugün Göktuğu ve Gökhan'ı okulda görebilecek miydi? Onları birkaç gün sonra ilk kez görecekti, göreceği takdirde. Gökhan'a en son ters davranmıştı. Göktuğ ise, onunla tartışmıştılar ve sinirli sinirli onun gidişini izlemişti arkasından. Birbirlerine olan yaklaşımı nasıl olacaktı, merak ediyordu doğrusu. Serenay sınıfa giren Gökhan ile göz göze geldiği an nefesini tuttu. Kahverengi gözleri onun siyah gözleri ile buluşurken siyah gözlerindeki o her zamanki ışıltıyı görememişti. Onun bu durgun haline üzülürken tuttuğu nefesini vererek ondan gözlerini kaçırdı. Göktuğ nasıl kardeşinin yüzüne bakabiliyordu? Hiç mi suçluluk duygusu hissetmiyordu kardeşine karşı? Serenay Göktuğdan kendisine aşık olduğunu duyduğundan beri kendisini çok kötü hissediyordu. Göktuğ evet hiçbir şey olmamış gibi rahat rahat davranıyordu. Peki ya kendisi hiçbir şey olmamış gibi nasıl davranacaktı?
İçini kemiren düşünceleriyle birlikte başını iki yana sallayıp gözlerini sınıfta gezdirdiğinde Gökhan'ı Canan'ın yanında oturmuş olduğunu gördü ve hocanın sınıfa girmesi ile birlikte oturduğu yerden sırtını dikleştirdi.
⚫️
Serenay kendisine saatlerdir sürüyormuş hissi veren dersin ardından sınıftan çıkan Gökhan'ın peşinden yürüdü koridorda. Kendisini pek derse verememiş olsa da hocanın söylediği önemli yerleri not almayı başarabilmişti. Gökhan'ın yanına yetiştiğinde Gökhan başını çevirip Serenay'a baktı ve birbirlerine hiçbir şey söylemeden birlikte yürümeye devam edip bahçeye çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILAN
Teen Fiction~ Serenay eğitimini sürdürdüğü üniversitesinde yaşadığı zorbalıklar yüzünden yatay geçiş yapıp üniversitesini değiştirerek yepyeni bir başlangıç yapmak ister. Fakat bu yaptığı yeni başlangıçta kendisini neleri beklediğini bilmemektedir. Kısa bir za...