☆27.BÖLÜM☆

940 41 25
                                    

"Multiye koymuş olduğum şarkı ile bölümü okumanızı tavsiye ederim. :) Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur, iyi okumalar!"


⚫️

Göktuğ arabayı sahilin otoparkına park etmesinden sonra Serenay emniyet kemerini çıkarıp arabadan indi. Göktuğun da inmesiyle birlikte hiç konuşmadan sahile doğru yürüdüler. Sahilde kendilerinden biraz uzakta olan birkaç kişi dışında kimse yoktu.

Serenay kollarını göğsünde bağlayarak hırçınca kıyıya vuran dalgalara izlercesine bakmaya başladı. Aynı zamanda dalga seslerinin kendisine huzur verdiğini hissederken kısa süreliğine de olsa bu huzurun tadını çıkarmaya karar verip gözlerini kapattı Serenay .

Göktuğ da Serenayın hemen yanında yerini almışken "Konuşmayacak mısın?" dedi tok bir tonlamayla, aralarındaki sessizliği bozmak istercesine.

Serenay yavaşça gözlerini açtıktan sonra göğsünde bağladığı kollarını serbest bırakarak ona döndü.  "Niye geldik biz buraya?" dedi güçsüz ve yorulmuş bir edayla, gözlerini onun yoğun bakan koyu kahverengi gözlerine dikerek. "Ne işimiz var burada?"

Göktuğ kızın bulutlu olan havada iyice belirginleşen çillerine doğru bakarak "Konuşmaya ihtiyacın olduğu için burada değil miyiz?" dedi.

"Bu.. Bu çok saçma Göktuğ." Serenay başını iki yana sallayıp kendi kendine güldü. "Birlikte buraya gelmemiz çok saçma. Ayrıca konuşmaya ihtiyacım olmasından kastım, hep aynı şeyler işte. Bilmediğin farklı bir şey yok. Zaten hep aynı şeyleri konuşmaktan başka bir şey yapmıyoruz ki. Bu yüzden yorucu." Serenay elini onun koluna koyup kolunu hafifçe sıktı onun güzel çehresiyle uyum içerisinde olan kirli sakallarına doğru bakarak. Göktuğ kızın kahverengi gözlerindeki yoğun ifadeyi görebiliyordu. "Hadi." dedi Serenay yalvarır bir edayla. "Yeter bu kadar! Geri dönelim. Ne olur. Bu saçmalığı daha fazla sürdürmeyelim."

Göktuğ dudağının bir kenarı yukarıya doğru kıvrılırken "Bana karşı koyamamaktan mı korkuyorsun?" dedi her zamanki alaycı edasıyla.

Evet, korkuyordu. Ona karşı koyamamaktan, hislerinin mantığını yenmesinden deli gibi korkuyordu Serenay. Onun daha fazla yakınında olmak, ona daha yakın olmak istiyordu.

Serenay iki adım geriledi. "Senin Gökhan diye bir kardeşin var hani." dedi imalı bir söyleyişle.

"Gerçekten mi?" dedi Göktuğ gülerek onu alaya alırcasına.

Göktuğ alaycı bir edayla konuştuğunda Serenay gözlerini devirerek "Kardeşin o senin kardeşin. Bu kadar bencil olma Göktuğ!" dedi tepkiyle. "Nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun sen ya? Hiç mi düşünmüyorsun onu?"

Göktuğ ellerini siyah pantolonunun ceplerine sokarak "Gökhan'a gelince sana hissettiklerinin adı nedense aşk oluyor." dedi alaycı tavrını hiç bozmazken sürdürmeye devam ederek. Eliyle yaptığı jest hareketleri ile konuşmasını destekledi. "Ama bana gelince bencil abi oluyorum, kötü abi oluyorum, kardeşini hiç düşünmeyen abi oluyorum." Yüzünde alaycı bir gülüş yer edinirken eliyle parmaklarını şaklattı. "Bir de kardeşinin aşık olduğu kıza göz koyan abi. Onu da eklemeyi unutmayalım."

"Peki ya ben?" dedi Serenay sitemle, onun bu lakayt tavrı karşısında içini dökercesine düşüncelerinin kendisini hissettirdiği öfke ile. "Ben ne yapayım? Herkes bir şey söylüyor bana. Herkes üzerime geliyor. Eski sevgilin, arkadaşın Canan, Sude de sözde bana iyi niyetli ama Gökhan'a da bir şeyler söylemekten geri kalmıyor. Gökhan da zaten bozuk plak gibi, hep aynı cümleleri ısıtıp ısıtıp önüme koyuyor. Sen de kardeşinden pek farklı değilsin. İçinde bulunduğum, beni soktuğunuz bu saçmalığın içinde olmaktan çok yoruldum ben artık Göktuğ!"

KIRILANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin