"Uzun bir bölüm oldu. Keyifli okumalar!" :)⚫️
"Serenay çok dalgın ve sessiz. Özellikle derste çok dalgın. Gözleri tahtada ama aklının başka yerde olduğu besbelli. Sanki bu sessizliğinin ve dalgınlığının altında bir sebep varmış gibi. Sebebini bilmek isterdim. Varsa eğer. Belki de yapısı öyledir."
Göktuğ kardeşine düz bir ifadeyle baktı hafifçe eğdiği başını kaldırıp. Kardeşiyle birlikte sokak lambalarının karanlık sokağı aydınlattığı ıssız sokakta eve doğru yürüyordu. Akşama kadar sevgilisi Yarenin yanındaydı ve Gökhan ile Cananın da gelmesiyle sonra Yarenin ailesi ile birlikte akşam yemeği yemiştiler. Akşam yemeğinin ardından bir saatlik çay keyfinden sonra üçü de evden ayrılıp Cananı eve bırakmıştılar. Yarenin baş ağrısı uyuduktan sonra geçmişti ve Göktuğ da sevgilisinin yanına kıvrılıp uyuyakaldığı için hiç de uykusu yoktu bu gece.
"Niye bu kadar merak ediyorsun?" dedi Göktuğ, kardeşinin bu kadar çok meraklı olmasına anlam veremeyip sorgulayıcı çıkan sesiyle. "Hayırdır?"
"Çünkü." dedi Gökhan siyah gözlerini abisinin yüzüne dikip. "Serenay bende merak uyandırıyor." Omuz silkti gözlerini kaçırarak. "Bilmiyorum. Merak ediyorum işte. Mesela neden okul değiştirdiğini çok merak ediyorum. "
"Sormadın mı ona?" dedi Göktuğ alaycı bir sesle.
Gökhan, abisinin alaycı tavrına karşın gözlerini devirerek "Sordum Göktuğ." dedi hafif bir kızgınlıkla. "Ama anlatmadı. "
"Demek anlatmadı." dedi Göktuğ alaycı tavrını sürdürüp gülerken. "Bak sen."
"Neyse ya." dedi Gökhan konuyu kapatırcasına. "Bir önemi yok zaten. Benimkisi de laf işte. Konuşmak olsun."
Göktuğ bu boş vermiş tavırlara gülerek kardeşinin omuzuna koydu elini. "Madem bir önemi yok deminden beri ne diye merak ediyorum diyorsun? "Boş sokağın ortasında duruverdiler birden bire. Göktuğ kaşlarını kaldırarak kardeşine baktı. "Yoksa sen iki günde hemen hoşlanmaya mı başladın ondan? Canan yetmezmiş gibi bir platonik de sen çıkma başıma."
Gökhan, abisinin son söylediğine gülerek "Saçmalama lan." dedi. "Ne platoniği? Hem zaten onu çok iyi tanımıyorum. Hakkında doğru dürüst bir şey bilmediğim bir insandan neden hoşlanayım?"
Gökhanın cümlesinden sonra evlerine varana kadar daha da konuşmamıştı iki kardeş. Göktuğ apartmandaki insanları rahatsız etmemek adına ses yapmamaya özen gösterip anahtarla evin kapısını açıp içerisinin karanlık olduğunu gördüğünde annesiyle babasının çoktan uyumuş olduğunu anladı. Kardeşiyle birlikte sessiz adımlarla içeriye girdiğinde direk odalarına girdiler. İki kardeş aynı odayı paylaşıyordu. Odanın duvarları hep sevdikleri futbolcuların posterleriyle doluydu. Çoğunlukla Fenerbahçeli futbolculardı. Hatta yatak örtüleri bile Fenerbahçe amblemliydi ve sarı lacivert renklerini barındırıyordu.
Gökhan balkona çıkıp sandalyeye oturarak bir sigara yaktığında Göktuğ da kardeşinin karşısına oturup kardeşinin elindeki sigaraya kaşlarını çatarak baktı. "Şu zıkkımı benim yanımda içmesen ölür müsün?"
Gökhan sigarasından bir fırt çekip abisini daha çok sinir etmek istercesine dumanı abisine doğru üfleyerek "Bir kere de laf etmezsen olmaz." dedi.
Göktuğ tişörtünün yakasını çekiştirerek "Ne yapayım oğlum nefret ediyorum kokusundan." dedi söylenircesine. "Üstüme başıma siniyor bütün kokusu." Açık duran balkonun kapısına baktı. "Ha şimdi balkonun kapısı da açık kaldı, bütün koku içeriye girdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILAN
Ficção Adolescente~ Serenay eğitimini sürdürdüğü üniversitesinde yaşadığı zorbalıklar yüzünden yatay geçiş yapıp üniversitesini değiştirerek yepyeni bir başlangıç yapmak ister. Fakat bu yaptığı yeni başlangıçta kendisini neleri beklediğini bilmemektedir. Kısa bir za...