17. Bölüm

14.1K 643 44
                                    

Medya:julia/

Kafamı direksiyondan yavaşça kaldırdım ve çarptığım arabadaki bir kişinin hareketsiz durduğunu fark ettim. Hemen indim ve ölüp ölmediğini kontrol ettim. Yaşıyordu. Arabada o kadından başkası yoktu zaten. Hemen ambulansı aradım ve gelmelerini bekledim. Benim yaralarım çoktan kapanmıştı. Ambulans gelince bende bindim ve ilk müdahaleyi yaptılar. Çok kötü görünüyordu. Bu benim yüzümdendi.   Aslında benim yüzümdende değil kafama giren bişey yüzündendi. Kadını sedyeyle hızlıca ameliyathaneye götürdüler bende çıkıp ameliyathanenin önünde bekledim. Saat gecenin ikisiydi.  Ne ara bu kadar geç oldu bilmiyorum. Stefan'ın arabasını da mahfettim. Oturup çaresizce beklemekten başka çarem yoktu. Saat üç buçuk gibi doktor ameliyattan çıktı. Kadının durumunu sorduğumda öldü dedi. Bir insanı daha öldürmüştüm.  Böyle biri olmak istemiyordum. O sırada polisler geldi ve ifademi aldılar. Arabamı sakince sürdüğümü ve birden karşıma çıktığını söyledim. Çok inandırıcı olmam işe yarıyordu. Niye benim yaralanmadığımı sorunca emniyet kemerimin takılı olduğunu ve beni koruduğunu söyledim. Bu gerçekten kötü bir yalandı çünkü üstümde kan vardı. Kanında kadına ait olduğunu söyleyince beni servest bıraktılar. Koşarak Stefan'ın evine gittim. Evde yoklardı ama güneş doğmak üzereydi. Birazdan evde olurlardı. Ben ise arabayı nasıl söyliceğimi düşünüyordum. Bu çok utanç verici  olacaktı. Çaresizce gelmelerini bekledim. Güneş doğduğunda zil çaldı ve direk kapıyı açtım. Eminim berbat bir halim vardıki Stefan hemen bir şey olduğunu anladı. "Ne oldu" diye sorduğunda ise içeri geçip herşeyi anlattım. Bana araba için kızmış görünmüyordu. Sadece kafamda konuşan ses ilgisini çekmişti. Pek bu kısımla ilgilenmesemde bende dikkatimi o yöne vermeye başladım.

+kafanda konuşan sana kim olduğunu ne istediğini söyledimi elena

-hayır sadece geldiğini söyledi.

+Bu bir büyücünün işi olmalı. Onlardan başka kimse kimsenin beynine giremez dedi.

Harika birde büyücü çıktı. Kadro tamamlandı. Benden ne isteyebilirdiki bir büyücü. Ve niye karşıma çıkmak yerine beynime girdi. Sonum nasıl biticek bilmiyorum ama işler iyice kızışıyordu. Ben güçlü durmaya çalıştıkça yıkılıyorum gibi hissediyordum. Daha fazla dayanamadım ve ağlamaya başladım. Stefan ağladığımı görünce beni kollarına sarıp "geçicek" dedi. Beni teselli etmek için öyle dediği çok belliydi. Keşke iyi bir yalancı olsaydı. Kollarının arasından kalkıp odama çıktım. Banyoya girmek istiyordum. Orası benim rahatlama yerimdi. Gözlerimle banyo aradım. Bizim odadaki kapı kesin banyo kapısıdır diye düşündüm. Doğruda çıktı. Malzemelerimi ve kıyafetlerimi kucağıma alıp banyoda bıraktım. Soğuk bir su açıp küvetin dolmasını bekledim. Doluncada direk içine girdim. Bu suda sabaha kadar uyumak istiyordum. Zaten oracıkta uykuya dalmışım. Uyandığımda yatağımda yatıyordum. Üstümde hiçbirşey olmadığını fark edip çarşafla beraber yatakta dikeldim. Sera'nın yatağında uyuyan Stefan'ı gördüm. Hemen kalkıp üstümü giydim. Uyandırmak istemiyordum ama beni banyoda rahatsız etmesinin bedelini ödetecektim. Aşağı indim ve bir sürahiye su doldurdum. O sırada sera yanıma gelip onunla ne yapıcağımı sordu. "Stefanın yüzüne dökücem" diyince  pis bir sırıtış yapıp "hadi. Bu zevki kaçıramam" dedi. Beraber gülerek Stefan'ın yanına gittik. Çok güzel uyuyor kıyamam derdim ama kıyardım. Bütün suyu kafasına boşalttım. Gözleri kapalıyken refleks olarak karnıma yumruğu geçirdi. Bu acıtmıştı gerçekten ama yüzümdeki sırıtışa engel olamadı. Gözlerini açtığında "özür dilerdim ama sen kaşındın" dedi.

-valla canım sapıklar gibi banyoda rahatsız etmeseydin hala uyuyor olurdun.

+iyilik yap denize at demişler. Harbiden doğru söylemişler dedi. O sırada sera gülerek lafa girdi "saat akşam 6 uykucular." dedi. Doğruydu. Baya uyumuş olmalıydık. Stefan yataktan kalkıp söylene söylene lavaboya girdi.  Hep beraber birşeyler yedikten sonra Stefan'a "ben birazdan eve gidicem.  Babama o kafamda konuşan kişiyi sormam lazım." dedim. Beni bırak dicektim ama çocuğun arabasını pert ettim. Stefan tamam diyince öpüp kapıdan çıktım. Serayı öpmedim çünkü bir anda ortalıktan kaybolmuştu. Bahçeden yola doğru yürürken korna çalab bir araba gördüm. Dikkatlice bakınca bunun Sera olduğunu anladım. Yanına koşup "bunu nerden buldun" diye sordum. Sadece gülüp "hadi atla. Ben bırakıyım seni" dedi. Büyük ihtimal çalmıştı. Beraber eğlene eğlene eve geldik. Ben gelmiyim desede zorla gelmeye ikna ettim ve zile bastık. Kapıyı babam açtı. "Hoşgeldiniz." diyerek içeriye geçin der gibi elini kaldırdı. Bizde geçtik. Sera biraz çekingen duruyordu ama yinede o tatlı gülüşünü yapmayı unutmuyordu. Biz salonda otururken babamda oturdu ve "bir sorun mu var" diye sordu. Ben öksürerek ciddi bir lrtam yarattım ve söze girdim.

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin