37. bölüm

9.7K 484 59
                                    

Stefan şaşkın görünüyordu. Ben mutlu olmasını bekliyordum açıkçası. Seraya döndüğümde çizilmiş film cdsi gibi donmuş kalmıştı. "Ne oluyor ya" diye  sorduğumda Stefan "emin misin Black soyundan olduğuna" diye sordu. "Evet de ne varki bunda" dedim. "Ondan uzak dur Elena." bunu Sera söylemişti. "Doğru düzgün söyleyin şunu. Niye ondan uzak duruyum." dedim. Hiçbir şey anlamamıştım. Mutlu mutlu yollama planımı suncaktım. Herşey farklı oldu. Bu sefer Stefan yanıma oturup "büyüsü seni etkileyebiliyor mu" diye sordu. "Evet sanırım. Ama karşı koyarsam etkilemez." dedim. Sera çocuklarıyla tek kalmış dul kadınlar gibi çaresizce salonda git gel yapıyordu. Stefana sessizce "sizi korkutacak kadar güçlümü" diye sordum. "Bizi değil seni korkutacak kadar bile güçlü olabilir" dedi. Asla korkmazdım. Çünkü bana zarar vermek isteseydi en başından yapardı. Eline bir sürü fırsat geçti. Koltuktan hızla kalkıp kapıya yöneldim. Arkamdan ikisi birden "nereye" diye sordular. "Bilmem farkındamısınız ama kıçınız tutuştu. O kadarda tehlikeli biri değil" diyip çıktım. Vampir hızımla Ericin evine camdan daldım. Evin içini gezdiğimde onu arasam bile eşyalara bakmadan edemedim. Büyüden kaçmamıştı. Salon sandığım baya büyük biyere geldiğimde oturduğunu gördüm. Dibine gelip ayakta kollarımı göğsümde birleştirdim. "Neymiş seni tehlikeli yapan" diye sordum. Gülerek ayağa kalktı. O an burun buruna geldik. "Ne dediğini anlamıyorum Elena biraz sesli söyle" dedi. "Bence gayet iyi duydun bay Black" deyip koltuğa yayıldım. Bu sefer o ayakta kalmıştı. "Bak küçük hanım. Beni istediğin herkese söyleyebilirsin. İstediğin herşeyi yap. Ama burdan asla gitmicem ve gözünü kim korkuttu bilmiyorum ama tehlikeli değilim" dedi. Sanırım laf yemiştim. Azar yiyip uslanmış çocuklar gibi sessizce çıktım. Ama ben uslanmazdım. Kapıdan çıkar çıkmaz Stefanı gördüm. Sinirle bana bakıyordu. "O kadarda tehlikeli değil keşke içeri girseydin" dedim. Omuz atarak solladım. Arkamdan "sen çok biliyorsun. Büyüden görünmez duvar yapmış heralde giremedim" dedi. Ona dönüp "belki o duvar gözlerindeki korkudur Stefan" dedim.  Ben ne yapıyordum. Resmen sevgilimi azarlıyordum. Sessizce "özür dilerim" diyi eve girdim. Sırt çantama birkaç parça kıyafet koydum. Babamın yanına gitsem iyi olacaktı. Hem özlemiştim hemde bu kadar gerginliğe dayanamazdım. Seraya ve stefana görüşürüz derken ayakkabımı giydim. "Nereye" dedi stefan. "Babama" diyip ayağa kalktım ve evden çıktım. Hava kararmak üzereydi. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Temiz hava çok iyi geldi. Yavaş yavaş insanlar görünmeye başladı. Kış mevsimindeydik galiba. Üstümde yarım kolla dikkat çekiyordum. Ama üşümüyordum. Üşümeyi bile özlemiştim. Bir taksi durdurup eve geldim. Zile basar basmaz kapı açıldı ve Julia sarıldı. Hiç haz etmem ama sonuçta annemdi. Karşılık verdim. İçerden babam "kimmiş" diye seslendi. "Benim baba" diye bağırıp içeri daldım. Onunlada sarıldık. Gören aylardır görüşmüyoruz sanırdı. Hal hatır muhabbetleri ettik baya. Bugün birşey yememiştim. Bu yüzden Julianın getirdiği yaprak sarmaları hızlı hızlı yedim. O sırada sessiz olan ortamda "Black soyu hakkında ne biliyorsunuz" diye sordum. İkisinin de gözler açıldı. Julia "niye sordun ki" dedi. "Hiç derste sözü geçti de merak ettim" dedim. Birşeyler öğrenmeden o soydan birini tanıdığımı söylemezdim. Babam başladı anlatmaya

+çok güçlü büyücülerdir. Nesilleri bitti. O soyun çoğu geleceği görebiliyordu böyle işte dedi. Sıradan şeylerdi. Stefan ve seranın neden bu kadar tepki verdiğine hala anlam verememiştim. Öylece sarmaları yemeye devam ettim. Dayanamayıp söyledim. "O soydan biri yaşıyor" dedim. Babam birden öksürmeye başladı. Julia ağzı açık bakarken "ve sen tanıyorsun" dedi. Babamın sırtına gülerek vururken "abartmayın bu kadar. Amacı zarar vermek felan değil" dedim. Babam öksürüğü kesip "amacı neymiş peki" dedi. "Benim öleceğimi görmüş. Korumak istiyor" dedim. Julia lafa dalıp "senin öleceğini mi görmüş" dedi. Bu olaylar uzadıkça uzardı. "Ya bir durunda anlatıyım." dedim. İkiside "dinliyoruz" dedi.

-Bu beynime girip konuşan kişi oymuş. Durmadan öğütler veriyordu. Dediklerini yapmayıncada karşıma çıktı. Öleceğimi görmüş ve gelecek değişebilirmiş. Korumaya gelmiş. Böyle işte. Dedim. Babam "iyide neden seni korumak istesin ki" dedi. "Bak onu bende bilmiyorum. Şimdi yoruldum. Odama çıkıyorum" diyip odama gittim. Banyoya daldım direk. Banyom banyom. En çokta burayı özlemiştim. Küveti ılık suyla doldurup içine daldım. Yaklaşık bir saat banyoda kaldım. Çıkar çıkmaz saçımı kurutup yatağa daldım. Çoktandır telefonuma bakmıyordum. Sessizdeydi zaten. Yüzlerce cevapsız arama vardı. Ah Emma ah. Kız meraktan çatlamıştır. 3 yıllık arkadaşımı hemen bırakırsam böyle olurdu. Ama peşimde birileri olabilirdi ve Emmanında tehlikede olmasını istemiyordum. Telefonu kapatıp yorganı üstüme çektim. Gözlerimi yumar yummaz Eric malı yine konuştu. "Özür dilerim" diyordu. "Beynimden çıkta uyuyum." deyip uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda saat öğlen birdi.

Yuh o kadar uyudummu ben ya. Hemen yataktan kalktım. Okulda kaçmış oldu. Devamsızlık gibi bir dert yoktu zaten. Banyoya girip yüzümü yıkadım. Ardından dişlerimi fırçalayıp aşağı indim. Babam yoktu. Juliada televizyon izliyordu. "O uykucumuz uyanmış." dedi. Gülerek yanına oturdum. "Okulda kaçtı" dedim.

+Elena okulu boşverde. Kim bu black sen ondan bahset.

- Neyinden bahsediyim. Kene gibi yapıştığından mı

+Senden ayrı gezmiyormu

-Evini bizim evin yanına yaptı canım. Dedim. Anne kız muhabbeti iyi gelirdi.

+Elena bu senden hoşlanıyor olmasın.

-Öff julia abartma. Yada abart çünkü öyle birşey olabilir

+Doğru düzgün anlat şunu

-Evlenme teklifi etti. Ama amacı neydi bilmiyorum.

+ Yuh. Dedi gülerek. Bende eşlik ettim. Baya bir sohbet ettik. Sonra beraber alışveriş için hazırlanıp dışarı çıktık. Mağazanın birine girip elime birsürü kıyafet doldurdum. Seçmemi engelleyincr helsini juliaya yıkıp rahat rahat baktım. Sonra kabinin birini işgal edip denemeye başladım. Julia hepsine güzel olmuş desede içime sinmeyenleri almadım. Ödeyince çıkıp juliaya kıyafet baktık. Oda birşeyler aldı. Sonra burger kingte oturup hamburger yedim. Yazık kadında açtı ama. "Sen normal yemekler yemiyormusun" diye sordum. Ağzıma patates tıkarken. "Yiyorum ama tadları hiç güzel gelmiyor." dedi. Gülerek yemeğimi yemeye devam ettim. Doyuncada eve geldik. Elimizde torbalarla kapıyı açıp içeri fırlattım. Yukarı çıkıp dolaba aldıklarımı dizdim. O sırada kapı sesleri duyuluyordu. Aşağı indiğimde julia ve Erici gördüm. Oha Eric burdaydı. "Senin ne işin var burda" diye çıkıştım. Julia ayağa kalkıp "seni merak etmiş" dedi. "Sen benim evimi nerden biliyorsun bay black" dedim sinirli bir tavırla. "Beni o kadar küçümseme. Neyse tanıştığıma memnun oldum bayan gilbert" diyip julianın elini sıktı. Sonrada gülerek evden çıktı. Neydi şimdi bu. Arkasından çıkıp "amacın ne senin. Rahat olamicak mıyım" diye bağırdım. "Hayatını koruyorum. Teşekür etmen gereken yerde birde azarlıyorsun. Yinede rica ederim." diyip yürümeye devam etti. Önüne geçip "ne kadar tehlikelisin umrumda bile değil. Beni korkutmuyorsun. Beni rahat bırakmanı istiyorum" dedim. Güldü. Sadece güldü. Bu fazla sinir bozucuydu. "Ne gülüyorsun be" diyerek omzuna vurdum. "Fazla sinirlisin. Biraz pozitif ol" dedi. "Böyle pozitif olcaksam hiç olmuyum daha iyi bay çok bilmiş" dedim. Tekrar güldü.

-Ne var yine neye gülüyorsun.

+hadi gidelim

-Nereye

+Bildiğim kadarıyla içmeyi seviyorsun. Evdede annenle tek kalmaktansa gelmeyi tercih edersin dedi.

Aslında çok iyi olurdu ama yanlış kişiydi. "Sana iyi eğlenceler" diyip eve doğru adım attım. Kolumdan tutup "hadi ama sadece iki arkadaş biraz içicez." dedi. Bu sefer ben güldüm. "İki arkadaş mı. Dalga mı geçiyorsun." dedim. "Bir şey istiyorum. Rahatsız etmicem." dedi. Mırın kırın etsemde kabul ettim. Arabaya binip yola çıktık. Bir barın önünde durduk ve indik. Oturunca biri yanımıza gelip "ne istersiniz" diye sordu. Yüzümü çevirir çevirmez o garsonu gördüm. Yanında patron ve adamlarını öldürdüğüm o garsondu bu. Muhtemelen beni biliyordu. Oda beni görünce korkuyla bir adım geri çekildi. Sonra direk dışarı kaçtı. Eric "ne oldu" diye sordu. "Seri katil olduğumu felan sanıyor" diyerek güldüm. "Öyle değilmisin" dedi.

-yok canım abartma. Altı üstü birkaç kişi öldürdüm. Onlarda kaşındılar. Dedim. Başkası gelip ne içeceğimizi sordu o sırada. Viskileri getirince bardağı kafama diktim. Sarhoş olup kendimi rezil etmek istemiyordum. Bu yüzden bu yeterliydi. Bardaktan bir yudum daha içki alırken o garson gelip "canını seven kaçsın. Ölebilirsiniz" diye bağırdı.
Arkadaşlar merhaba. Öncelikle vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Silagoktepe adlı kullanıcının merhamet adlı kitabına bakarsanız sevinirim. Yanımda yazmaya başladı. Kurgusu çok güzel bir kitap bence. İyi okumalar :)

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin