Kötülükse kötülük. Nasıl lanet kaldırılır bilmeden biliyor gibi yapmak süper oluyor. Gülmemi devam ettirerek yoluma devam ettim. Eğer o benim annemse büyük ihtimal taktik geliştirip bana iyi davranmaya bakıcaktı. Şu anne meselesi bütün moralimi bozmaya yetmişti. Stefan'a "biraz gezelim" dedim.
-o zaman atla arabaya seni çok güzel bir yere götürücem. Dedi. Hemen arabaya koştum. Benim ardımdan o bindi ve son ses müzik açtık. Bağıra bağıra söylüyordum. Sesim çok güzel olmayabilir ama kötüde değildi. Yaklaşık yarım saat bağıra bağıra şarkı söyledim. Sonra bir anda şarkı durdu. Stefan kulağım eğildi. "Geldik" demesinin ardından yanağıma öpücük kondurdu. Bu çok tatlı gelmişti. Gülümseyip arabadan indim. Burası uçurum gibi biryerdi. Altında ne olduğunu göremiyordum. Ucuna yaklaştığımda deniz gördüm. Stefanda arkamdan yürüyüp "hadi atlayalım" dedi.
-sen delirdinmi ölürüz.
+insanlar ölebilir ama biz insan değiliz dedi. Doğru ölmezdik. Aklımdan insan olmadığım çıkmıştı. Bir anda atladı, ardından bende atladım. Su çok güzeldi. Yüzeyine çıkmam biraz zamanımı aldı. Çıktığımda Stefan'ı gördüm. Saçları sırılsıklamdı. Eliyle arkaya yatırdı. Çok tatlı görünüyordu. Kendi tipimi tahmin bile edemiyorum. Dibime gelip "çok güzelsin" dedi. Sarıldım. Bir süre öyle kaldıktan sonra "hadi çıkalım.bakalım kurtmu vampirmi daha hızlı" dedi. Kayalar düz duvar gibi duruyordu. Ama çıkabileceğime emindim. Hemen gittim ve tırmanmaya başladım. Arkamdan geldi. Onun gibi köpek tırnaklarım çıkmamıştı ama elimi attığım her parçayı kırabiliyordum. Tutunacak yer gibi oluyorlardı. Önce ben çıktım 5 saniye geçmeden o geldi. Kazanmanın verdiği gururla "benimle yarışma bence" dedim. Güldükten sonra dudağıma öpücük kondurdu.
+beni bu kadar küçümseme bence. Bu yarışı farkla kazanabilirdim dedi. Bende güldüm. Başkası böyle dese sinirlenirdim çünkü kaybetmekten nefret ederdim. Ama ona kaybetmek bile güzel. "Hadi artık gitme zamanı" dedi. Üstümüz sırılsıklamdı. Islak kalmaktan nefret ediyordum. "Bencede biran önce gidelim" dedim. Beni eve bıraktı. El sallayıp teşekür ettim ve gitti. Zile bastım. Kapıyı annem açtı. Ağzım bir anda ayrıldı.
+hoşgeldin kızım
-senin burda ne işin var. Git hemen evimden
+artık burası benimde evim. Bana karşı biraz saygılı olmalısın. Babanla tekrar bir araya geldik dedi.
Bu olamazdı. Nasıl olur. Babam böyle bir şey hayatta yapmazdı. İçeri hemen daldım ve gözümle babamı aradım. Mutfaktan doğrama sesleri geliyordu. Hemen girdim ve babamı domates doğrarken gördüm. Yanına gidip kolunu tuttum.
-baba bana tüm bunların şaka olduğunu söyle. O kadın bu evde kalmıcak dimi?
+kızım o senin annen. Önceleri bende onun hakkında kötü düşünüyordum. Ama o senin iyiliğini düşünüyor.
-hah gerçekten buna inanıyormusun. O kadının tek bir amacı var. Lanetin nasıl kaldırılıcağını bilmek
+hayır kızım. Ben öyle düşünmüyorum. Zamanla onu sende tanırsın.
Bu adama ne oldu böyle. Daha iki gün önce dikkat et o tehlikeli biri diyordu. Bu kadın kesin babamı kandırmıştır diye düşünürken odama çıktım. Bu konuyu böyle es geçmezdim ama üstüm sırılsıklamdı. Hemen üstüme rahst birşeyler giyip aşağı indim. Salonda oturuyordu. Kadının adını bile bilmiyordum. Yanına gidip "sana şeytan dicem. Harika bir ad bence.tam senlik" dedim. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve cevap vermesini bekledim. Ciddi bir şekilde ayağa kalkıp "beni hiç sevmiceksin farkındayım ama seni korumak için burdayım.bu arada adım julia" dedi. O sırada koltuğa tekrar oturdu. Bu dediğinde bana çok samimi gelmişti. Ama onu asla kabullenemezdim. Madem bu evde kalıcak ona çok fena çektirecektim.
-sayın şeytan julia ordan kalkın orada hep ben otururum dedim. Kalktı ve bana "buyur" dedi. Oturdum ve açık olan televizyonun kanalını degiştirdim.
-öyle ayakta bekleme. Madem annemsin bana meyvesuyu getir dedim. Sabrını ölçmek lazım. Hiç sinirli görünmüyordu. Mutfağa gitti ve vişne suyu getirdi.
-Ben vişne suyu sevmem. Bunca sene benimle yaşasaydın bilirdim. Şimdi götür ve şeftali suyu getir.
+peki kızım. Öyle olsun diyip şaftali suyu getirdi. Afiyetle yudumlarken ayağımı keyif yapar gibi koltuğa uzatmıştım. Mutfağın kapısından beni izliyordu. Surat ifadesi gülsede üzgün olduğunu sezebiliyordum. Evde kalmak onu üzücekti ama bu onun kendi seçimiydi. Daha sonra mutfağa girdi ve tahminimce babama yardım etti. Kahkahalarını duyuyordum arada ve bu sinirimi bozuyordu. Babam galiba o kadını seviyordu. Bu gülüşmelere daha fazla dayanamayıp evden çıktım. Ormana doğru koştum. Geldiğimdede bir ağacın dibine oturup kafamı dinledim. Evden çıkmadan önce sigara almıştım allahtan. Bir sigara yaktım ve keyfini çıkardım. Yalnız kalmayı her zaman sevmişimdir. Yaklaşık bir saat öylece oturduktan sonra eve geri döndüm. Zile bastım ve kapıyı şeytan julia açtı. Omuz atıp içeri girdim. Masa çok güzel görünüyordu. Çeşit çeşit yemekler vardı. Babam "hadi kızım masaya" dedi. "Ben aç değilim" diyip odama çıktım. Çok yemek istiyordum ama inatçı biriyimdir. Odama çıkıp banyoya girdim. Buz gibi suyla banyo yaptım. Üstümü giyip çıktım ve biri karşımda belirdi. Tam çığlık atacakken ağzımı tuttu. "Sana zarar vermicem."
Arkadaşlar yine ben. Bir bölüm daha son buldu. Her türlü yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyim ben
FantasyHayatımda hersey çok normaldi. Şimdi ne mi değişti? ben değiştim. Eskisi gibi değilim artık. Ben insan değilim. Etrafım vampir, büyücü ve kurt adam dolu. Bense bunların tek hedefiyim. Hepsi bana alacaklı gözle bakıyorlar. Kimileri yaklaşamıyor, kimi...