Öylece bakarken Stefan ve Ken yanıma gelip çocuğu bir güzel süzdüler. Ondan sonra Stefan "sen kimsin" diyerek duygusuz bir surat ifadesiyle baktı. Bende açıklamak zorunda hissedercesine "hani şey varya. Şu kafamda benimle konuşan. İşte tam kendisi." dedim. Çocuk bu dediğimden hoşlanırcasına tebessüm etti. Stefanda aksine sinirlenmiş duruyordu. "Neden sevgilimin beynine girdin. Umarım mantıklı bir açıklaman vardır." diyerek tehdit edercesine baktı. Ortam baya gergindi. "İçeri geç lütfen" diyince Ken sessizce "ne yapıyorsun sen" dedi. İçeri girince tekli koltuğa oturdu. Bizde karşısındaki üçlüye daltonlar gibi dizildik. Çocuk bir ciddileşip koltukta dikleşti. "Gençler sizinle pek uğraşmıcam. Görevim var ve onu yapmaya geldim" dedi. Bizde biran ciddi bir hal aldık. Görevinin benimle kesinlikle bir alakası vardı. Hissedebiliyordum. Kimse sormayınca merakıma yenik düşüp "görevin ne" dedim. Stefanla ken sinirle bakmaktan dünyadan kopmuş gibi duruyorlardı. "Sensin" diyince ikiside kendine geldi. Stefan sinirle ayağa kalkıp gırtlağına yapıştı. "Nasıl sensin ha. Çabuk evimden çık ve birdaha soyut halin bile olmasın" dedi. Stefan'ı hemen geri çektim. Sonrada Ken saldırdı. Serada izliyordu. Garip olan ise adam öylece duruyordu. Büyü felan yapmıyordu.
İkisini de bağırarak sakinleştirdim. Adamda arkadan "yan tarafta ev yaptırcam. Malum yakın olmak gerekir. Sizde pek hoş karşılamadığınıza göre artık bir komşunuz var" dedi. Bir koruyucum eksikti. Oda geldi tam oldu. Bu durumda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Stefan ama burda kalmamasına kararlı gibiydi. "Ya burdan gidersin, yada zorla gidersin" dedi. Adam güldü ve koltuktan kalktı. "Şimdi gidiyorum. Malum büyü felan ev yapmak zor iş. Tanıştığıma memnun oldum bu arada" diyip bana el uzattı. Bende karşılık verince üç çift göz bana baktı. Gidincede Stefan sinirle "bakıyorumda şimdiden kabullendin" dedi.
-Saçmalama Stefan. Kötü biri değil.
+öylemi. Önceden bir geçmişinizmi var. Yoksa 2 dakikalık bir tanışma için fazla savunuyorsun.
-Savunuyormuyum. Ne diyorumki. Sadece siz biraz abarttınız. Tamam bende istemem beni korumasını felan ama bunu ben hallederim.
+o sana seni korucam demediki. Sen nerden biliyorsun koruyacağını.
-yani öldürcek olsa , morlukları yapan öldürürdüde.
+Nee. O morlukları bide omu yaptı. Diyince pot kırdığımı anladım. Gelde açıkla şimdi. Mecbur herşeyi başından anlatacaktım.
-bak stefan aklıma girip benim öleceğimi yaşamam için herşeyi yapmam gerektiğini söylüyordu. Bende pek takmıyordum açıkçası. Ben yapmayıncada bedenime girip yapmayı düşünmüş. Giremeyince olmuş. Yani bilerek değil.
+bunca şey olmuş ve benden saklanıyor. Ağzından kaçırmasan öğrenmicez. Süper diyip sinirle evden çıktı. Bide Stefandan atar yemiştim. Ken zaten sinirle bakıyordu. Ardından oda gitti. Serayla tek kaldık. Koltuğa sakinca oturup "büyük ayıp ettin" dedi. "Harbimi" diyin şirince baktım. Başını malesef der gibi salladı. Ben ne yapcam artık hiç bilmiyorum. Odama çıkıp banyoya girdim. Ilık su ayarlayıp küveti doldurdum. İçine girip gözlerimi yumdum. O kadar rahatlatıcıydıki günlerce kalabilirdim. Tabi banyonun kapısı tıklanmasaydı. O sese "kimsin" diye bağırdım. Ses gelmedi. Su sesinden duymamıştı heralde. Yanıma aldığım tayt ve salaş t-shirtü giyip banyodan çıktım. Bu adam harbiden manyaktı. Stefana hak verecek gibi duruyordum. "Senin burda ne işin var" diyince ciddi bir şekilde "her an karşına çıkabilirim. Malum korumanımda" deyince pis bir şekilde sırıttım. "Benim koruma istediğim felan yok. Kendimi koruyabilirim" diyince bu sefer güldü. "Belli. Bu yüzden geleceğin ölüm." dedi.
-sanane benim geleceğimin ölüm olmasından.
+çünkü senin yaşaman gerekiyor ve malesef canını pek önemsemiyorsun. Önemsesen burda olmazdım.
-sen kafayı felan mı yedin. Belki ben ölmek istiyorum.hem niye yaşamam gerekiyormuş
+ gerekenler seni ilgilendirmiyor. Ben yaşamanı istiyorum. Deyip pencereden çıktı. Kendini beğenmiş. Harbiden ben niye buna büyü yapmıyordum ki. İstediğim kadar uzaklaştırabilirdim. Çekmek zorunda değildim. Birdahakine yaparımdiye düşünüp o ıslak saçlarımla aşağı indim. Sera sızmıştı. Bu kız harbi çok uyuyordu. Üzerime deri mont ve asker botu giyip dışarı çıktım. Stefanla Ken neredeydi acaba. Hiç tahmin edemiyordum. Issız yolda yavaşça yürüdüm. Hayat aslında o kadar huzurlu bir yerdiki. İnsanların tek sorunları yok şu beni sevmiyor, o beni sevmiyor. Benim derdim ise sevilmekti. Sevilmek istemiyordum. Beni sevenlere zarar veriyordum.
Düşüne düşüne yürüdüm öylece. Yaklaşık yarım saat sonra insanlar görümmeye başlamıştı. Sokak ışıklarının yarısı yanmıyordu. Diğerleri ise sadece yüzleri seçmeye yarıyordu. Gördüğüm bir bara girdim ve barmenin karşısına oturdum. Fark ettim ki yanıma hiç para almamıştım. Yinede içebilirdim. Bir viski söyledim ve hemen ardından "ufaklık biraz sert bir başlangıç değilmi" dedi müziğin arasından. Elinde tutup başkasına doldurduğu şişeyi çektim ve kafama diktim. Göz ucuyla dikerken baktığımda şaşkınlıkla bana bakıyordu. Yarım olan şişeyi yaklaşık 20 saniyede tek yudumda bitirince adam şaşırdı tabi. Sonra çalan müzikte bir masanın üstüme çıkıp deliler gibi dans ettim. Herkes bana bakıyordu. Muhtemelen sarhoşluğuma veriyorlardı ama değildim. Sadece bir süreliğine düşünmek istemiyordum. Sonra adamın biri beni kolumdan çekiştirerek indirdi. Omuzlarına ellerimi koyup sertçe sıktım. İnliyordu resmen. "Biraz eğlenelim. Olay çıkmasın" diyip dans etmeye devam ettim. Kimileri katıldı kimileride şaşkınlıkla bakmaya devam etti. Ama bu herkesin baygın gibi olduğu bu ortamı şenlendirmiştim. Kendimi kaptırmış dans ederken meşhur korumamı gördüm. Birine para verid ve beni kolumdan çekiştirdi. "Ne yapıyorsun be" diyip geri çekildim. "Küçük çocuk hallerini çekemem. Ortadan kaybolmıcaksın. " dedi. Bu babamdan bile beterdi be. Kendini ne sanıyorduki. Suratına üfleye üfleye "ben senin kölen değilim" dedim. Hala ısrarla çekiştirmeye başladı. Bir anda üstüne atlayıp yere düşmesini sağladım. Yere yatınca ellerini başının iki yanına koyup "benden uzak dur" dedim. Sadece gülüyordu. Millette içmeyi bırakmış bizi izliyordu. Ellerimi kaldırarak yattığı yerden sakince doldurdu. "Sabrımı taşırma küçük hanım. Sakin olmadığım zamanı görmek istemezsin." dedi. Bileklerimden tutuyordu. "Senden hiç korkmuyorum" dedim. Ellerimi çekmeye çalıştım ama olmadı. Benden güçlümüydü yoksa. Birden sarıldı bana.Herkes alkışlamaya başladı. Aman ne büyük bir şey. Çekilmeye çalışsamda yaklaşık bir dakika öyle kaldık. Sonra birden geri çekildim. "Ne şimdi bu duygusalmı yaklaşıyorsun" diyip bardan hızlıca çıktım. Arkamdan geleceğini biliyordum. Önüme geçip arabayı çalıştırdı. "Hadi bin bırakıyım" dedi. "Ayaklarım yürümek için var" deyip ters yönde yürümeye başladım. "Zorlamıyım istersen. Hadi bin lütfen" diyerem kolumdan tutup çevirdi. Uzun süre uğraştıktan sonra ikna edebilmişti. Bindik ve arabayı çalıştırdı. Mal mal susacağıma müzik açmaya çalıştım. Ben açtım o kapattı. Ben açtım o kapattı. "Aman ne kıymetli araban varmış" diyip arkama yaslandım. Birden arabayı durdurdu ve bana döndü. Birşey söylicek gibiydi. "Dinliyorum" dedim. "Diyorumki senle ben, biz. Evlensek ne kadar değişik olur. İki güç...
Yuhh resmen evlenme teklifi etmişti.
Merhaba arkadaslar. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştu. Okuyup beğendiyseniz lütfen voteleyip yorum yapın. İyi okumalar. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyim ben
FantasyHayatımda hersey çok normaldi. Şimdi ne mi değişti? ben değiştim. Eskisi gibi değilim artık. Ben insan değilim. Etrafım vampir, büyücü ve kurt adam dolu. Bense bunların tek hedefiyim. Hepsi bana alacaklı gözle bakıyorlar. Kimileri yaklaşamıyor, kimi...