Ken beni öldürecekti.. Zorlarlarsa öldüreceğinden emindim. Bu yüzden birtek buna takıldım. Belkide kafamın içindeki adam kimseye değer verme diye bundan bahsediyordu. Kimsenin kendi hayatından daha değerli değildim ben. Ama güçlü bir kızdım. Ben onların lanetini kaldırmadığım müddetçe beni öldürtmezlerdi. Korkmuyordum zaten. Sadece başkalarının benim yüzümden zarar görmesini istemiyordum. Ayağa kalktım ve "nerdeler" diye sordum. Ardımdan banktan doğrularak "hayatta olmaz.çok kalabalıklar başedemezsin" dedi. Gülerek "hayatta olmicaksa diğer dünyayı boylucam zaten. Bu yüzden söyle." dedim. Kolumdan tutarak "hadi gidelim" dedi. Kolumu hemen geri çektim. Yalnız gitmek istiyordum. "Ken ben tek gitmek istiyorum. Ve olmaz,hayır felan deme. Kabul etmiyorum. " dedim. Ağzını açtığı an işaret parmağımı dudağına götürerek susturdum. "Tarif et" dedim. Birden bağırmaya başladı. "Elena ormanın içini nasıl tarif edebilirim. Bari götürmeme izin ver" dedi. Doğruydu aslında. Bunlarda da garip olan hepsi ormanda yaşıyordu. "Tamam hadi gidelim" dedim. O koştu ben takip ettim. Baya bi koştuk. Başım dönecekti az kalsın. Ken durunca deri bir oh çektim. Minik bir evdi tek katlıydı. Kene "git" diye emrettim. Mırın kırın etsede sonunda gitti. Bende kapıyı tıklattığımda hemen açtılar. Kastan davul gibi şişmiş bir adamla karşılaştım. "Demek meşhur Elena sensin" diyip baştan aşağı yavaşça süzdü. Arkasından bende kendimi bir süzdüm. Keşke üstümü değiştirseydim. Çantayı biryerde bırakmıştım. Nerde bıraktığımıda bilmiyorum. Telefonum içindeydi. Mini elbise ve topukluyla komik durumdaydım. "İçeri alcakmısın gidiyim mi yoksa" dedim. Kapıyı açtı ve eliyle geç işareti yaparak "buyrun. Sizi ağırlamak bir şereftir" dedi. Hanımefendi gibi hissetmiştim kendimi. İçeriye girdiğimde direk salonla karşılaştım. Üçlü koltukta iki adam, tekli koltuktada bir kadın oturuyordu. Bir anda gözler bana döndü. Kadınınkiler cin gibiydi. Fazla pörtlekti. "Ne var beklemiyormuydunuz" diyince ayrı bir şaşırdılar. Bendeki bu rahatlıkta kimsede yoktu. Tabi sarhoşluğun etkiside vardı. Topukluyla ses çıkara çıkara yürüyüp diğer tekli koltuğa oturdum. "Ee millet, nasıl öldürceksiniz beni. Plan nedir" diyince güldüm. Bitek ben güldüm. Onlar ise ciddi bir hal aldılar. "Seni öldürmek istemiyorum Elena. Sadece lanetli kalmak istemiyoruz" dedi. Bu bana yine komik gelmişti. Amaçlarının öldürmek olduğunu biliyordum. "Şakalarınızı başkalarına yaparsınız. Neyse buraya komedi show yapmaya felan gelmedim. Beni yakalayıp, lanetinizi kaldırıp sonradan öldürmeyi planladığınızı tabikide bilmiyorum. Bide şu işkence meselesi var tabi. Ken'e yaptıklarınızın bedelini tabiki ödiceksiniz. Merak etmeyin sizi öldürmicem." deyip bacak bacak üstüne attım. Fazla gıcık duruyordum. Adam karnıma birşey sapladı. O kadar hızlıydıki acıyı hissetmesem ne oldu felan diyecektim. Elimi karnıma götürdüğümde bıçak gördüm. Yavaşça çektim. Canım o kadar acıyorduki. Ama çığlık atamazdım. Bıçağı çıkarınca kanlar aktı. "Bütün elbisemi batırdınız. Ne kadarda kabasınız ben birşey yapıyormuyum" dedim. Bunu bana uyarı için yaptıklarından uslanmadığımı görmeleri daha iyi olurdu. Birden bıçağı alıp adama sapladım. Diğerleri birden koltuktan kalktılar. Adamın boynunu kırıp diğer adama saldırdım. Tabiki diğer adamda arkadan saldırıya geçti. Onlardan çok daha güçlüydüm. Arkamdaki birşeyler saplayıp canımı yaksada öndekinin kalbini elime alıp yere attım. Arkama dönüp "bir sıranı beklemedin. Niye bu kadar sabırsızsın" dedim. Adam baya sinirlenmiş görünüyordu. Birden kafamda bir ağrı hissetmeye başladım. Sendeledim. tam yere düşüyordum ki birden ağrı kesildi. Tekrar dinç halimi aldım. Oturan kadına döndüğümde büyücü olduğunu anladım. Tuhaf olan bana büyü nasıl işlemişti ve işlediyse neden devam etmemişti. Zaten hayatımda garip şeyler oluyor diye çok üstünde durmadım. Adama bakmamla bayılması bir oldu. Şu büyülerime alışmam lazımdı. Kadın koltuktan kalkıp geri geri çekilirken bende üstüne yürümenin doğru olduğunu düşündüm. Üstüne gitikce geri çekildi. En son duvara yapıştı. Bende bunu fırsat bilip tek elimde gırtlağını sıktım. "Kene büyüyle ağrı veriyordun demek. O büyüyü nasıl yapıyordun." dedim. Tam bir seri katil havam vardı. Korktuğu çok belliydi. "Be-ben özür dilerim. Sadece söyleneni yaptım" dedi. Birden kahkaha atarak "tabi ya dilinle yapıyordun. Bekle burda hemen geliyorum diyip yerde olan bir bıçağı alıp geri döndüm. Vampir hızımı kullandığımdan hareket dahi edememişti. Tekrar boğazına yapışınca rahatsız edecek kadar sıktım. Buda ağzını açıp nefes almasına sebep oldu. O sırada bıçağı diline batırdım ve boynunu bıraktım. Resmen inliyordu. Bıçağı tutup yavaşça çekerken "ben sizden korkmuyorum ama siz benden korkun" diyip havalı bir çıkış yaptım. Arkadan aldığım yaralar iyileşmişti ama heryerim kandı. Elbisede delik deşik olmuştu. Koşarak eve doğru yol aldım. Issız yerler olduğundan taksi felan pek geçeceğini zannetmiyordum. Yaklaşık 40 dakika koştuktan sonra eve sonunda gelmiştim. Zile basında kapıyı Sera açtı. Beni süzdü ve "ne oldu" dedi şaşkınlıkla. Stefanda arkasından gelip ağzı açık bir şekilde kaldı. "Elena iyi misin" dediğinde "kötü olsam ayakta durabilirmiyim Stefan. İzin verde içeri geçim" dedim. İçeri geçince salondaki koltuğa oturdum. Stefan "ne oldu,nasıl oldu, kim yaptı" diye sinirle sordu. Cevaplamazsam hala soracaktı. O yüzden başladım anlatmaya. "Bak stefan benim şu lanet kaldırma meselem varya Kene bu yüzden işkence ediyorlardı. Bende gidip hadlerini bildirdim. Bu kadar" dedim. Söylediklerime karşılık olarak koltuktan kalktı ve bana bakarak "keşke banada bir söyleseydin. Hani bir sevgilin varya." dedi. Yani ben olsam bende atarlanırdım. Haklıydı. "Özür dilerim. Ama beni sevdiklerim dışında kimse öldüremezdi biliyorsun. Ölmezdim yani. Senin başına birşey gelmesini istemedim. Hem Kenin o halindan sonra Stefan'ıda alıyım öyle baskına gidelim diye düşünmedim" dedim. "Ha bide Ken'le gittiniz öylemi" dedi. Sanırım konuştukça batıyordum. "Hayır tabikide tek gittim" dedim. Yani doğruydu. Ama hala siniri geçmemişti. "Ben bir üstümü değiştirip geliyorum" deyuo yukarı çıktım. Gönlünü almam gerekiyordu ama kanlı felan pek iyi görünmüyordum.odaya girdiğimde serayı gördüm. Bizi yalnız bırakmak için çıkmıştı galiba. Telefon ve kulaklığıyla dünyadan kopmuştu. Hemen dolaptan kıyafet ayarlayıp banyoya girdim. Oyalanmadan banyomu yapıp çıktım. Ses çıkarır diye saçımı kurutmadım. Havluyla hafif kurutup aşağı indim. Koltukta uyumuştu. Yanına gidip oturduğumda hemen kalktı ve merdivenlerden odasına çıktı. Yok artık bide küsmüştü. Arkasından çıkıp odasına gittiğimde bana dönerek "uyumak istiyorum" dedi. Yaklaşarak "özür dilerim. " dedim. Ardından dudağına yapıştım. Karşılık verdi. Uzum bir süre öpüştükten sonra yatağa fırladık. Birden dudağımdan ayrılıp t-shirtümü çıkardı....
Merhaba arkadaşlar biliyorum bu böl geç geldi ama bildiğiniz gibi özgecan aslan durumu yüzünden yazamadım. Aslında yazmıcaktım ama bugün yazcam dediğim için yazdım. Yorum ve votelerinizi bekliyorum. Umarım beğenmişsinizdir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyim ben
FantasyHayatımda hersey çok normaldi. Şimdi ne mi değişti? ben değiştim. Eskisi gibi değilim artık. Ben insan değilim. Etrafım vampir, büyücü ve kurt adam dolu. Bense bunların tek hedefiyim. Hepsi bana alacaklı gözle bakıyorlar. Kimileri yaklaşamıyor, kimi...