Medya:Partide elena/
Ericin arabasını görünce ona dönüp "anahtarı ver" dedim. Arabaya koşarak "bende geliyorum" diyip arabaya bindi. Şuan hiç üsteleyip vakit kaybedemezdim. Juliada arkaya bindi. Tam kadro Ericin evine yol aldık. Gelir gelmez arabadan inip eve koştum. Kapı açıktı ve içeride kimse görünmüyordu. Etrafta gözümü gezdirdiğimde masada bir not gördüm. O sırada Eric yanımda Juliada kapının dışarısında duruyordu. Notu elime alıp okudum. "Siz güçlü olabilirsiniz ama akıl olmayınca pek işe yaramıyor. Sizi izliyoruz" yazıyordu. O sinirle evi dağıtmaya başladım. Eric arkad belimi sardı ve "sakin ol. Stefanla seraya bakmalıyız" dedi. Doğru onlarda vardı. Hemen onların evine gittim. Kapı kapalıydı. Önce tıklattım. Sera hemen açtı. Eric ve Julia arkamda duruyorlardı. "Ne oldu" dedi sadece. Yüzümüzdeki tedirginliği anlamıştı galiba. "Stefan evde mi" deyince arkadan çıktı. "Evet burdayım" diyip arkamı aşağıdan yukarıya süzdü. Büyük ihtimal Eric'e bakıyordu. Bir anda nefret dolu gözlerle bakmaya başladı. Erice döndüğümde oda aynı şekilde bakıyordu. "Siz bakışmalara devam edin . benim daha önemli işlerim var diyip arabaya koştum. Anahtar üstündeydi. Koşsanlarda gaza basmıştım. Biraz gittikten sonra stefanın arabasının arkamda olduğunu anladım. Arabayı durdurup kapıları kilitledim. Gözlerimi kapattım. Babama odaklandım. Hiçbirşey göremiyordum. Olmuyordu odaklanamıyordum. Cama tıklatan Stefan ve Eric dikkatimi bozuyordu. "Elena çık şu arabadan beraber bulalım" diyordu Stefan. Ericte "İn şurdan" dedi. "Kesin çenenizi" diye çığlık attım. Gaza basıp 100 metre uzaklaştım. "Madem beni izliyorsunuz. O zaman dinleyin. Lanetinizi kaldırıcam" dedim. Sonra dediğimin malca olduğunu anladım. Bana büyü işlemiyordu. Kesinlikle Eric sera julia üçlemesinden birini izliyorlardı. Bu demek oluyorduki beni görmüyorlardı. Odaklanıp bulmam yeterliydi. Gözlerimi kapattım ve odaklandım. Ormanda gözüküyorlardı. Burayı biliyordum burası Stefanla seranın dönüştükleri yerdi. U dönüşü yapıp son gaz gittim. Beni takip etmemeleri lazımdı. Eric. Ona söyliyebilirdim. "Eric beni duyuyorsan, beni takip etmelerine engel ol. Aranızdan birini izliyorlar. Elimden kaçırabilirim" dedim. "Tamam" diyince içim rahatladı.Arabayı durdurup ormana koştum. Bulmuştum. Cadı kadın ve 5 erkek vardı. Babamda yerde öylece yatıyordu. Sırıtarak "kendinizi çok mu zeki sanıyorsunuz" dedim. Üstüme saldırma gereği bile duymadılar. Öleceklerini biliyorlardı. Bir tanesi babamı alıp koşmaya kalkıştı ama hepsini büyüyle bayılttım. O sırada Eric ,Stefan, Julia ve Sera geldi. Stefan birden Ericin üstüne atlayıp "sen nasıl bize ağrı veriyorsun" dedi. "Bi dur. Bırak. Ben istedim. Yoksa peşimden gelcektiniz" dedim. "Ne varki bunda niye gelmiyelim" dedi Sera. "Çünkü canım. Aramızdan bir kişiyi izliyorlardı. Bu kişi bem olamazdım. Eğer o kişi gelseydi elimizden kaçırırdık" dedim. Anlamış ve susmuştu. Babamı önce tokatladım. Ayılmayıncada Stefan kucağına aldı. Eve kadar gittik. Stefanlara girince Eric ayılttı. Yattığı koltuktan doğrulunca "bana ne oldu" diye sordu. Büyük ihtimal hep baygındı. Sımsıkı sarıldım. Hissedebiliyordum. Sevdiğim herkese zarar verileceğini hissediyordum. Yapcak hiçbirşey yoktu. Tek çarem onlardan uzak durmaktı. Bunuda ben yapamıyordum. Herşey benim yüzündendi. Babama sarılmayı bırakıp dışarı çıktım. Çok hızlı koşuyordum. Vampirlikte bu normaldi ama ilk defa bu kadar hızlıydım. Onlardan uzak durmam çok daha iyi olacaktı. Yoldan geçen bir araba görünce önünü kesip adamı aşağı attım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Ama herşeyden uzak biryer çok iyi olurdu. Bir saatlik bir yolun ardından kimsenin olmadığı dağlık bir yere geldim. Arabadan inip birkaç yüz metre olan dağı tırmandım. Zirvede ayaklarımı uzatmış şehrin ışıklarını seyrediyordum. Aslında buraya bir ev kursam çok iyi olurdu. Tam ne zaman bela olur diye düşünürken Eric yine kafamın içinde konuştu. "Nerdesin" dedi. En güzeli cevap vermemekti. Öyle yaptım zaten gülerek gökyüzünü seyrettim. Ay ve yıldızlar çok güzel görünüyordu. "Elena sen kafayı mı yedin çıldırtmakmı istiyorsun." dedi yine Eric. Bu salağın büyüsü bana işlemiyormuydu niye yerimi bulmuyordu. O telaşla akıl bile edemezdi. Hoşuma gitti açıkçası. En zirvede uykuya öylece daldım. Sabah güneşin kafama vurmasıyla uyandım. Hafifçe esnedim. Uçurum gibi görünen aşağıya baktım. Bendekide ne şans ama. Pikniğe gelen bir grup insan. Onların tersine yönden inip görme alanlarına girene kadar koştum. Kalan kısmı yavaşça yürüdüm. Beni görünce tek başına ne arıyor diye dedikoduya başladılar. Dudağımı sempatik bir şekile getirip elimi kaldırıp salladım. Onlarda güldüler. Arbaya binip biraz daha ilerilere gittim. Şehire inip bir otelde kalsam iyi olurdu. İyi bir otele gelince arabadan indim. Üstümde para yoktu. İçeriye girip öylece göz gezdirirken takım elbiseli bir adam yanımda belirip "buyrun nasıl yardımcı olabilirim" dedi. "Kral dairesi istiyorum" dedim. Üstümü bir süzüp "ödemeyi peşin alıyoruz" dedi. Güldüm ve "müdürünüze götürürmüsünüz" dedim. Bir odaya kadar bana eşlik etti ve kapıyı tıklayıp içeri girdi.yaklaşık 10 saniye sonra yanıma çıkıp "buyur" dedi ve gitti. İçeri girdim. Zengin görünümlü kısa bir adamım karşısına oturup "kral dairesinde oda istiyorum" dedim. Güldü ve "ücretini verirseniz neden olmasın" dedi. Gözlerine odaklanıp "oda vericeksin" dedim. Ayağa kalkıp beni güzel bir odanım önüme getirdi. "Buyrun istediğiniz kadar kalabilirsiniz" deyip kapıyı açtı. İçeri girip kendimi yatağa attım. Tam karşımda duran televizyonudan müzik açıp dans ettim. O an acıktığımı fark ettim. Baya açtım. Aşağı inip yemek yedim. Yemek sonrası kahvemi içerken genç bir erkek yanıma oturup "yalnızsın galiba" dedi. "Görmüyormusun şuan sevgilimin üstüne oturuyorsun." dedim. Hiç uğraşamazdım. Odama çıktım. Bu kadar güzel bir otelde sıkılmakta ayrı birşeydi. Bir kız odaya girip "bu akşam başkanımız buraya gelecekelr. Ufak bir kokteyl yapılcak. Müdür sizide davet etmemi istedi" dedi. "Oldu canım çıkabilirsin" dedim. Aslında iyi olabilirdi ama giyecek hiçbirşeyim yoktu. Bende dışarı çıkıp mağazadan birşeyler aldım. Kombinler tamamdı. Otele geri girip odama çıktım. Banyo. Canım banyo. Saatlerce keyif yaptım. Saatin geç olduğunu anlayıncada hazırlanmaya başladım. Elbise ayaklabı çanta . Herşeyim muhteşem olmuştu. Saçlarımıda ördüm.Makyaj malzemeside almıştım. Makyajımı da yapıp aşağı indim. Sanırım geç kalmıştım. Sakin ve kısık bir müzik ve ufacık bardaklarda içki içen insanlar vardı. Bende bir yerde durup servis edilen içkilerden aldım. Başkanın etrafı insanlarla doluydu. Hangisi başkan bilmiyordum ama onlardan biri olduğu kesindi.Eğlenceli olur diye düşündüm ve yine hayal kırıklığı Eric yine konuştu. "Elena anlıyorum seni ama eve gel. Herkes çıldırdı yerini öğrenebilirim ama biraz kafa dinle dedim. Pişman etme adamı" dedi. "Bir rahat bırak be." diyip bir bardak daha içki içtim. Yanıma bir bayan gelip "yalnızsınız galiba" dedi. Yok teyze görünmez kankalarım var. İnsanı çıldırtırlar. "Böyle daha iyi" dedim. "Sıkılma lütfen gel bizimle takıl" dedi. Takip ettim bende. İki kız birde çift vardı. Zengin sosteyete gibi duruyorlardı. Onlar sohbet ediyor vende icki içiyordum. Kafamı masaya koydum bi ara. Kızların "bu ne yakışıklılık be" demesiyle kafamı kaldırdım. Öksürüklere tutuldum. Kızın bir tanesi heyecandan zıplayarak "bu tarafa geliyor" dedi. Eric masada durup "keyfiniz iyi bakıyoruzda küçük hanım" dedi. "Eric ben sana demedim mi rahat bırak diye" diyip nefret dolu bakışlar attım. Kızlarda bana nefret dolu bakışlar atıyordu. Bir adam sahneye çıkıp mikrofonla "bize bu güzel gecede eşlik ettiğiniz için teşekür ederiz. Şimdi huzurunuzda gecenin ilk dansı için eşimi kaldırıyorum." diyio bir kadınla dansa başladı. Herkes dansa dalınca odama kaçtım. Arkamdan koşarak "eve gidiyoruz" dedi. "Benim keyfim yerinde" dedim koridorda hızlandırdığım adımlarla. "Elena eve" dedi. Durup yüzümü ona döndüm ve "anlamıyorsun. Ben onlarla olmaya devam edersem zarar görecekler. Belki ölen bile olabilir. Bunu istemiyorum" dedim. Gözlerim dolmuştu. Sesimde çok çıkmıştı. Elleri arasına kafamı alıp baş parmağıyla gözümü sildi. "Öylece terk edemezsin Elena" dedi. Kafamı çekip aşağı indim. Tek olursak başımı şişirirdi. Herkes dansa devam ediyordu. Kızların masasına gittim. Bir tanesi dayanamayıp "o senin neyin" diye sordu. "Hiçbirşeyim" diye kesin bir cevap verdim. "Hiçbir şey için fazla iyi değilmi" dedi aradan diğeri. "Sizene be" derken Eric kolumda tutarak "hadi yeter bu kadar eğlence" dedi. Resmen sürüklüyordu. Kolumu geri çekip "ne yapıyorsun be " dedim. Kucaklayıp götürmeye kalktı. "İndir yoksa güç kullanmak zorunda kalcam" dedim. Herkes bize bakıyordu. Rezillikten iki elimle yüzümü kapattım. "Eric indir yoksa öldürücem seni" diye bağırdım. "Önce rica etmiştim" diyip yürümeye devam etti. Kendimi yavaşça yere indirip üstüne atladı. Pataklamaya başladım. Kollarımı tutup yattığı yerden doğruldu. Bu an bana ilk tanıştığımız zamanları hatırlattı. Aynı anı yaşamıştık. Beynime giriyordu sanki. Onunla öpüşmek istiyordum. Tam bu düşünceye karşı koyacakken kendimi öpüşürken buldum.
Merhaba arkadaşlar. İnşallah neğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyim ben
FantasyHayatımda hersey çok normaldi. Şimdi ne mi değişti? ben değiştim. Eskisi gibi değilim artık. Ben insan değilim. Etrafım vampir, büyücü ve kurt adam dolu. Bense bunların tek hedefiyim. Hepsi bana alacaklı gözle bakıyorlar. Kimileri yaklaşamıyor, kimi...