47. BÖLÜM

8.4K 473 58
                                    

Buna inanmadım tabikide. Pis bir gülüş attım ve ardından ciddi halime döndüm. ''Ben uyur gezer değilim. Şimdi ya çözün yada kendim çözeyim'' dedim. Eric babama dönerek ''bence saldırmayacağından emin olana kadar bağlı tutmalıyız. '' deyip güldü. Tüm dişlerimi gösterek onu taklit ettim. İğrenç göründüğümün farkındaydım ama bu durum gerçekten sıkmıştı. Tek bir hamleyle zincirlerimi kırdım. Bileklerimi ovuşturdum ve ''evlerinize dağılabilirsiniz.'' diyip demir kapıya doğru yürüdüm. Çıktığımda iste merdivenlerle karşılaştım. Burası Ericin eviydi. Arkamdan teker teker çıktılar. Julia ''bence birdaha uyuma'' dedi. Onun ardından eric ''bana zincir borçlusun küçük hanım'' diye cırladı. Sinirle arkamı döndüm ve ''niye küçük fantezilerine zincir mi kalmadı'' dedim. Ağzıyla küçük tatlı bir o harfi yapınca susacağını anladım. İstikametimi yukarı çevirdim. Evet üstümde yırtık bir pijama vardı. Ericin odasına dalıp dolabından bir tişört seçtim. Pijamamın üstünü çıkardığım an içeri Eric girip ''rica ederim. tabikide giyebilirsin'' dedi. Üstümde sütyen vardı ve elimdeki pijamayı kafasına atıp ''çık'' diye bağırdım. ''Mor yakışmış'' diyip çıktı. Üstüme geçirdiğim tişört bildiğin elbise olmuştu. Altımıda çıkartıp aşağı indim. Eric karşımda gülerek ''tüm t-shirtlerim senindir.'' dedi. Babam kafasına bir tane geçirdi. ''Evet gençler evlerinize dağılabilirsiniz. Bir elena sorununu daha çözdünüz tebrikler. ''diyerek çıkışa doğru yürüdüm. Babam ''nereye'' diye sordu. Arkamı döndüm ve ''eğlenmeye gidiyorum'' dedim. Beni süzerek ''bu kılıkta eğlenmeye öylemi'' dedi. ''kılığımda sorun varsa birilerinden ödünç alırım sen merak etme'' dedim ve çıktım. Ayağımda ayakkabı yoktu. Sokak çocukları gibi yürümeye başladım. Sonra dayanamadım ve koştum. Bayağı bir koştum ve daha önce hiç gelmediğim büyük bir yerin  önünde durdum. Güvenlik olduğu 10 kilometre öteden belli olan bir adam kapıdan beni süzdü ve yemek yok dedi. Tanrım beni dilenci sandı. Ne kadar iğrenç bir durum. İçeri şık giyinenler yavaşça girdi ve ben kapıda öylece kaldım. Sinirle güvenliğe bakıp ''bu yüzü unutma'' diyerek yüzümü gösterdim. Yüz ifadesini bile bozmadan tek koluyla itekledi ve işine döndü. Daha fazla rezil olmak istemiyordum. Çok güzel bir araba durdu ve içindek kadına baktım. Çok şık görünüyordu ve şöforün onun kapısını açmasını bekliyordu.  Omuz kısmından zayıf olduğunu anladım ve kapısını açmak için inen şöforun yerine oturdum. Kadın panikle ''ne oluyor'' dedi. kapıları kilitledim ve bastım. Kimsenin olmadığı biryere gelincede ön koltukların arasından  arkaya geçip kadınını n boynunu kırdım. Titiz bir şekilde elbiseyi çıkardım . Ardından ayakkabıyı çıkardım ve aynı olmasını umut ettim. Bir numara küçüktü ama idare eder. Kıyafeti temize çekince kadının boynuna yapıştım. Evet çok acıkmıştım. Doyduğumu anlayınca bıraktım ve kıyafeti giydim. Arabadan kibar bir bayan gibi çıktım. Tekrar aynı yere geldiğimde şöfor ve güvenlik polise beni anlatıyorlardı. Yani olayı. Beni görünce ikiside aynı anda işte diyerek beni gösterdiler. Polis güvenlik ve şöfor üçlüsünün arasına girip ''arabaya binmedim ve kadını kaçırmadım. '' dedim. İnsanlara büyü yapmak iyice odaklanmayı bile gerektirmiyordu. Polis ne olduğunu anlamaz bir şekilde ''ben buraya neden geldimki '' diyip gitti. Şöforde arabayı aramak için uzaklaştı. Güvenlikle karşı karşıya gelince ''bu yüzü hatırladın mı'' dedim. ''sen nasıl'' diyerek şaşkın şaşkın baktı. Kibarca güldüm ve ''küçük bir şakaydı. Dilenci felan değilim.'' dedim. ''Efendim ben çok özür dilerim buyrun'' diyerek içeriyi gösterdi. Girmeden önce kendimi bir süzdüm. Üstümde balık elbise vardı ve fazla abiye duruyordu. Bur kadın çok zengin olmalı. Yani önceden zengindi. İçeri adımımı attım ve içimden oha dedim. Dekor bembeyaz ve parıltılarla doluydu. Elmas şehrindeymişim gibi. Tahminimce zengin birinin düğünüydü.Saat kaçtı ki. Erken uyuduğumu varsayarsak tam düğün saatlerine denk geliyordu. İçeride öylece dikelmiş kafamdan hesap yaparken makyajı unuttuğumu anladım. Saçımda doğal haliyleydi ama onu böyle beğeniyordum. Gözümle lavabo aradım ve hemen buldum. Aceleyle içeri girdim. Tahminlerim yine doğru çıktı. Ayna başında makyaj tazeleyen 3-4 bayan vardı. En zengin görünenin yanına gidip makyaj kutusunu aldım. ''hey'' diye bağırarak makyaj kutusunu gösterdi. ''Bu benim makyaj çantam öyle değilmi'' dedim . ''evet'' deyip çıktı. Ayna karşısına geçip makyaj ustalığımı konuşturdum. Bu sefer  bordo ruj , allık  ve gözümün tüm çevresini kaplayan eye linerle makyajımı abartmıştım. Saçlarımıda ellerimle kabartıp lavabodan çıktım. Elinde tepsiyle içki döndüren adamdan bir şarap kapıp bir masada durdum. 3 tane yakışıklı gence düştüm. Selam diyerek içkiyi tek dikişte biitirdim. Bir tanesi ''sende kimsin'' diyerek çıkıştı. ''aa ne ayıp masanıza bir bayan geliyor ve sen böyle diyorsun'' dedim. aynı kişi ''başka masaya güzelim biz sana fazla tehlikeliyiz'' dedi. ''Bence ben daha tehlikeliyim'' deyip sırıttım. Benimle konuşanın yanındaki diğer genç bir diğerine ''kokmuyor'' dedi. ''Evet çünkü parfüm sıkmadım'' dedim. üçü birden şüpheyle bana baktı ve tam birşey diceklerdiki herkes alkışlamaya başladı. Evet muhteşem çiftimiz geliyordu. Bende herkesle beraber alkışladım. Yanımdakiler hariç herkesin dikkati çiftteydi. Onlar hala şüpheyle bana bakıyordu. Alkışlar bitince biri kolumdan tutup çıkışa kadar götürdü. Diğer ikisi arkadan geliyordu. Yürürken ''biraz kibar olamazmısın'' diye şikayet etmeyi unutmadım. Çıkştaki güvenliğe birisi ''iki dakika müsade edermisin'' dedi. oda tabi diyip gitti. 4ümüz kalınca hiç konuşmayan ''bence saçmalıyorsunuz. Zengin şımarıklarından biri'' dedi. Diğeride ''bencede'' diye destekleyince araya daldım. ''Siz bana ne demek istiyorsunuz'' dedim. Önümde bir adım mesafemde duran biri ''bak kızım bizden olabildiğince uzak dur biz bay mükemmel felan'' değiliz dedi. Konuşmalarına göre bunlarda bir tuhaflık vardı. '' bay mükemmel olmayan uzak durmazsam ne olur'' dedim. Sinirlenmiş görünüyorduki vampir dişlerini çıkarttı. Diğerleri ''ne yapıyorsun sen'' diye bağırdılar. ''Gerçekten çok korktum.'' deyip güldüm. Üçüde beklemiyor gibiydi. Yüzünü eski haline getirip ''sen çok mu içtin'' dedi. Bir diğeri önümdekinin kolundan tutarak ''hadi gidelim yarın hatırlamayacaktır'' dedi. Vampir halime büründüm ve ''gençler egolarınızdan vazgeçin ve biraz hayatın tadını çıkartın. Açım ve inanın sizi yiyebilirim'' diyerek içeri girdim.  Bilen çiftler ortada tango yapıyorlardı. Bende bir içki aldım ve onları izlemeye başladım. Bizim üçlü yanımda belirdi ve bay konuşmacı ''sen nasıl böyle oldun ve böyle kaç kişi var'' dedi. Güldüm ve ''siz kendinizi tek mi sanıyordunuz'' dedim. O sırada omzumda bir kol hissettim. Arkamdan ''t-shirt daha iyiydi aslında'' deyince Eric olduğunu anladım. ''Elbiseme laf etme. Bunu labilmek için bir kişiyi canından ettim'' dedim. Yandaki üçlü şoklarda tabi. Eric yanıma geçerek ''bunlar kim'' dedi. Bende ''bay mükemmel olmayan ve onun susan arkadaşları'' dedim. ''Her neyse'' deyip ellerimden çekerek dansa soktu. ''Biz senle haberim olmadan sevgili felan mı olduk acaba'' deyince beni kendine çekti ve dans ettirmeye başladı. ''Çok konuşma dans et'' dedi. ''Bu özgüvenin nerden geliyor acaba'' dedim. ''Bence sen onu bırakta şu üçlüden bahset.'' dedi. ''Sanırım yeni vampir olmuşlar ve kendilerini tek sanıyorlar. Fazla egoistler'' dedim.  Bizi dinledikleri bariz belli olan üçlü gözümü onlara çevirdiğimde başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptılar.  Dans bitiminde Eric direk onların yanına gidip ''sizi kim vampir yaptı'' diye sordu. Aralarından konuşmacı ilan ettiğim ''bilmiyoruz ormanda gözlerimiz açtık ve o andan beri bu haldeyiz. başka hiç bir şey hatırlamıyoruz. '' dedi. Eric sorguya çeken polis havasında ''peki kendinizi kontrol edebiliyormusunuz.'' diye sordu. Konuşmayanlardan bir tanesi ''hayır'' dedi. Eric '' o zaman ya lanetiniz kaldırılacak yada öldürüleceksiniz. Yoksa vampirleri açığa çıkarırsınız'' dedi. Hepsi korku dolu gözlerle birbirine baktı sonra konuşan ''Laneti nasıl kaldırıcaz'' dedi. Ben araya girerek ''bunun için varım'' dedim. Dışarı çıktım. Arkamdan geldiler. Kimsenin olmadığı arka taraflara geçtik. ''lanetinizi kaldırıcam. Bu demek oluyorki insanların yediklerini yiyebileceksiniz. Kanka içebilirsiniz ama bu sizi güçlü yapmaz. Bu yüzden kan içtiğiniz an sizi bulur ve öldürürüm'' dedim. Tamam dediler. Bende teker teker kaldırdım. Teşekür edip gittiler. Bende içeri girip biraz daha içki içtim. Eric ''giyindiklerine göre tavırların felan mı değişiyor senin. Evden bir pislik gibi çıkmıştın da'' dedi. ''Yok canım bu tavır maske. Gerçekte hala pisliğim'' dedim. ''iyi bir pisliksin'' dedi. ''Şimdi bay korumam gördüğün gibi güvendeyim ve kimseye sırrımdan bahsetmiyorum. Uyumuyorumda. Evine gidip uyuyabilirsin'' dedim. İçkimi bitirdim ve dışarı çıktım. Ani dönüş yaparak içeri girdim ve bana doğru gelen Eric'in dudağına yapıştım. İsteyerek olan ilk öpüşmemizdi galiba.

Arkadaşlar biliyorum çok geç geldi. ama telefonum bozuldu ve bilgisayarımda kasıyor. Bunu bu hafta telafi etmeyi düşünüyorum. iyi okumalar :)

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin