Neyim ben

22. bölüm

Medya:ken ve elena//

Ne söylicektimki. Kadın resmen büyü yapabildiğimi gördü. Tek çarem suçu başkasına atmaktı. Çok rahat gibi görünerek "ben dondurmadım. Başka biri yapmış olmalı" dedim. Endişeli dursaydım durumu anlardı. Hem belki gerçekten ben yapmamışımdır. "Tamam sınıfına çıkabilirsin" diyince derin bir oh çekip sınıfıma gittim. Stefan kesin ceza alırdı. Yada bu okulda kurallar nasıl işleniyorsa işte. Sınıfa girdiğimde herkes bana bakıyordu. Ken'le Stefan'ın benim yüzümden kavga ettiklerini düşünüyorlardı büyük ihtimal. Çünkü suçlusu bendim. Sırama geçip oturduğumda bir öğrenci broşür dağıtıyordu. Elime verdiklerinde bir parti olduğunu anladım. Yarın akşamdı. Bu okulda. Sanırım bu okulun güzel yanları ortaya çıkıyordu. Kesinlikle gitmeliydim. O sırada Ken gelip elimde baktığım broşürü çekip baktı. "Auv yine bir okul partisi. Umarım eğlenceli olur" diyip broşürü geri bana uzattı. Maksat pisliklik olsun. Eline vurup broşürün düşmesini sağladım. Kulağıma eğilip "sevgilin sanırım seni elinden alabileceğimden korkuyor.bence korkmalıda" diyip önüme oturdu. Kendini hala birşey sanıyordu. Arkadan gırtlağını sıkarak kulağının ağzıma yaklaşmasını sağladım. Nefes alamayacağı kadar sıkıyordum ve "kendinden bu kadar emin olma.sonrabir bakarsın ölümün benim elimden olmuş" diyip bıraktım. Pislik gülüşümü eklemeyi unutmadı. O sırada kavgalı olduğum öğretmen derse girdi. Sanırım kavgamızı hala izlerini taşıyordu. Bana seri katil bakışı atıp masasına oturdu. Derse giriş yapmak yerine "partime kimler geliyor" diye sordu. Açıkçası hayal kırıklığına uğradım. Partiye gitmek istiyordum ama neredeyse öldüreceğim bir adamın partisi olduğu için ani karar değişikliği yaptım. Sınıfta gözümü gezdirdiğimde herkesin elini kaldırdığını gördüm. Ben kaldırmayınca direk dikkat çektim. Öğretmen "elena hadi ama eğlenceli olacak" dedi. Tabikide eğlenceli olurdu. Resmen o partiye gitmek için can atıyordum ama o adamın partisiydi. Hafif tebessüm ederek "teşekürler ama yapacak işlerim var. Açıkçası boş eğlencelere vaktim yok" dedim. Madem gidemiyorum biraz üste çıkmak iyi olurdu. Ken malı burnunu sokmasaydı biran olsun mutlu kalabilirdim ama arkasını dönerek sesli bir şekilde "gitmeyi çok istediğini sanıyordum.broşürden bile gözlerini alamıyordun" dedi. Utanç vericiydi çünkü resmen bana gülüyorlardı. Kene sinirli gözlerle "o birazdan oyulacak olan gözlerin yanlış görmüş" dedim. Öğretmen o sırada yanıma gelip "aramızdaki tartışmaya bir son vermeliyiz.özür dilemek amaçlı seni onur konuğum olarak çağırıyorum. Bir incelik gösterip gelmelisin" dedi. "Peki öyle olsun" dememden sonra gülerek geri masasına oturdu. Ders boyu vereceği partinin büyüklüğünden konuştu. Tenefüs vakti geldiğinde ise telefona bakıp saat saydığım için herkesten önce çıktım sınıftan. Stefan'a müdürün ne dediğini merak ediyordum. Ceza vermemiş olmasını umud ederek sınıflarına gittim. Stefan sırada öylece oturuyordu. Arkasında Sera vardı. Yanına gidip "ee ne oldu. Ceza vermedi dimi" dedim. Gözlerimin içine gözlerini sabitleyerek "hayır.sadece okulda kurta dönüşmemi yasakladı" dedi. Bu  pek kayda değer bir ceza sayılmazdı. Bu yüzden rahatladım. Sera gülerek "ee partiye gidiyormuyuz" dedi. Stefan sinirle Sera'ya dönüp "partiyi kimin verdiğini biliyorsun Sera. Hayatta olmaz" dedi. Sera hayal kırıklığına uğramış gibi gözüküyordu. Moralini yerine getirecek şekilde gülerek "ben o işi hallettim.bizsiz parti mi olur.tabikide gidiyoruz" dedim. Sera mutluluktan beni boğar gibi sarıldı. Bende karşılık verdim sonra Stefan sarılmamızı bölerek "o adamla kavgalısın Elena birde partisine mi gitceksin" dedi. "Onur konuğu olarak çağırınca kıramadım" deyip göz kırptım. Sonra sınıfıma gittim. Dersi dinlemiyordum açıkçası. Çıkış saati geldiğinde Stefanla Sera sınıfa gelmişti. Hep beraber arabaya kadar koştuk. Arabaya geldiğimizde Stefan sürücü koltuğuna geçti. Bizde serayla arka koltukta partiyle ilgili konuşmaya başladık.sera:

+bugün alışverişe çıkıp üstümüze elbise almalıyız

-bencede ama Stefan gelmez