40. bölüm

9.3K 478 62
                                    

Şok geçirdim. Büyü yaptığına eminim çünkü asla öpüşmek istemezdim. Şuan hiç durmamak istiyorum.

Bu büyüye karşı koyabilirdim. Yaptımda. Kendimi geri çektim. Ayağa kalktım ve elbisemi düzelttim. Ardımdan oda kalktı. Kızlar başta olmak üzere herkes bize bakıyordu. Sinirli bir ifadeyle "sen napıyorsun be manyak" diye bağırdım. Rezil oluyordum. Birdaha nerde görceklerdi sanki. "Hem karşılık veriyor hemde kızıyor" dedi. "Çok komik. Beynime girmesen hayatta öpmezdim" dedim. Herkes dinlesede bu dedigimden bir şey anlamadıklarına emindim. Eric gülerek "ya arabaya bin yada girmediğim beynine girerim" dedi. Masadan çantayı alıp Ericle beraber dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz "ben eve gitmiyorum. Sen ne yaparsan yap" dedim. "Oldu hanımefendi başka emriniz varmıydı" dedi. "Yok teşekürler" diyip ters yöne yürümeye başladım. Arkamdan "dalgamı geçiyorsun sen" diye bağırdı. Ben:

-dalga geçer gibi bir halim mi var

+bana öyle geldi

-Eric git evine ve beni rahat bırak. Belamısın sen ya

+Buna bela diyorsan birde dediklerim yapılmadığında gör

-Öylemi bay çok bilmiş. O zaman sana bir tavsiye, bela olucam derken belan olmasın

+Bu kadar espiri yeter hadi eve

-Ben birdaha onları gör-me-ye-ce-ğim anladın mı beni.

+ peki o zaman onları görmiceksin ama benimle gelceksin

- Hayatta seninle biryere gitmem ben

+O zaman eve gidiyoruz

-Çıldırıcam varya seni öldürmek istiyorum. Deyip dişlerimi sıka sıka arabaya bindim. Musallat gibi yapıştı adam ya. Kollarımı göğsümde birleştirip yol boyunca konuşmadım. Ericte sadece "hepsi Stefanlarda" demişti. Oraya gelince arabadan oflayarak inip kapıya geldim. Tıklar tıklamaz Sera açtı. "Nerdesin sen meraktan öldük burda" dedi. "Henüz ölmemişsin" diyip omzuna hafifçe dokunarak iceri girdim. Sinirli gözlerle Stefanınkiler hariç tüm gözler üzerimdeydi. Onunkiler Erice bakıyordu. Babam ilk davranıp "nerdesin sen.bizde tehlikedesin sandık. En azından partiye gidiyorum diyebilirdin" dedi. "Zaten yakında öleceğim bırakta hayatımı yaşayım" dedim. Julia net bir şekilde "ölmiceksin" dedi. "Buna söylediğine sen bile inanmıyorsun" diyip odama çıktım. Kıyafetlerimi değiştirirken odaya Stefan girdi. "Özür dilerim konuşmaya gelmiştim" dedi. "Önemli değil" derken t-shirtü üstüme geçirdim. Burnumun dibine kadar gelip "ona aşıksın" dedi. "Saçmalama ya yok öyle birşey" diye savundum. Öyle birşey yoktu çünkü. "Sevmiyorsan zorlama Elena. Arkadaş olarak da kalabiliriz" diyip ağzımı bile açamadan odadan çıktı. Terk edildim. Hemde olmayan birşey yüzünden. eric bela olmuştu ve malesef heryerden onunla birlikte çıkıyordum. Stefanda haklıydı tabi. Düşüncelerle boğuşa boğuşa uyudum. Seranın "hadi okul" diye bağırmasıyla gözlerimi açtım. Ovuştura ovuştura yataktan kalktım.

Elimi yüzümü yıkayıp dişimi fırçaladıktan sonra üstümü giydim. Şaçlarımı at kuyruğu yaptım. Serada hazırlanınca aşağı indik. Stefanla hiç konuşmadan arabaya binip okula geldik. Bu durum çok sıkıyordu canımı. İçeri girer girmez Stefan "görüşürüz" diyip kantine doğru gitti. Serada arkadaşlarını görüp gidince ortada sap gibi kaldım. Damon gelip yalnızlıktan kurtarmıştı. "Günaydın. Niye tek başına heykel gibi duruyorsun" dedi. "Sap gibi kaldım da o yüzden. Sanada günaydın" dedim. Beraber sınıfa kadar yürüdük. Gözlerim Stefandaydı. Kızlarla oturmuş sohbet ediyordi. İntikam almak gibi. Gözlerim dolmuştu ister istemez. Damon görmemişti. Yukarı çıkıp sınıfa girdim. Kene günaydın diyip yerime oturdum. Arkasına dönüp "sana bir şeyler olmuş" dedi. O an biriken yaş bir anda boşalıverdi. "Terk edildim" dedim sessizce. Ağzıyla ouvv şeklini yaparak önüne döndü. Gülerek "sağol ya çok teselli ettin" dedim. Arkasını dönmeden "rica ederim" dedi. O sırada sınıfa öğretmen girmişti. Hiç ders dinleyemezdim. Kenden telefonu alıp kulaklıkla müzik dinledim. Kendiminkini yoğunluktan bir türlü şarja takmıyordum. Herkesin sesinin yükselmesiyle tenefüs olduğunu anlayıp kulaklığı sıraya bırakarak aşağı indim. Çok açtım. Kantinden tost alıp masaya oturdum. Isırık alıp başımı kaldırırken yüz metre ötemde karşımda sohnet eden Stefanla kız gördüm. Stefan "akşam buluşalım mı" demişti. O an öksürüğe boğuluverdi. Sırtıma biri vurdu. İkinciyi vurcakkan kolundan tutup ittim. Bu Eric'ti. "Yavaş ye boğulcan" dedi. Tostu masaya vurup cevap bile vermeden yukarı çıktım. Sırama başımı koyup uykuya daldım. Nasıl olsa dersten atma gibi bir lüksleri yoktu.

Neyim benHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin