EN SON ESİLA'DAN
Bense gördüklerim karşısında küçük dilimi yutmuştum. Bu gerçekti, yani olabilir miydi? "Saçmalama Esila sen miyopsun uzağı yanlış okuyorsundur!" Kezban balkon o kadar uzakta değil ki yanlış okuyayım!" Gözlerimi ellerimle ovuşturup elimle dürbün yapmayı bile denedim. Çünkü Okuduğum koskoca "KİRALIK" " yazısının gerçek olmama ihtimali bir anda hayata tutunma sebebim olmuştu sanki... Artık Kerem ve onun hiçbir zaman içini göremediğim dairesi yoktu. Sadece KİRALIK yazısı vardı...
Abime bir şey belli etmemeliydim. Allah'ım neden bu kadar zordu? Her üzüntümü içten içe yaşamak, her an anlamasınlar korkusu ile göz yaşları tutmak, ne zordu...
Yere eğildim ve az önce abimin ağzında fırlamış elmayı tiksinerek elime almam gerekirken onu bile yapamadığımı fark ettim. Aklımdaki senaryoları ve Kezban'ı susturmaya çalışırken abime verebildiğim tek cevap şu oldu:
-Elma abicim, elman...
ZÜMRÜT HANIM'DAN...
Akşam gözüme uyku girmemişti yine. Kemal her zamanki gibi dosyaların başında sabahlamış, ben de yatakta dört dönmüştüm. Öylece zavallı gibi durup her şeye boyun eğiyormuş gibi görünmek benim de zoruma gidiyordu. Kaç ay geçmişti fakat gönlümde hala dün açılmış bir yara gibi tazeydi. gözlerimi her kapattığımda gözlerimin önüne biricik evlatlarım geliyordu. Hele Esila'nın çaresizce bakan gözleri... Annesi hiç yokmuş gibi görünüyordu dışarıdan.
Canı sıkıldığında arayabileceği hemen hemen hiç arkadaşı da yoktu ki dertleşsin de rahatlasın. Yalnızdı, tek varı yoğu ailesiydi, kardeşleriydi. Onları birlikte görmek ne kadar hoşuma gidiyordu bir bilseniz... Kardeşler çok aynılardı, aynı zamanda çok farklılardı birbirlerinden. Mesela Eslem deseniz onun telefon rehberini aralıksız iki saat aşağı kaydırın yine de bitiremezdiniz. Etrafı çok genişti keza Emir de öyle.. Fakat Esila daha farklıydı daha duygusaldı içlerinden.
Zaman ya hiç geçmiyordu ya da çok hızlı geçiyordu...
Ağırlaşan göz kapaklarıma teslim oldum. Uyumak belki de beni birkaç saatliğine özgür bırakırdı bu cehennemden?
"Elim kolum bağlı durmamalıyım.
Bir çözüm yolu olmalı.
Benim kızım istemediği biri ile evlenmemeli.
Babası olacak adam dur demeli artık!"Bu düşünceler beynimde yankılanıyordu. Terler içinde kaldığımın farkında değildim. Yatakta doğruldum e güçlüke kalktım yerimden. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdım anti depresanımı içmek için. Yıllardır anti depresanlar ayakta tutuyordu beni. Oysa ne kadar mutlu bir aile gibi görünüyorduk değil mi?
Yatak odama gitmemek için biraz daha oyalanmaya karar verdim. Odaları gezmeye başladım. Önce Emir'in mavi renginin hakim olduğu, duvarlarında hayvanlarla çekindiği fotoğrafları asılmış odasına yavaşça girdim. Veteriner olmak için doğmuştu. Emir'in uykusu bir erkeğe göre hafifti. Çok sayıklardı ve müthiş derecede dağınık yatardı. Gerçi bu ailede benden başka düzgün yatan yoktu!
-Bırak o ceylanı pis sırtlan! Koş küçük ceylancık, leşini bile yiyemesin bu yırtıcı.
Demiştim, fazlasıyla sayıklar...
Ayağını yavaşça tutup yorganın içine koymaya çalıştım tabii bel fıtığım buna engel olmazsa. Bu çocuk ne kadar da büyümüş ve ağırlaşmıştı böyle? Anneler çocuklarının büyüdüğünü kabullenmek istemiyordu demek ki... Ortanca çocuğum, filinta gibiydi maşallah! Kıvırcıklarını yesinler, aslanım benim... Başını okşayıp alnına bir öpücük kondurduktan sonra baş ucundaki kitabı yavaşça kapatıp uzağa koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E&1K
Teen FictionÜçümüz de yan yana üç blok apartmanın altıncı katındaydık. Sol bloktaki balkondan Kerem bir yandan, sağ bloktaki balkondan Ekin bir yandan bana bakıyordu. İkisinin de bana seslenmesinden korkuyordum. O an korktuğum oldu: -Günaydın Esila! *** Çok ba...