24.BÖLÜM(10K ÖZEL UPUZUUN BÖLÜM)

295 40 58
                                    

EN SON EMİR'DEN...

"Ding dong" şeklinde öten kapıyı dinledim, açmayan olunca bir kez daha bastım. Sanki beş yıldır bu sesi dinlemişimde üzerimde harika bir baskı varmış gibi hissediyordum üzerimde.
-Kimsiniz, dedi kapı arkasındaki boğuk bir ses.
-Ee ben Ayça'nın bir arkadaşıyım da.
Kapı aniden açıldı:
-Pardon çıkaramadım?
Anlamayan gözlerle Ayça'ya baktım. Gözleriyle tuhaf hareketler yapıp bir şeyler anlatmak istiyordu sanki. Yoksa gerçekten de tanımamış mıydı beni? O kadar anlamı boşuna mı yükle- arkamda bir baskı hissettim. Soğuk ve sert bir namlu ucu...
-Merak etme güzel kızım, ben çıkardım bu delikanlıyı...

Yavaşça elimdekini yere bıraktım ve boynumu arkaya doğru çevirdim. Bu teyze az önce yanlışlıkla hırsızlara benim sayemde çantasını kaptırmış olan teyzeydi.

-Senin neyin oluyor bu salak oğlan kızım?

Kaderim Ayça'nın ağzından çıkan kelimelere bağlıymışçasına Ayça'ya küçük Emrah bakışları göndermeye başladım.  Eğer "Duygularımla oynayan şerefsizin biriydi." derse veya ona benzer hatta daha kötüsünü 20'lerinde hayatıma veda edecektim. Hayır şimdi ölemem, daha Eslem'in günlüğünü okuyup şantaj yapacağım, küçük kız kardeşimin geleceğini kurtarmaya çalışıyorum ve annemden aşırdığım yüz lirayı tekrar yerine koyacağım. Bu cümleyi kuracağımı hiç tahmin etmezdim ama Eslem, güzel ablam, canım ablam nerelerdesin?

-Bunu söylediğin iyi oldu Emir.

-Eslem'e söyleyeceğim deme sakın yanarım yazar hanım!

-Pekala öyle olsun, artık küçük bir sırrımız var!

(10 bin kişi okumuş olsa da sır sırdır öyle değil mi?)

- Bu çocuk benim staj yaptığım üniversiteden arkadaşım anneciğim. Merak etme zararsızdır.

Son cümlesiyle kendimi vahşi doğaya salınmış hayvan gibi hissetsem de kafamı zonklatan namlu ucu yere bakınca rahatlamıştım. Yerdeki çikolatayı alıp arkamı döndüm:

-Tekrar özür dilerim efendim. Karakola gittiniz mi?

Kadın sadece beni baştan aşağı süzdü ve "Hıh!" yaptıktan sonra Ayça'ya döndü:

-Elinde niye çikolata var bunun?

-İlk stajımı kutlamak için arkadaşlarla toplanıp almışlar. 

-E arkadaşları nerede o zaman?

Ayça duraksadı ve gözlerini pörtletip bana döndü:
- Arkadaşlarım nerede Emir?

-Biri yolda kaza geçirdi, diğeri babasını kaybetmiş, kalanlarda maça gittiler.

"Sen harbi bir malsın Emir!"

"Ne diyorsun Aykut, gayet gerçekçi yalanlar bunlar."

"Beş dakika sonra idrak edeceksin ama çok geç olacak güven bana. Şimdi bu söylediklerini kıvır yoksa kadını öldürsen bile kızıyla seni konuşturmamak için ruhunu gönderir!"

Birkaç dakika sonra...

"Lan ne dedim ben"!

"Konuş çabuk sersem!"

"Aykut adamsın ha!"

"Benim sınavım da sensin Emir, sağol."

Dakikalardır dediklerimin gerçek olup olmadığını sorgulayan ikiliye baktım:

-Yani şaka bir yana, hepsinin bu saatlerde dersleri ve işleri vardı yoksa gelmeyi çok istediler. Ama Ayça'yı hep bir ağızdan kutladılar. Bana da bunu ulaştırmak kaldı. Şöyle küçük bir çiçek yanında, dedim ikisini de takdim ederken. 

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin