EN SON ESİLA'DAN...
-Esila, dur yapma, onu görmek istemiyor-
Ablamı dinlemeyip perdeyi açınca Kerem'in yerine taşınmış yeni komşuyu görmem ve perdeyi tekrar kapatmam bir olmuştu.
-Ben bu adamı bugün markette gördüm, hatta bizim arabamıza çarpınca yardım ettik.
Ablama sarıldım ve ellerimi yanağına koyup başını dik yaptım, güçlü durmasını istiyordum. Konuşmama izin vermeden ağzından çıkan kelimeler şunlar oldu:
- Talha, o, gelmiş...
ESLEM'DEN...
Esila anlamamış ve merakla gözlerle bakmayı sürdürdü. Talha'dan ona bir-iki kere öylesine bahsetmiştim. Aramızda geçenlerden haberi yoktu. Bazen ben bile inanamıyordum..
-Talha da kim ve sana ne yaptı abla? Hepsini duymak istiyorum, anlat bana.
Yılların insanlara verdikleri sır ağzımızı öyle bir kapatırdı ki, yeni bir olay olana kadar o sırları unuturdunuz. Daha doğrusu unuttuğunuzu sanıp içinize bir yerlere gömerdiniz. Birkaç harf yan yana geldiğinde kimileri için anlamsız ses topluluğu gibi görünürdü fakat o kelimelerin hepsi tuz olup yaranıza basılmış gibi hissederdiniz. Acırdı fakat acısına zaten alışmış sadece dineceği zamanı bekliyorsunuzdur.
Bu yarayı deşmenin gereksiz ve sancılı olduğunu biliyordum fakat içimde dört duvar arasında kalıp yüreğimdeki kafesin demirliklerini zorlamasından usanmıştım. Birine anlatma vaktim gelmişti:
-Pekala, anlatıyorum, derin bir nefes aldım ve göz yaşlarımı sildim, ortaokul son sınıftaydım. Sınav senesi için açılan yaz kursundaydım. Hava sıcaktı fakat öyle güzeldi ki.. Her gün o tepedeki okul için uzun bir yokuşu çıkıyor ve iniyordum. Arada saçlarımın arsından bana eşlik eden o ferahlatıcı fakat kısa süren rüzgar dahil, her şeyi anımsıyorum. O gün burnuma dolan çam kokusunu bile...
Hafifçe gülümsedim,
Yorucu bir matematik dersinin ardından teneffüste dışarı çıkmak yerine sınıfta kalmayı seçmiştim. Keşke çıksaydım, keşke...Sınıfta üç kişi kalmıştık: ben, Talha ve onun arkadaşı Deniz. Ne onu ne de arkadaşını tanıyordum. Arkadaşına dünyanın en şanslı adamının başına gelenleri hayretler içinde anlatıyordu, aynı hikayeden daha fazlasını biliyordum. Sözünü bitirince bildiklerimi anlattım ve o an..
İşte o an saniyeler boyu gözlerimiz kenetlendi, bilemiyorum belki de dakikalar geçti fakat bildiğim tek şey ikimiz de halimizden memnunduk. Siyah gözleri sadece bir çift göz olmaktan fazlasıydı benim için. Hiç yabancılık çekmediğim biriyle yıllardır konuşuyormuş gibi hissettim. Sussaydım keşke, sussaydım!
-Niye durdun abla?
Durduğumu fark etmemiştim. Bana uzattığı mendili alıp burnumu sildikten sonra anlatmaya devam ettim:
- Her neyse gözlerini ilk kaçıran ben oldum, bilirsin utanmıştım.-Genelde dobra olduğun için bilmiyoruz ablacığım.
Kafasına bir tane geçirdikten sonra:
-Dinleyeceksen anlatayım, dinlemeyeceksen kapıdan dışarı çıkman sadece birkaç saniyeni alır sayın armadillo!
Geri birkaç adım attı:
-Özür dilerim, haklısın devam et, mal bir gülüş attıktan sonra onu takmayıp anlatmaya devam ettim:
-Her neyse aynı okulda fakat farklı sınıflardaydık. Onu görebilmek için sınıfından iki arkadaş edinmiştim bile. Her teneffüs arkadaşlarımla konuşmak için sınıfa girer, onunla tanımıyormuş gibi bakışır eve gelince sevinçten kafamı yastıklara gömerdim. Keza o da sınıfa film alma bahanesiyle gelir, hatta arkadaşlarını evimi öğrenmesi için beni takip ettirirdi. Döveceği çocuğa saydırırken beni görüp öğüt vermeye başlar, beni etkilemek için saçına ve üstüne özen gösterirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E&1K
Novela JuvenilÜçümüz de yan yana üç blok apartmanın altıncı katındaydık. Sol bloktaki balkondan Kerem bir yandan, sağ bloktaki balkondan Ekin bir yandan bana bakıyordu. İkisinin de bana seslenmesinden korkuyordum. O an korktuğum oldu: -Günaydın Esila! *** Çok ba...