8.BÖLÜM

902 159 202
                                        

Laptobu bir hışımla kapattım ve parmak uçlarımı şakaklarımda oval bir biçimde gezdirdim. Gözlüklerimi kenara koyup gözlerimi kapattım ve arkama yaslandım. Derin bir oh çekip aklıma gelen görüntülerle başa çıkmaya çalıştım. Alp, Ekin, yanak, dudak derken Ekin'in posta koyup gittiği gerçeği damarlarımda uyuyan bir canavarı uyandırmaya yetmişti.

Başımı sandalyeye yaslamış hafifçe sallanarak söyleniyordum.

-Bak 15.goncam, son zamanlarda herkesten posta yiyorum farkında mısın? Hayır bu son zamanlarda başıma gelenler de nedir yani? Hele bu sabah..

Derken istemsizce ellerim dudaklarıma gitmiş, davranışlarıma bende anlam veremiyordum.

-İlk öpücük, gitti ha?

İşte bu sesin sahibinin ben olmadığı kesindi...

Yerimden aniden doğruldum ve bir hışımla gözlüklerimi elime aldım. 15. goncama anlam veremezcesine aval aval baktım:

-S...Sen ko...konuşabiliyor musun?

-Belki inanmayacaksın ama 2 gözüm, 2 ayağım, 2 de kolum var.

- hadi canım sende!

Bir an ya rüyadayım yada bir şizofren olduğumu düşündüm. Şaka gibi koyu kırmızı, kadifemsi ve güneşin bile ışıklarını yayarken zevk aldığı dikenli  bir gülle mi konuşuyordum?

-Peki ağzın nerede onu göremiyorum?

-Kafanı kaldırırsan tam karşında, der demez erkeksi bir gülüş sesi duydum.

Başımı ağır çekimde yukarıya kaldırdığımı hayal edin. Ve tam sesin sahibiyle göz göze geldiğimizde seslisinden ve sağlamından bir yutkunma...

Bir şeyi duyma ve görme be Kerem!

-Tabii sen kaç kızı öpmüşsündür. İlklerin öneminden ne anlarsın?

Aklıma gelen görüntülerle daha hırçınlaştığımı ve asabileştiğimi hissediyordum. Cevabı beni endişelendiriyor aklımdan yüzlerce cevap geçiyordu.

Konuyu şakaya vur Esila, güçsüz görünme! Haklısın Kezban. Cevap vermesine izin vermedim:

-Gerçekten benimle dalga geçmek çok mu hoşuna gidiyor? Aşkolsun!

Balkonun silindir hafif paslanmış çelikten demirliklerine yaslanmış, her seferinde aynı yerde karşılaşmamızdan dolayı içimde derinlerde bir yerden nefretler yağdırıyordum. Yüzümde yapmacık bir gülümseme ile her şey kontrol altında görünümü vermeye çalışıyordum. Halbuki kontrol nerede, ben nerede...

Son söylediğim şeyle durgunlaştı, kafasını daha da ileriye getirdi.Gözlerinde siyah bir yoğunluk ve alaycı bir mimikle:

-Olsun mu?

Cevap veremiyor bunun acısının akşam yatarken "şöyle cevap verseydim keşke!" diye çıkacağını biliyordum. Kızarmamak büyük nimetti gerçekten.

-Her neyse geçen ki ders nasıldı, verim alabildin mi?

İşte yine aynısını yapıyordu. Tamam, çakılı kalacakken, dilim bir şey söylemeye varmazken beni zor durumlardan kurtarıyordu ama kendisi de bir şeyden kaçıyordu sanki. Belki geçmişten, belki sevgiden, belki yalnızlıktan, belki aşktan belki hiçbiri veya hepsi?

Seni de araştıracağım Kerem Soylu! seni de...

Kendi kendime silkindim:

-Evet, gayet iyiydi. Haftada bir veya iki gün benim için yeterli.

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin