27.BÖLÜM

211 26 45
                                    

"Bala çalan gözlerinde ait olduğum yeri buldum. Sesini her duyduğumda kaçacak yer aradım mahcupluğumdan. Bakarsam göz kırpamamaktan, sarılırsam bırakamamaktan koktum, kokuna bağımlı olmaya korktum. Vazgeçen bendim senin aksine...

O yağmurlu gece hiç aklımdan çıkmayacak hatta öyle ki gözümü her kırptığımda oluşan o salisenin biri zamanda tekrardan canlanacak hafızamda. Aynı yağmur damlaları aynı yerlere düşecek ve sen ellerinle gözlüğümü başımın üstüne koyacaksın. Ellerim yine gidecek kalbinin üzerine ve sen yine bana bakacaksın; ben de sırılsıklam olan saçlarına, titreyen çenene, gül kurusu dudaklarına...

Sen, sen Kerem Soylu o sihirli sözcüklerin mucizelere inanmama vesile oldu. Geleceği başkaları tarafından belirlenmiş biri olarak seninkini de mahvedemezdim. Kendimden nefret ettim gözlerindeki her hayal kırıklığını gördüğümde. Kalbime bir hançer saplandı ve çıkmıyor hala derinlerde bir yerde..

Anla beni, her ne kadar mecbur olmasan bile, ellerini tutup evleneceğim zaman bırakmak sadece seni kullanmış gibi görünmemi sağlayacaktı. Bunu bize yapmaya hakkım yok. Kendime itiraf etmem zaman aldı fakat seni her gördüğümde kendimden izinsizce haykırdım içten içe aynı şeyi defalarca: Seni seviyorum..."

***

Ekin ayağa kalktı ve sandalyemi ileri, beni omuzlarımdan aşağı doğru iterek sandalyeme oturtmayı başardı. Hemen arkasından kendi de sandalyeye oturdu. Sandalyeye oturduğu zaman hiç beklemediğim bir şey yaptı. Sandalyemi kendine çekti, bu sefer eğilip fısıldayan kendisiydi:

-Bana hiç bir şey için açıklama yapmak zorunda değilsin. Şimdi, şu dersi bitirelim.

Kafamı salladım ve derin bir nefes aldım. Göz ucuyla Talha'ya baktım fakat hala bizim balkona bakıyordu.  Hayır yani bilim adamları akıl okuma makinesi gibi bir şey icat edemediler mi henüz?

Ekin'e daha ayıp olmasın diye önüme döndüm gerekli araç gereçleri çıkarmış konuya başlamak üzere derin bir nefes almıştım:

-Şimdi, bu konu geometrinin temeli. Eğer seneye sınava gireceksek bu konuları adım adım  bilmek  zorundayız. Aslında geometride bir kez mantığını anladığın zaman gerisi de geliyor zaten. Ezbere  gerek yok.

Başını sallayarak  bana bakıyordu ben ise konuyu anlattığım kağıdın üzerine gözlerimi dikmiştim. En küçük mimiğimi kaçırmak istemiyor gibiydi.


"O sıradaki soruya bakarken ben ise onun birkaç günlük sakallarına bakıyordum. Sanki ilk kez karşılaşmışız gibi istemsizce baştan aşağı süzüyordum. Bir erkeğe göre biraz küçük olan elleri, uzunca kirpikleri ve gül kurusu dudakları...

Neler düşünüyorsun salak Esila. Sanane çocuktan! Kendine gel. Yazıklar olsun sana. Şimdi de erkek kesmeye başladın. Aferin!

-Ben mesela bu soruda biraz fazla zaman harcadım. Önce senin gittiğin yoldan denedim ama sonra, dedi ve dudaklarını ıslattı.

Hayır dudaklarına bakmayacaktım, hayır diye gözlerimle imtihan veriyordum."


Ekin şu an bendi belki de... O günkü ben, şanslı birkaç günün birinde olan ben... 

Ekin'in bana baktığını biliyor ve hissediyordum. 

Demek ki Kerem de biliyordu.

Ekin dudaklarıma bakıyordu.

Kerem de biliyordu.

Dudağımı istemsizce yaladım.

Kerem'in yaptığı gibi.

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin