7.BÖLÜM

971 189 102
                                    

(Medyadaki şarkıyı dinleyerek okursanız daha zevk alacağınızı düşünüyorum...)

Alp kafasını daha da ortamıza getirdi ve heyecanla bekledi. Ekin ve ben ise gözlerimiz kapalı, başlarımız nazikçe yana yatmış vaziyette yavaşça Alp'in yanaklarına doğru uzanıyorduk. Geçen her bir saniye de Alp'in ne kadar mutlu olacağı düşüncesi beni daha da keyiflendirirken en sonunda dudaklarım Alp'in yanaklarıyla buluşmuştu.

Yalnız yanak dümdüz, yumuşacık bir şey olmalıydı bu oval ve nemli şey yanak değildi, bu: Ekin'in dudaklarıydı!!!

Farkına vardığım şeyle gözlerim sonuna kadar açılmış, dudaklarım kaskatı kesilmişti. Aynı benim gibi olayın şokunu yaşayan Ekin ile beraber aynı anda geri çekilmiş, sağa sola bakarak Alp'i arıyorduk. Bir nevi zaman kazanmak istiyorduk aslında. Kim ne söyleyeceğini nasıl açıklayacağını bilmiyordu. 7 yaşındaki bir çocuk yüzünden düştüğüm duruma inanamıyordum.

Her ikimizde etrafımıza hızlıca bakınsak da Alp sanki yer yarılmış da içine girmişti. Ah Alp ah, yaşından büyük işlere giriştin!

Ekin ile ben artık bakınmaya son verip birbirimize bakıyorduk. Ama ben onun gözlerine bakamıyordum. Zeminle büyük bir bakışma yaşıyordum. Taşların arasından filizlenmiş küçücük çimlere, kırık oyuncak parçalarına..

Ekin bana yaklaştı ve yutkundu:

-Ben çok özür dilerim.

-Hayır senin bir suçun yok.

-İkimizin de bir suçu yok. Çocuk işt-

-Bu hiç yaşanmamış gibi devam edelim.

Bu ani çıkışı yaptıktan sonra dakikalardır ilk kez başımı ona doğru kaldırdım ve yeşil gözlerini içine baktım. Hayal kırıklığından başka bir şey göremiyordum. Büyümüş siyah göz bebekleri sanki daha da büyüyor, içindeki camdan kalp kırıkları söylediklerimin etkisini anlamama yetiyordu. Canı yanmıştı biliyorum. Onu üzmek de istememiştim. İlk günlerdeki bilmiş Ekin ara ara gidiyordu...

Dudaklarını ağzının içine doğru çekti, derin nefes alıp bir anlığına gözlerini gökyüzüne doğru dikti ve kafasını hafifçe salladı:

-Tabii ki, başka ne olabilirdi ki?

Buruk bir tebessüm yanaklarına yer edinmişti. Güçlü olmaya çalışıyordu ama ben onu uzun zamandır tanıyordum benden kaçamazdı.

-Sen ne söyleyecektin bana kendin ile ilgili?

Tüm hevesinin kaçtığını bilsem de, geçiştireceğini bilsem de sordum.

-Önemli bir şey değil. Zaten ne zaman benimle ilgili bir şey önemli oldu ki?

Dedikten sonra yanımdan geçti. Ben ise sadece omzumun üstünden ona bakakaldım. Biraz koşar adımlarla uzaklaştı ve tepeye doğru gitti. Oraya gittiğini adım gibi biliyordum çünkü biz birlikte büyümüştük.

Benim yapabildiğim ise eve gidip biraz başımı dinlemek olmuştu. Düşün düşün beynim çatlamıştı. Başka bir şeyle ilgilenmeli, dikkatimi ayrı bir yerde toplamalıydım.

İçeriden gelen pat küt kavga sesleri abim ve ablama aitti. Çeşitli feryatlar, değişik kavga sebepleri... Bana aradığım eğlence malzemesi çıkmıştı. Hemen yatağımdan fırladım ve kapının ağzında durup komedinin daliskasını izlemeye koyuldum:

-Boğazım yanıyor senin yüzünden!

-Allah Allah sen de kendi işine bak o zaman karışma, merak etme her şeyimi!

3E&1KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin