Alp bize doğru incecik bacaklarıyla koşuyordu. Memurun dikkatinin tamamıyla abimin üstünde olduğunu anlayınca bize sarıldı ardından da kartı verdi:
-Sana boşuna aslan demiyorum ben ya!Ablam Alp'in yanaklarına küçük öpücükler konduruyordu:
-Kusura bakma Eslem abla ben senle değil Esila ablayla evleneceğim.
-O kadar önemli bir iş yaptın ki sana kızamayacağım. Şimdi git tuvalete ellerini ıslat ve birkaç dakika sonra tekrardan Emir abinin yanına dön. Anlaştık mı?
Ablamla memurun arkasından dolanıp koridorda hızlı adımlarla yürüyorduk. Elimizdeki kartı çıkarıp okuttuktan sonra vakit kaybetmeden içeri girdik. Parmak uçlarımızda yürüyorduk. Bu soğuk ve tozlu odada işimizin bir an önce bitmesi için dualar ediyordum. Kapı kapandıktan sonra içeriden gelen bir sesle olduğumuz yerde durduk:
-Kim var orada?
Tabir-i caizse ödümüz tam anlamıyla "bokumuza" karışmıştı. Nefes alış- verişlerim daha düzensizleşmiş, sanki son umudum ablammış gibi ona bakıyordum. Gerçi şu an da gerçekten tek umudum oydu. Korkulu gözlerle ablama döndüm:
-Ne diyeceğiz? diye fısıldadım.Kriz yönetimi mi dediniz, o dediğinizden bende bir gram yoktu!
-E ben Aylin. Bakılması gereken bir dosya varmış da, onun için geldim.
Bu ismi sallamış mıydı, yoksa gerçekten kartı çaldığımız kişinin adı Aylin miydi, kendi kendime içimde münakaşalar başlatıyordum.
"Yüzde seksen ablan kızın ismine bakmıştır."
Kezban aramızda.. Hatta içimizde dostlar...
"Ya attıysa?"
"Kızım sen malsın ama ablan değil. Ah onun iç sesi olmak vardı ama nerede.."
Adamın ayak sesleri git gide artıyordu. Yankılanan tıkırtılar, yüzümdeki her ter damlasının düşüşünü kolaylaştırmış, nefes almayı neredeyse unutturmuştu.
"Kezban kapa çeneni, şurada stresten tek altıma sıçmadığım kaldı zaten!"
Kolumu tutan bir elle irkildim. Başımı hızlıca o yöne döndürdüm.
-Ne bekliyorsun aptal, beni takip etmeni söylüyorum dakikalardır!
Fısıldayarak bile yüzüme tükürebiliyordu. Teşekkürler ablacım..
Tek bir kişiymiş gibi davranmaya çalışıyorduk. Birimizin çıkardığı sesi, ablam sanki "Aylin"miş gibi öksürerek örtmeye çalışıyordu. Fakat unuttuğumuz bir şey vardı: Raflar arasındaki boşluklar...
-Lanet olsun, alfabetik olmalı belki de?
-Volkan amcaya mı yoksa babama mı bakmalıyız önce?
-Hangisini ilk bulursan, ona.
Kafamı salladım, içerideki diğer elemandan hem kaçıp hem saklanmak, hem de olduğundan bile tam emin olmadığım birine ayak uydurmak zorundaydım.
Yaparsın, Esila!
Ya yapamazsam?
Suçu ablana atarsın, bu kadar basit!
Kardeşlik iç güdülerim devreye girmişti...
Tozlu raflardan ve gıcırdayan, ayakları sağlam olmayan kitaplıklardan dosyaları olabildiğince sessiz almaya çalışıyordum. Sadece ablam ses yapmalıydı. Arada sırada eğilerek memurun nerede olduğuna bakmaya çalışıyordum. Hadi ama bu adam neredeydi? Gözcülük etmekten kendimi alamıyor, her an yakalanma korkusu bedenime tesir ediyordu. Ablam hızlı hızlı bakıyor, küçük de ipuçları yakalamaya çalışıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
3E&1K
Genç KurguÜçümüz de yan yana üç blok apartmanın altıncı katındaydık. Sol bloktaki balkondan Kerem bir yandan, sağ bloktaki balkondan Ekin bir yandan bana bakıyordu. İkisinin de bana seslenmesinden korkuyordum. O an korktuğum oldu: -Günaydın Esila! *** Çok ba...