Nare Poyraz'ın imalı cümlesini duymamazlıktan gelerek bir daha göremeyeceği bu manzaranın tadını çıkarttı.
-
"Yardımcı olur musun?"
"Niye elin yok mu?"
Nare yüzünü buruşturup koca bavulu can çekişerek ilerletmeye çalışırken poyraz gözlerini devirerek tek eliyle bavulu kavradı.
Nare poyrazın bavulu elinden çekmesiyle bir anlığına dengesini kaybederek sendeledi.
"Sen düz yürü yeter. Bunu başarabilir misin?"
"Abartmayalım lütfen."
Kızı arkada bırakıp önden yürürken dudakları yukarı kıvrıldı ve girişe vardı.
"Akşama kadar odamdayım sakın beni rahatsız etme."
"Sürekli beni uyandıran sensin. Ben değil."
"Dilin fazla uzadı Nare dikkat etsen iyi olur."
Poyraz yukarı çıkarken Narede onu takip etmişti.
Adam bavulunu bir çöp gibi fırlattığında odasına girdi ve hızla çarptı."Hey!"
Arkasından bağırırken kaşlarını çatarak bavulunu yerden kaldırdı ve sürüklemeye çalışarak odasına gitti.
Uykusu olsada güzel bir duş almalı ve öyle sızmalıydı.
Üzerindekileri kirli sepetine attığında aynanın karşısında topladığı saçlarını saldı.
Saçları omuzlarına dökülürken boynundaki kolyenin bir kez daha ne kadar güzel olduğunu düşündü.
Kendisine bunu aldıysa kimbilir Derene ne almıştı?
Gülümseyerek kolyeyi çıkarttı ve kendini duşa attı.Duştan çıktığında gri eşofmanları üzerine geçirip saçlarını taradı ve hafifçe kurutarak ördü.
Gözleri küçük balkonuna kayarken yağmur yağdığını farkederek daha da neşelenmişti.
Bu hayatta en sevdiği şeylerden birisi böyle havalarda uyumaktı.~
"Ne demek artık beni sevmiyorsun lan?"
"Nesini anlamıyorsun Tunç? Seni sevmiyorum lütfen artık peşimi bırak."
"Sana bir yılımı verdim lan. Bir yıl sana her dokunduğumda benden uzaklaştın. Sen kim oluyorsunuz beni reddediyorsun?!"
Tiksinerek tunça bakarken yüzünü buruşturdu.
"Daha fazla gözümde alçalma."
Tunç kolunu kavyarayıp kendisini duvara yapıştırdığında acıyan sırtıyla inledi.
"Bırak canımı acıtıyorsun!"
"Bunu sen istedin Narem ben değil. Ben bir yıl bekleyerek elimden geleni yaptım artık benim olma vakti!"
Tunç'un eli bacağına değerken irkilerek gözleri dolmaya başlamıştı.
"Lütfen bunu yapamazsın..."
"İzle ve gör. Altımda inlemeni ne kadar hayal ettim biliyor musun?"
"yalvarırım bırak beni. İmdat!"
"Zorlaştırman beni daha çok tahrik ediyor."
Nare bacaklarının arasında hissettiği şeyle tunç dudaklarına yapışmıştı.
Kafasını çevirerek bağırmasıyla yediği tokatla kendisini yerde buldu.
Tunç arsızca bedenini izlerken bluzunu yırtıp sütyenine delici bakışlar atmaya başladı.Bağırarak ağlarken gözlerini sıkıca yumdu ve her şey bir saniyeliğine gerçekleşti.
Üzerindeki beden kaybolurken şaşkınca bakakaldı."Hanımefendi iyi misiniz?"
-
Nare hızla gözlerini açtığında ağlayarak nefesini dizginlemeye çalıştı.
Ağlaması şiddetlenirken yastığını alıp sıkıca sarıldı ve vücudunun uyuştuğunu hissetti.Kel adamın kendini duvara yaslamasıyla farkında olmadan travması gün yüzüne çıkarmış olmalıydı.
"Nare?!"
Poyraz hızla kapıyı açarken hıçkırarak ağlayan sarılan kızın yanına yürüdü."Konuş benimle."
Nare cevap veremezken yatağa oturmak zorunda kalmıştı.
"Rüya mı gördün?"
Karşısındaki kız hızla başıyla onaylarken Poyraz odasında içtiği viskininde etkisiyle hiç bırakmayacak gibi sıktığı yastığı yere fırlatarak nareyi kendine çekti.
İkiside ne olduğunu anlayamadan birbirine sarılırken poyraz, ıslak saçlardan burnuna gelen şampuan kokusunu hissetti.
Kızın güzel kokusuna nazadan kendisi alkol kokuyordu.Nare ağlamasını durdurabildiğinde derin nefes alıp sıktığı adamın kazağını bıraktı.
"B-ben özür dilerim.""Özür dileyecek bir şey yok kötü durumdaydın ve şokla seni kendine getirmem gerekiyordu."
Yalan söylerken nare başıyla onayladı.
"O zaman teşekkür ederim. Sümüklü halimi ve ahtapot gibi yapışmamı unut."
"Umrumda olmayacak kadar değersiz bir şeydi merak etme."
Nare son kez poyraza bakıp ebeveyn banyosunda giderek yüzüne soğuk suyu çarptı.
Azda olsa rahatlarken derin nefes alarak aşağı indi.
Mutfaktan gelen seslerle adımlarını hızlandırdığında poyrazı görmesiyle yaslanarak kollarını göğsünde birleştirdi.
Adamın bir küfür savunmasıyla gülümserken gözleri geniş omuzlarına kaymıştı.
Keşke hep sergide gördüğü gibi kalsalardı.Tüm bunlar yaşanmasaydı ve güzel bir ilişkiye başlasalardı.
Saklanmak yerine diledikleri gibi romantik yemeklere gidip piknik yapabilirlerdi.Bir anlığına Poyrazı romantik pikniklerinde hayal ederek güldü.
"Kendi kendine güleceğine yardım et siktiğimin tavası yüzünden elim yandı."
Toparlanıp yanına gittiğinde poyrazı yavaşça kenara itikledi ve tavayı elinden aldı.
"Ne yapıyoruz?"
"Hamburger."
"Ciddi misin? Karamelize soğanda ekleyebilir miyiz?"
"Yaparsan eklersin. Nefret ettiğim bir şey için asla uğraşmam."
"Pekala onuda ben yaparım."
"Çok iş yapıyormuşsun gibi konuşma.
"Yapmıyor muyum?"
Elindeki tavayı gösterdiğinde poyrazda bıçağı göstermişti."Bizde malzemeleri doğruyoruz Allah Allah."
Nare pes ederek köfteleri çevirirken soğanlarıda doğramaya başlamıştı.
Gözleri yanarken bir kaç damla yaşı elinin tersiyle sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK PRENS
Romance"Hanımefendi! Hey... ??" Uzanmaya çalışırken kolunun acısıyla inledi ve kadife kırmızısı zarfı yırttı genç adam. Costa büyük salonundaki resim sergisine davetlisiniz. Saat: 21:00 ~Rosa Bianchi _______ Poyraz Giray. Onun için hangi tanım uygundu...