İstanbul*
Nare Poyrazdan cevap gelmediğinde tuvallerle doldurduğu salonunda kendine güzel bir alan yaratıp sandalyesine oturdu.
Hafızasında Poyraz ile tanıştığı günü canlandırmaya çalıştı.
Pembe diz altı bir elbisesi vardı. Saçları at kuyruğuda olsa önlerden sürekli çıkıp dağınık bir şekilde toplanmıştı.
Poyraz güzel bir takım elbise giymiş ve yeni traş olmuştu.
Nare hangi tablonun önünde durduklarını bir müddet düşündükten sonra kendi tablosu olan Luce Del Giorno'nun önünde durduklarını hatırlayınca usulca çizimini yapmaya başladı.
Çizerken yüzlerinin belli olmaması için uğraşmış ve en sonunda bu tabloya bir isim verebilmişti.
"Seni gördüğüm ilk an."
________
Girdikleri barda içki içen adamın aklında dönüp duran tek bir düşünce vardı. Oda Deren'in söyledikleriydi.
Ne yapmalıydı? Ne düşünmeliydi. Nare'nin bu beladan kurtulmasını ve özgür hayatına kavuşmasını istiyordu adam.
Bildiği tek bir gerçek varsa oda hiç bir şey paylaşmadığın insanlarla, kendini ait hissetmediğin bir yerde mecburca yaşamanın ne kadar kötü bir his olduğuydu.
Gözleri Deren'e takılınca elindeki içkisini alıp sertçe masaya bıraktı.
"Yavaş iç biraz."
Poyraz ayağa kalkıp barın terasına çıktı ve temiz havayı içine çekti. Dünyada sevdiği tek şey uçsuz bucaksız gökyüzü olabilirdi.
Aklına gelen kadın ile telefonunu çıkardı ve düşünmeden Nare'yi aradı.
"Nasıl gidiyor?"
"Harika, az önce yemek yedim ve ilk çizimim bitti."
"Güzel."
"Sen neredesin?"
"Ukrayna."
"Vay, eglencelidir." Poyraz ne demezsin dercesine yüz buruşturdu.
"Her neyse, kapatıyorum."
"Tamam Poyraz, sonra görüşürüz."
_______
Genç kadın telefonu kapatıp büyük tuvalini yerleştirdi.
Ikinci resminide çoktan belirlemişti. Zor olacağını biliyordu, hatta normal şartlar altında günlerini alacak bir resim oldugunuda. Ancak en iyi şekilde gökyüzünü çizmeye başladı. Bir pilot gibi şahit olmuştu bulutlu yola. Her şeyi ince ayrıntısıyla çizebilirdi.
Daha önce cizmedigi kadar gerçekçi bir resmî cizmek için işe koyuldu Nare.
Sabahın altısına kadarda pes etmedi.
_________
Genç kadın gözlerini zorlukla araladığında bir süre baş dönmesinin geçmesini bekledi.
Sergiye iki gün olmasına rağmen tek gecede üç resim yapmak onu zorlamıştı.Hayal et, taslak oluştur, kusursuz çizgilerle çiz, renklendirmelere karar ver ve mutlu son.
Bu aşamalar kolay gibi gözüksede ilham olmayınca işin içinden çıkılmaz hale geliyordu.Nare başını masadan kaldırmazken uykulu gözlerle resimlerine baktı. İlhamı poyrazla yaşadığı unutulmaz anlardan ibaretti.
En güzelide bu resimlerin anlamlarını sadece ikisi bilecekti. Son çizdiği resme "Hayatını mahvettim."adını verdi. Muhtemelen insanlar romantik bir şekilde kucakta taşınan kadının olduğu bu resmin neden dramatik bir ismi olduğunu düşünüp duracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK PRENS
Romance"Hanımefendi! Hey... ??" Uzanmaya çalışırken kolunun acısıyla inledi ve kadife kırmızısı zarfı yırttı genç adam. Costa büyük salonundaki resim sergisine davetlisiniz. Saat: 21:00 ~Rosa Bianchi _______ Poyraz Giray. Onun için hangi tanım uygundu...