44.Bölüm: Baba Oluyorum

2.2K 102 3
                                    

Lütfen yorum yapmayı unutmayın fıstıklar, etkileşim neredeyse sıfır. Hikayemizin daha fazla kişiye ulaşması için bize destek olun.

Sizi seviyoruz.💜

Zeynep ve Dilara

_

"Rosa?" Nare öğretmenine gülümsediğinde orta yaşlı adam içeri geçti.

"Sergi için heycanlı mısın?"

"Çok heycanlıyım, beni yeniden kabul ettiğiniz için teşekkür ederim."

"Sana her zaman yer var Rosalinda."

Nare gülümseyip tuvalini yerleştirdi.

"Ne çizeceksin? İlham geldi mi?"

"İlham bekleyince gelen bir şey değildir." Nare hocasına göz kırptığında yaşlı adam tekrar gülümsedi.

"Bu cümle tanıdık geldi."

"Türkiye'de bana ilham olan biriyle birlikteydim. Haftaya sergiye kadar beş resim. Söz veriyorum."

"O halde başarılar Rosa."

Nare gülümsediğinde ögretmen odadan çıkmış genç kadın boya kokusuyla baş başa kalmıştı.

*

"Sağdaki kulede tam üç asker var. Soldaki kulede yedi. Eğer askerlere zarar verirsek Ekrem bizi öldürür. Gece onikide yedi kişilik kulenin on beş dakikalık nöbet değişimi vakti var. Bu süre içinde gemiye girmemiz gerek."

"Harika plan. Peki sağdaki üç asker biz geçerken gözlerini mi kapatıcak?"

Murat, Poyraz'ın sorusuna güldü.

"Hayır, gemide Hasan adında bir mülteci çocuk var."

"Babamın adı."

"Hasan denize atlayacak. Dikkat dağıtmak için. Üç asker henüz çaylak. Muhtemelen ikisi komutanına haber vermeye giderken bir kahraman denize atlayacak."

"Kule tamamen boşalır." Murat başıyla onayladığında Poyraz güldü.

"Boşuna doktor olmamışsın. Zekan kadınları etkiliyordur."

"Onları etkilemek için başka bir organımı kullanıyorum." Poyraz yüzünü buruşturduğunda Murat anlatmaya devam etti.

"Geriye geminin içindeki dört Yunan polis kalır. Biz tekneyle gidip Hasan'ı alırken, kaptan ve gemiciler onları denize atıcak. O sırada çoktan gemiye girmiş oluruz. Ancak sonra yedi asker soldaki kuleye gelir ve meclisi ararlar. Bizde müebbet yeriz. Yada direk yaylım ateşi. Cesedimizi torbalara doldurup Türkiye'ye gönderirler."

Poyraz, yalandan Murat'ı alkışladı. Murat bu alaylı tavrı önemsemeden konuşmaya devam etti.

"Bunun için bir şey buluruz. Telefon bağlantılarını kesebiliriz."

"Tabi gerizekalı, çünkü yıl 1900 değil mi? Yada yunanlara bir hediye bırakırız ve onlarda bu silah meselesini kapatırlar."

"Ne hediyesi, hiç kimse ölmemeli."

"Kimse ölmeyecek. Bir keresinde Nare ile Fransa'ya gitmiştik. Bir Yunan milletvekilinin çantasını çalmıştım."

"Neden bunu yaptın!"

"Sadece hoşuma gitmişti tamam mı! Kasıtlı değildi. Ancak içinde pekte hoş olmayan belgeler vardı."

"Ne vardı?"

"Emin ol Türklerin silah dolu gemiyi kaçırmalarını dünyaya duyurmaktan vazgeçecekleri kadar pis belgeler."

"Sen harika bir kaçıksın Poyraz Giray."

KARANLIK PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin