Poyrazla Nare eve geldiklerinde Deren'le Marco salonda TV izliyordu.
Deren ikilinin bu kadar mutlu olmasıyla kaşlarını çatarak konuştu.
"Yağmurlu bir gün için fazla mutlusunuz."
"Peşimizdeki adamlar bu sabah yakalandı."
"Ne... Gerçekten mi?!"
Deren keyifle koşup Poyraza sarıldığında Nare göz devirerek adamın elini kavradı.
Poyraz sevdiği kadının hamlesine gülerken göz kırptı ve Deren'den ayrıldı.
"Bir haberimiz daha var."
Kolunu Narenin omzuna atarken daha da keyiflenmişti.
"Poyraz Giray ilk kez yenildi. Üstelik bu hayatımın en güzel yenilgisi..."
Nare parlayan gözlerle sevgilisine bakarken ne diyeceğini bilemiyordu.
Utangaçça başını eğerken Deren bunu bekliyormuş gibi oldukça sakindi."Şaşırmadık tebrik ederim."
Yinede kalbinde hissettiği acıyla Marconun yanına döndüğünde adam merakla sordu.
"Ne konuştunuz?"
"Önemli bir şey değildi filme devam edebiliriz."
Marco onaylarken göz ucuyla Narelere baktı ardından Derenin somurtan yüzüne.
"Bazı şeyleri tahmin etmek zor değil."
"Tahmin ettiysen sessizce filmime dönmek istiyorum."
"Herkesle yüzleşme cesaretin varken kendinden deli gibi kaçıyorsun."
*
"Gelmeyeceğinize emin misiniz?"
Deren başıyla onaylayarak gülümsemeye çalıştı.
Kartalkaya'da çifte kumruları izleyip kendine acı çektirmek istemiyordu.
Sadece vazgeçip unutmak istiyordu..."Ya sen marco? Bolu'yu seveceğine eminim."
"Deren'le iyi anlaştık onunla daha fazla İstanbul'u gezmek isterim."
"Pekala seni yalnız bıraktığım için üzgünüm."
"Sadece eğlenmene bak."
Marco gülümserken Poyraz çatık kaşlarla Derene fısıldadı.
"Herife dikkat et gözüm hiç tutmadı. Ufak bir yanlışında beni ara ve çığlık at korumalar kapıda olacak."
"Beni düşünmen gözlerimi yaşarttı pekala babacağım dikkat ederim..."
"Benim arkadaşım ırz düşmanı değil Poyraz."
"Haklı çıkmayacağım bir şeyi dile getirmem. Dikkatli ol Deren."
"Pekala artık gitseniz iyi olur."
İkili vedalaşıp arabaya bindiklerinde Marco sessizce Narenin mutlulukla gidişini izledi.
Ardından ellerini cebine koyup Derene dönerken kadının çoktan içeri girdiğini farketti.
Peşinden giderken büyük salonda Dereni kolumdan yakalamıştı.
"Neden onlarla gitmedin?"
"Kayak yaparken kar gözlüğü içinde ağlamak istemiyorum hepsi bu."
Gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Marco, yardımcı kadının izinli olmasını fırsat bilerek Dereni mutfağa çekiştirdi.
"Ne yapıyorsun?"
"Yürü çok acıktım."
"Ben aç değilim sadece odama çıkmak istiyorum. Sana dışarıdan hamburger söylerim."
"Hadi ama! Türklerin misafirperverliği tüm dünyada ünlüdür."
"Ben her konuda istisnayım bilirsin."
"Biliyorum. Sen bütün ezberlerimi bozuyorsun."
Derenin dudakları farkında olmadan yukarı kalkarken Marco kızı gülümsetebildiğine sevinmişti.
"Söz veriyorum hayatının en güzel beş gününü yaşatacağım."
"Fazla iddialısın."
"Her zaman. Özel soslu İtalyan makarnamı yaparak başlıyorum."
Marco keyifle dolaba ilerlerken Deren inanamazmış gibi başını iki yana salladı.
"Kendimi değerli hissettiren tek kişisin."
Tüm samimiyetiyle söylemişti bunu. Gerçekten de öyleydi.
Bu yaşına kadar ne bir arkadaşı olmuştu ne de Poyraz dışında bir yakını.
İkisi aynı evde yaşasa da, beraber iş yapsada aralarında hep gözle görülür bir mesafe olmuştu.Deren hiçkimseye derdini anlatıp ağlayamamıştı ya da birlikte gıybet eşliğinde sarhoş olacağı kız grubu olmamıştı.
'hiçkimse olmasa da kapı gibi ailem var' bile diyememişti.
En çokta bunun ağırlığını taşıyordu içinde.Belkide poyraza bu yüzden delicesine bağlanmıştı.
B-belkide aşk sandığı şey Ailesinin boşluğunu onunla doldurmasından ibaretti.Kafası karışırken Marco çoktan malzemeleri çıkartıp ocağın altını yakmıştı.
"Bir şey deneyeceğim."
Kendisine dönen Marcoya yaklaşıp parmaklarının ucuna yükseldi ve yumuşak bir öpücük kondurdu.
Gözleri kapanırken kalbinin sesine odaklandı.
Kalp atışlarının yükseldiğini hissettiğinde ise hızla gerçi çekilmişti.Gerçek bir aşk yaşaması için hala bir umut vardı.
"Senin için biberleri doğrayabilirim."
Marco ani öpücüğün ardından şaşkınca kadına bakarken kendini toparladı.
"Hayata döndüğüne sevindim."
*
"Poyraz lütfen kullanmama izin ver..."
"Olmaz diyorsam olmaz Nare."
Nare somurtarak kollarını göğsünde birleştirirken Poyraz gülerek radyoyu açtı.
"Çocuk gibi küsecek misin?"
"Çocukmuşum gibi arabayı vermeyecek misin?"
"Tatile gidecekken sırat köprüsünden geçmek istemiyorum."
"Uyuzun tekisin biliyorsun değil mi?"
"Uslu durursan belki otobanda izin veririm ama trafikte asla."
"Sahi mi!"
Nare sevinçle Poyraza döndüğünde yanağına teşekkür öpücüğü bıraktı.
"Bir öpücükle kurtulacağını sanmıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK PRENS
Romance"Hanımefendi! Hey... ??" Uzanmaya çalışırken kolunun acısıyla inledi ve kadife kırmızısı zarfı yırttı genç adam. Costa büyük salonundaki resim sergisine davetlisiniz. Saat: 21:00 ~Rosa Bianchi _______ Poyraz Giray. Onun için hangi tanım uygundu...