42.Bölüm: Hissizlik

1.9K 100 2
                                    

~ 1 Hafta Sonra

“Poyraz Giray’ın yakınları?”

Nare oturduğu rahatsız koltuktan hızla kalkarken umut dolu gözlerle doktora baktı.

“Benim.”

“Bildiğiniz gibi poyraz bey bize ilk geldiğinde başında kurşun vardı ve çıkartamamıştık. Riskli bir bölgede olduğu için hiçbir ameliyata yaklaşamadık üzülerek söylüyorum ama...”

“Hayır... Hayır doktor, Poyraz yenilmez. Onu tanımıyorsunuz lütfen devamını getirmeyin!”

“Nare hanım dinleyin. Güçlü olmalısınız.”

“Sus! Sakın konuşma! Onu daha iyi bir hastaneye götürüp tedavi ettireceğim göreceksin! Bir haftadır buradayız ve duyduğum tek şey ulaşılamayan bir kurşun parçası! Poyraz yaşayacak göreceksin, göreceksiniz!”

“Maalesef bu imkansız.”

“Ne?”

“Poyraz Bey bitkisel hayata geçiş yaptı.”

Nare kulakların çınladığını hissederken bir anlığına gözü karardı ancak hemen toparladı.

“Sana inanmıyorum. İnanmıyorum! Çekil önümden onu göreceğim!”

Doktor kolundan kavrayarak gitmesini engellerken tüm hakaretlerine rağmen anlayışla onayladı.

“Şu an normal odaya alınıyor ancak bir karar vermek zorundasınız.”

“Ne kararı?”

“Fişini çekme yetkisi vermeniz lazım.”

“Ne dediğinin farkında mısın sen?! Onu birde kendi ellerimle öldüreceğim öyle mi?!”

“Kabullenmesi elbette zor ama Poyraz bey zaten öldü. Kalbinin atması hiçbir şeyi değiştirmez.”

“Kes sesini! Merak etme bir dakika bile tutmayacağım onu burada alacağım ve en iyi doktorlara götürüp kendim bakacağım!”

“Götürün ama sonuç değişmeyecek.”

Nare gözyaşları içinde nefretle doktora baktıktan sonra alındığı odayı öğrenip ikinci kata koşturdu.

~

24 numaralı oda. İşte bu sayıyı hayatı boyunca unutmayacaktı.
Elleri titreyerek kapının koluna giderken kalbi ağzında atıyordu.

Sanki Poyraz ona hoşgeldin diyerek gülümseyecek ardından sıkıca sarılacaktı.

Bir umut gözünü açmıştır diye girdi fakat büyük bedeni öylece beyaz çarşafta yatıyordu.

Narenin dinmeyen gözyaşları hızlanırken ağzından bir hıçkırık kaçırdı.

Kirli sakalları bile yüzünün beyazlığını kapatamamış kırmızı dudakları mora yakındı.

“Poyraz.”

Evden kendi elleriyle getirdiği siyah tişörtünü görmese ‘bu Poyraz değil’ diyerek itiraz ederdi.

Anlık şoktan çıkıp yanına vardığında büyük ellerini kavradı. Yine elleri adamın ellerinde kaybolmuştu.
Acıyla gülümsedi.

“Seni hayatımın sonuna kadar umutla bekleyeceğim biliyorsun değil mi?”

Parmaklarında bir hareket hissetmek istedi. Göz kapaklarının titremesini hatta koyu harelerle kendisine bakmasını...
Olmadı.

“İlk sevgili olduğumuz gün ne demiştin hatırlıyor musun? ‘Poyraz Giray bir kadına yenildi.’ Sen sadece bana yenilebilirsin Poyraz.”

KARANLIK PRENSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin