Yanından geçip giden insanlar gözlerine silüetler hâlinde, yüz hatlarını gizleyen yoğun buğuyla meçhul gözüküyordu. Kimisi ondan daha yavaş, kimisi onun kadar aceleyle yürüyordu. Ama her biri görünmezdi onun için. Bir hayatları ya da isimleri yoktu. Birini diğerinden ayıran herhangi bir özellikleri yoktu. Öylece geçip giden bilinmez suretlerdi.
Yalnız onlar değil. Her an saldırıya hazır hâlde bekleyen, sahibinin sıkıca tuttuğu boynundaki tasmadan kurtulduğunda hedefinden şaşmayacak olan sinirli köpeği bile zar zor fark edebilmişti.
İç dünyasının demir parmaklıklarının ardına sıkışmıştı. Bu yolun çıkmaz bir sokağa varacağının bilincinde olsa da kalbi çok hızlı atıyordu. Durgunluğundan ödün vermişti.
Hızının etkisiyle saçları kıpırdanıyordu. Bir kaldırımın üzerinde, tek bantlı ve kısa kalın topuğu olan siyah sandaletiyle adımlıyordu. Üzerindeki siyah renkli dantelli mini eteği ince vücuduna tam oturmuş ve bacaklarının güzelliğini öne çıkarmıştı. Gözleriyle aynı renk olan koyu kahverengi saçlarını bu seferlik omzunun arkasına almış ama bir yolunu bulup yine yüzüne düşmeyi başarmışlardı.
Bugün çok dikkatli olmak zorundaydı. Öğreneceği her küçük bilgi yeni bir gelişme yaratacaktı. Konuşmasında ve hareketlerinde yanlış bir şey yapmamalıydı. Bu onu çok zorluyordu.
Diğer taraftan, mantığı sürekli bir şeyler geveliyordu. Ratsel'ın verdiği kararlardan belli ki, hiç memnun değildi. Başına kötü şeyler açacağını, buraya gelmemesi gerektiğini ve tehditkârca geldiği için pişman olacağını defalarca kez ikaz ediyordu. Âdeta bir ebeveyn kılığına girmiş çocuğunu azarlıyordu. Neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğine dair emirler yağmuruna tutuyordu. En azından çabalıyordu. Çünkü Ratsel, her şeye yaptığı gibi mantığının uyarılarını da yok saymıştı. Odağını tek bir noktada birleştirmişti. Yeni bir ipucu kazanmalıydı. Ne olursa olsun.
Arkansas eyaletinde bulunan bu kasabadan istediğini elde ederek ayrılmak tatmin edici olurdu. Sonra Little Rock şehrine geri dönebilir, yalnız yaşadığı evinde sayısız kez kaçan ipuçlarını kovalama işine girişebilirdi.
Sokağın sağında duran evi gördüğünde amacına az kaldığını düşündü. Yüzünde başarının hediye ettiği bir mutluluk ve dudaklarındaki sinsi gülümsemeyle eve doğru geldi.
Tek katlı evin, Ratsel'ın görüş açısından daha da irileşen sağ ve sol tarafında büyük pencereler bulunuyordu. Ev gri ahşaptan yapılmaydı. Elini kapıya götürdü. Bir çapa görünümünde kapı tokmağı vardı. Ancak zil yoktu. Bu zamanda zili olmayan bir ev ilginçti. Ratsel bunun üzerine yeni bir fikrin beynine tırmanmasına izin vermeden kapıyı çaldı.
Biraz bekledi. Hiç kimse açmadı. Beklemesi çok fazla sürmedi. Bu sefer daha sert vuruyordu. Gittikçe daha da sert vuruşlara devam ediyordu. Ta ki kapıya yaklaşan ayak seslerini duyana kadar. O zaman eğer yapabilseydi, kapı rahat bir nefes alırdı.
Ağır ağır açılan kapının ardında otuzlu yaşlarda bir adam göründü. Saçları kıvırcıktı. Gözlerinden uyku akıyordu. Üzerinde haziran ayına uygun açık renk bir tişört ve şort vardı.
"Ne var?" Adam huzursuzdu ve yavaş çıkan sesinden yorgunluk akıyordu. Ratsel'ın kapıyı kırmasına az kalmış olması da önemli bir etkendi. Önünde yirmili yaşlarında olduğunu tahmin ettiği buğday tenli bir kız ellerini yanına sarkıtmıştı. Düz kaşlarındaki sabitlik ve dik duruşuyla beden dili hâkimiyetini koruyordu. Karşı tarafa kendisiyle ilgili görünenin ötesinde hiçbir şey anlatmıyordu.
Ratsel şimdiden sinirlenmişti. Belli etmedi. "Merhaba."
"Uyuyacağım. O yüzden çabuk ol!"
Ratsel'ın dişleri birbirine kenetlenirken, yanlış bir şey söylememek için kendine baskı yaptı. Ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı. "Güzellik uykun için üzgünüm. Ben ağabeyinin bir arkadaşıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...