Gece her tarafı iyice karanlığıyla sarıp sarmalamasıyla ilerisini koyu perdesiyle örtüyor, nesneleri görmeyi zorlaştırıyordu. Telefonun ışığını yakmak da katillere yerlerini göstereceğinden dolayı kapalı kalıyordu. Kadın nerede olduklarını biliyor muydu ya da umursuyor muydu belli değildi, ama Kenner en gerçekçi tehlike dürtüsüyle silahına sarılmış, Destin bıçaklarını çıkararak sonu gelmeyen eziyet verici koridorda kızları aramakla ve bulamamakla zamanlarını oldukça harcamışlardı. Şimdi ikisi de kara görmeyen denizciler gibi sıkılmışlardı.
"Hey Kenner, baksana daha ne kadar bu labirent gibi yerde dönüp duracağız?" Genç adam dert yakındı. Ne kadar farklı yere çıkmak isteseler de sonucu hep hüsranla sonuçlanıyor, aynı yere geri dönüyor gibiydiler. "Senin adamların ve favori koruma Caleb da teşrif edemediler bir türlü." Yolunu bulamasa bile kinayesini hiç elden bırakmayarak ayakkabılarını tüy kadar hafifçe zemine bastırıyordu. "Gençliğim burada solacak."
Uzun boylu ve seksen kilo ağırlığındaki bir adamın hafif adımları Kenner'a tuhaf geldi ve baştan sormak istediği bir şeyi gündeme getirdi. "O bıçakları ne zamandır yanında taşıyorsun evlat?"
Dediklerinden hiçbir şeye yanıt vermeyerek başka konuya merak sardığını anladığında güldü. "İhtiyacım olduğundan beri." Kendine sakladıklarıyla bunu demek akıllıca bir seçimdi. "Bu kadının Ratsel'la derdi ne sen onu anlat. Babasıyla ne ilgisi var?"
"Sorgulamak tehlikelidir, Destin. Neyi sorduğuna bağlı olarak ölümüne bile yol açabilir."
"Tehlikeden korkuyor gibi mi görünüyorum oradan?" Yanındaki adama kafasını çevirdiğinde koyu mavi gözleri kısılırken, saf tehlikeyi andırıyordu.
Kenner soğuk bakışlarla süzdü genç adamı. "Ratsel için endişelenmemi gerektirecek herhangi biri, tehlikeden korkmalı."
Destin'in yüzüne yayılan sırıtış uzun sürdü. "Beni şimdi daha çok etkiledin yaşlı adam. Dürüst olmak gerekirse, senin gibi bir babam olsun isterdim." Kenner'ın yüzündekilerinden duygularını okumak için ara verdi ve onun da aynı şeyi yaptığını yakaladı. Soğuk adamın o kadar duygusuz olmadığını düşünüyordu. "Ancak bir babaya ihtiyacım olmayacak kadar büyüdüm. Kimse seni korumayınca sen kendini koruyup kollamak zorunda kalıyorsun. Soluklanmaya vaktinin kalmayacağı kötü bir dünyada yaşıyoruz. Canını sıkma, ona yalan söylemek için geçerli bir nedenin olduğuna eminim."
"Teşekkür ederim." Kenner elini Destin'in omzuna destek verircesine koydu, "ve o kadar da yaşlı bir adam olduğumu sanmıyorum," dedi ayağını denk al dercesine.
"Benim hatam." Yalandan üzülüyormuş gibi yaptı.
Kenner sessizce genç adama bir gülüş attı. "Daha iyi oldu."
"Ayrıca kızları bulmadan teşekkür etmek için acele etme daha. Şuradan gelen sesleri duyabiliyor musun?"
Kenner dikkat kesilerek Destin'in parmağının gösterdiği yöne baktı. Karanlığa karışan bir takım konuşma sesleri kulaklarında yankılanıyordu. "Katiller midir dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...