21. Bölüm: Resim

146 36 384
                                    

Hoş geldiniz ❤️

Dilerseniz müziği de dinleyebilirsiniz bölümün bazı kısımlarına çok uyduğunu düşünüyorum.

İyi okumalar : )

Sabah ışıkları gökyüzüne hâkim kesilerek, yukarıyı aydınlığa çevirdi. Dünyanın yaşamı olan güneş ışık saçarak karanlık gecenin ardından doğdu. Yaz mevsiminin bugüne kadarki en sıcak günü başlıyordu. Dünden daha sıcak olacağını hissettirecek terleten bir hava vardı.

Güneşin doğuşuyla, gözlerini saatlerdir uykudan kalma halsizliğiyle açtı. Karşısında onun gibi erkenci olan yeni arkadaşı duruyordu. Üzerinde siyah bir bluz, aşağısında koyu kırmızı renkli mini etekle hazır görünüyordu.

Ratsel kendisine bakan meraklı gözleri üzerinde hissetti ve Vita'nın uyandığını fark etti. "Günaydın."

Esneyerek gerindi. "Sana da."

Uyku sersemi hâlini umursamadan şikayetlerini aceleyle tek tek sıralamaya başladı. "Destin hâlâ uyuyor. Bunun ne bitmez tükenmez uykusu varmış, uyanmayacaksa biz gidelim."

Hayretle yatağında doğruldu. Gece uyumadan önce ona Monroe'nun ailesini görmeye gideceğini söylemişti. "Bu benim gelmeme bir şey demeyeceğin anlamına mı geliyor yani?" diyerek şaşırdı.

Önünde durduğu aynaya yansıyan görüntüsüne bakarak konuştu.
"Ne yapmak istersen onu yapmaya devam et. Sana engel olacak falan değilim. Görünüşe bakılırsa sen kararını çoktan vermişsin. Ama kendini önceden bu duruma alıştırsan iyi edersin. Benimle olman sana hiç ama hiç iyi gelmeyecek."

Genç kızın yüzü düştü. Artık ona neyin iyi gelip gelmeyeceğini düşünmek dahi istemiyordu. Nasıl olsa hiçbir şeyin iyi geldiği de yoktu. Bir tek ergenlik çağında katıldığı bir protestoda bağırmak iyi gelmişti. Protestonun neyle ilgili olduğunu bile bilmeden insanlara katılmıştı. Bir de yemek yemek iyi geliyordu. Ya da müzik dinleyip çılgınlar gibi dans etmek. Sosyal medyada zaman öldürmek. Tamam iyi gelen çok şey vardı ama hiçbir şey son yaşadıklarını düzeltemezdi. Ratsel'ın sesiyle düşüncelerinden ayrıldı.

"Git uykucu Destin'i uyandır da gidelim artık."

Saat daha çok erkendi ve genç adamın uykusunun bölünmesinden nefret ettiğini çok yakından deneyimlemişti. Bir gün gelip evinde kalmış ve sabah olduğunda onu bağırarak onu uyandırdığında ağzına geleni saydırmıştı. "Yok daha neler! Canım tatlı benim bir kere. Çok istiyorsan sen git uyandır. Uykusundan uyanınca şeytan oluyor diyorum," diye uzattı sinirle.

"Tamam be ben giderim."

Bir hışımla çıktığında sürekli böyle sinirli olduğunu fark etti. Ardından tuvalet ihtiyacı baskın bir şekilde böbreklerine çöktüğü gibi yataktan çıkarak tuvalete doğru gitti.

Ratsel da Destin'in kapısına geldi ve kapıyı çaldı. Destin yatakta yüzükoyun olarak mışıl mışıl uyuyordu. Boynuna dökülen siyah saçları dağılmıştı. Küçük seslere bile zihni açık olduğundan kapı sesinin gelmesiyle hemencecik rüyasından ayrılarak gözlerini hızla açtı. "Ne!"

Kulağına gelen sinirli sesle irkildi. "Bağırma! Araban lazım bana. Anahtarını ver sonra uyuyacaksan uyu."

Olabilecek heyecandan kendini mahrum etmeyeceği için asık suratla ayağa kalktı. Kapı kolunu sertçe aşağı indirdi ve kız bir savaştan çıkmış gibi görünen saçlarını görünce güldü.

Destin ise sinirlenerek aralarındaki mesafeyi kapattı. "Çok mu komik?"

Şimdi gülmüyordu, çünkü ne zaman bu kadar yakında dursa kalbi acı verecek bir hızla çarpıyordu. Dişlerini birbirine bastırdı. "Hayır."

42 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin