Hoş geldiniz.
Soru işaretlerinin çözümlenmesine ve gerçeklerin ortaya çıkmasına çok az kaldı. Bu bölüm aslında Nirvana'nın diğer kurbanlarının da neler yaşamış olduğuna ait bazı fikirler edinecegiz. İyi okumalar diliyorum 💕
Genç kız derisi yüzülüyormuşcasına
bir çığlık attı."Ne oldu öyle?" diyerek karanlık odadaki Ratsel genç adama baktı ve vakit kaybetmeden Vita'nın olduğu odaya doğru koştular. Caleb da odasından çabucak çıkıp onlara katıldı. Destin herkesten önce kapıya vararak açmak için davrandı ama kapı inatla açılmadı. Birkaç kez daha sertçe açmaya çalıştı ve başarısız oldu.
Ölümün bir türlü radarından çıkamayan kız çığlık atmayı başarmış olsa da hâlâ kıpırdayamıyor, kaskatı duruyordu. Üzerindeki kadının yüzü bozulmuş, bir yaratığa dönüşüp geri evrim geçirmişti. Gözlerinin aşağı kısımları simsiyahtı ve attığı kahkahalar inanılır gibi değildi. Herhangi bir insanın dayanamayacağı kadar korkunç kötü bir şeydi bu. Uzun saçları, yuvarlak yüzüne uzanıyorken en iyi ihtimalle bilincini şuracıkta kaybedecekti.
Ratsel onun kapıyı kilitlediğini düşünerek konuşmaya çalıştı. "Kapıyı aç! Neler oluyor sana?"
Genç adam sinirlenmişti ve kapıyı kırmaya karar vererek omuz atacaktı ki kapı kendiliğinden açıldı. Kızın sesi de durmuştu.
"Aman tanrım!" dedi Caleb hayretle açık kapıdan içeriye bakarken.
Kapının ardından kızın bir heykel gibi hareketsiz duran vücudu battaniyesinin altında görünüyordu. Gözleri gördüğü korkunçluğun etkisinde kalmış ve dudakları mühürlenmiş gibi suskundu. Genç adam hiçbir şey düşünmeden odanın ışığını yaktı ve onu kendine getirebilmek için omuzlarından tuttu.
Ratsel göğsüne bıçak saplanıyormuş gibi hissettiğinde kalbini tuttu. Yaşıyordu değil mi? Ailesini kaybettiği gibi onu da kaybetmeyecekti çünkü en büyük korkusu bu kez hiç şansı olmadan ve amacına ulaşamadan bir kara delik gibi yutardı onu.
Destin birkaç kez sarstı onu ama kıpırdamadan hâlâ aynı açıyla duruyordu. Umrunda değildi. Arkadaşının çocukluğundan gelen hiç büyümemiş sesini duyarsa bırakırdı yalnızca. "Duyuyor musun beni?! Şimdi susacak zaman değil, sen her zaman konuşursun hadi konuş benimle."
Caleb, "Ambulans çağıralım," diye bir teklifte bulundu. Kızın hâli hiç iyi değildi.
Ratsel'ın da hâli pek iyi değildi. Caleb, dokunarak, "İyi misin?" diye sordu nazikçe.
"Dokunma ona!" diye bağırdı Destin öfkeyle. Caleb'ın ileri giderek çiçek alması ve şimdi ona yardım etme bahanesiyle dokunmaya çalışması çileden çıkarıcıydı.
Ve o anda nefes alamayan kız ciğerlerini havayla doldurarak yataktan öksürerek fırladı. Yanı başındaki adam sevinçle kollarını doladı.
O da derin bir nefes aldı ve Caleb'a, "İyiyim," diyebildi.
"Ne oldu sana böyle?" diye sordu genç adam hâlâ sarılırken.
Karşı duvarda durmuş kıs kıs gülen kadın, Vita'nın ağzını açıp her şeyi anlatmaya çalışmasını engelledi. İradesini kırmaya çalışan varlık hiçbir şey anlatmasını istemiyordu. Onun güçlü kadına karşı gelmesi imkânsızdı.
İmkânsız, evet bu doğru. Bana karşı hiçbir şey yapamazsın zayıf kız. Aslında senin ruhunu almak düşündüğümden de kolay olacak. Beyninin içindeyim ve beni oradan ölene kadar çıkaramazsın. Benden kurtulmak mı istiyorsun? Kendini öldür o hâlde ve benden sonsuza dek kurtul.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...