Marian, her sabah olduğu gibi bu sabah da erkenciydi. Planlı bir hayat yaşadığı için her gün aynı saatte güne başlıyordu. Mutlaka sabah erken kalkar ve aynı şekilde erkenden yatardı. Dakikliği, hayatının her bir yerinde sağlam pozisyonunu koruyordu. Bir söz verirse, sözünden dönmezdi ve ne zaman bir program yapılsa, herkesten önce tam vaktinde orada olurdu. Aksilikler Marian'a bulaşamıyordu. Önceden onları hesaplıyor, ona göre davranıyordu. Geç kalmaya meyilli olan bazı arkadaşları bununla ilgili Marian'dan ister istemez çekiniyordu. Marian'a ayak uydurmakta epey zorlanıyorlardı.
Erken uyanmak, Marian'ı zinde tutuyordu. Dişlerini iyice fırçalayıp güzelce bir duş almıştı. Kahvaltısını yapıp bir kahve içmişti. Bilgisayar başına geçmiş ve yazılarını güncellemişti. Öğlen olduğunda, ayna karşısına geçmiş, hafif gölgeli, gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj yapmıştı. Kahverengi saçlarını, sık sık yaptığı gibi topuz olarak toplamıştı. Gri renkli, karakterini anlatan klasik bir elbise giymişti. Hazırlığını bitirdiği gibi taksiye binmişti. Topuklu ayakkabılarının sesi eşliğinde, özenle sahneye çıkmıştı.
Marian güler yüzle katılanları selamlamıştı. Böyle etkinliklerde yer almayı seviyordu. Çünkü konuşma yaparak, hayatını başkalarıyla paylaşarak küçük de olsa insanlara ilham verebilmek istiyordu. Önce kendini tanıttı ve sonrasında geçirdiği yıllardan kısaca bahsetti. Öğretmenlik yaptığı yıllardan, hayallerinden ve sosyolog olmasından. Öğretmenlik yılları kısa sürmüş olsa da ona çok şey katmıştı ve sayesinde yeni bilgiler kazanmıştı. Marian'ın samimi ve öz konuşması dinleyenlerin ilgisini çekmiş, arada yaptığı espirilerle onları güldürmüştü.
Konuşma yapacağı zaman üstüne çok uğraşmıyor, sözlerin kendiliğinden çıkışına ve akıp gitmesine izin veriyordu. Gelişigüzel şekilde toparlıyordu.
Kurallara bağlı kalan Marian'nın, özgür hissettiği ve kendisi olabildiği az şeyler vardı. Hikâyesini başkalarıyla paylaşmak onlardan biriydi.
Marian ilerleyen dakikalarda yaşadıklarından ve araştırdığı konulardan, toplumsal cinsiyet rollerinden bahsetti. Ve kadın haklarının önemini vurguladı. Kendi fikirlerini içine katmayı da atlamadı. Güzel bir sohbet olduğuna inanıyordu. Geriye son noktayı koymak kalmıştı. Anlatacakları için tebessüm etti.
"Bireyler arasında durmaksızın devam eden bir çatışma var. Biz sosyal bir varlığız. Birbirimize ihtiyaç duyuyoruz. Birbirimiz olmadan yaşayamıyoruz. Aynı zamanda birbirimizi sevmiyoruz da. Bazılarını dışlamak için neden arıyoruz. Bu kilolu, bu zayıf, bu korkak, bu farklı. Aklınıza gelebilecek her türlü şey birini gruptan dışlamak için yeterlidir. Özünde olan, bu bizden değil demek istemeleridir. Etiketler yapıştırmak bu kadar basittir. Sen bizim gibi değilsin. Demek ki, sen kusurlusun. Ve sen de üzülürsün."
Marian'ın kendinden emin duruşuna küçük bir burukluk eklendi. Çünkü onu kural dışına çıkartan, farklı tanımına uyduran ve başkalaştıran bir özelliği daha vardı.
"Çocukken bunlar aklıma yer edinmişti. İlk böyle başladı. Neden diye diye araştırma yapardım. Kadınlardan hoşlandığım için baskı görüyordum. Bana kusurlu olduğumu söyleyen insanları anlamaya o zaman daha fazla merak sardım. Herkes gibi ben de bir süre bu gerçeği kendime sakladım. Bunu inkar edemem. Ama kendim olmaktan asla vazgeçmedim. Asla kusurlu olduğumu kabul etmedim. Herkes bize kim olmamız gerektiğini söylüyor. Hayatımızın geri kalanında da susmayacaklar. Bize istedikleri gibi şekil vermek isteyenler olacaktır. Ben, sen ve hiçbirimiz dedikleri gibi olmak zorunda değiliz. Farklılık kötü bir şey değil. Farklılık bizi biz yapan şeydir."
Marian ela gözlerinin arasından onu dinleyenlerin tepkilerini ölçtü. Gözü dolanlara, onu biraz olsun anlayanlara minnet duydu.
Diğerlerinin daha gerisinde duran sarı saçlı, makyajsız ve salaş giyimli bir kadını daha gözleri seçti. İyi görünmüyordu. Göz altları morarmıştı. Göz teması kurduğunda kadın gözlerini kaçırmıştı. Marian onu rahatsız etmemek adına kadınla bir daha göz göze gelmedi. Ters gidecek olan şeyleri hiç düşünememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...