Kenner bir barda, yanı başındaki sarhoş Greg'le sohbet ediyordu. Kenner otomobil satan bir şirketin sahibiydi. Ratsel'ın babası olan Josef'ten kalan para sayesinde Greg'le ortak olarak bu şirketi kurmuşlardı. Emeklerinin karşılığında Ratsel'ın iyi yaşayabilmesi için elinden gelenin en iyisini yapmıştı.
Kenner başarılı bir adamdı. Elini attığı her işte öne çıkmayı başarırdı. Şansı da yaver giderdi bu konuda. Hayatının her alanında kontrollü bir adamdı. Ciddi ve işine odaklıydı. Bu huyunu ailesinden almıştı. Annesi ve babası işkolikti. Bu yüzden onları fazla göremez, babaannesi ve dedesiyle yaşardı. Josef'le ve Josef'in karısı olan Esther'le bu sayede tanışmıştı. Onlar çocukluk arkadaşıydılar.
Çocuk olduğu eski zamanları özlüyordu. Babaannesi ve dedesiyle kaldığı güzel zamanlardı. Sonra onları kaybetmişti. Yaşıtlarına göre çok çabuk büyümüştü, büyümek zorunda kalmıştı ve zorluklar çocukluğunu erken yaşta bitirmişti.
Babaannesi ve dedesi dünya tatlısıydılar. Ona çok iyi bakarlardı. Ama yaşlıydılar ve bir gün ölecekleri kesindi. Yine de bu gözleri şişene kadar ağlamasına engel olmamıştı. Babannesi sonra da onun yokluğuna dayanamayan dedesi hayatını kaybetmişti. Kenner onlar olmadığı için ailesiyle yaşamına geri dönmüştü.
Greg içkisini yudumlayarak zafer kutluyordu. Yaptırma beyaz dişlerini usanmadan gösteriyordu. "Ayrılmak istediğini söyledi. Ona dedim ki sen bilirsin. Hiç beklemiyordu. Yüzünün aldığı ifadeyi sana anlatamam."
Kenner gülerek kadehini kaldırdı.
"Sana bugüne kadar katlandığı için bir içki de ben içeceğim."Greg karnına ağrı girene kadar güldü. Sonunda nefesi kesiliyordu. "Fena dedin." Elini Kenner'ın omzuna koydu.
"Ayakta kalamayacaksın böyle giderse," diyerek omzunu çekti Kenner.
"Boş ver be adam. Bırak kendini. Eğlen biraz." Artık kelimeleri düzgün söylemekte zorluk çekiyordu. "Karımdan kurtuluyorum ve iyi işler çıkarmamızı kutluyorum. Bak ne diyeceğim dans edelim!"
"Rezillik çıkarma. Yarın gidiyorum. Bir süre patron sensin. Ona göre davran."
Greg'in kahkahaları durdu. "Ciddi..." Kenner'ın ne kadar ciddi olduğunu anladığında daha fazla devam etmedi. "Ciddisin tabii ki. Kötü mü olaylar yine?"
"Bilmiyorum." Caleb, Kenner'a telefon ederek son durumu anlatmıştı. Kenner, Ratsel'ın bir işler çevirdiğine adı kadar emindi. Ama hiçbir zaman dile getirmezdi bunu. Greg asla sorunun ne olduğunu bilmezdi.
"Bana hiçbir şey anlatmamakta haklısın sen," diyerek yanlarına yaklaşan güzel bir kadını çapkınca süzdü. Çabucak diyeceklerini unuttu.
Kadın Greg'i fark edince arkadaşlarının masasından ayrıldı ve onların masasına geldi. "Bakıyorum başını şişirecek birini bulmuşsun." Şakayla karışık doğruları söylemişti.
Kenner arkasına döndü. "Emma, ne zaman geldin?"
"Yeni geldim. Neler anlatıyorsunuz bakalım, içinde ben de var mıyım?"
"Tabii ki. Gel hadi neler konuştuğumuzu sana anlatayım." Greg sarhoş hâliyle komik görünüyordu.
Emma da bu yüzden olacak ki kendini tutamadan güldü.
"Vaktim var. Anlatabilirsin.""Size iyi eğlenceler. Ben gitsem iyi olacak." Kenner, Greg'le Emma'ya sarıldı. İkisini baş başa bırakarak bardan ayrıldı. Sabah yola çıkacaktı. Kalbinde bir acı vardı. Üstelik olacaklardan çok korkuyordu. Ama kızı için her şeye katlanacak ve her tehlikeyi onun için yok edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...