Katilin onlara acıdığı için ipucu bıraktığını söylediği ama çocukluğunu takip et diyerek ne anlatmak istediği bir türlü anlaşılmayan mektupu almalarının üzerinden bir süre akıp geçmişti. Kapılarına gelen bu kutu üzerine etrafta bir arama yapmışlarsa da hiç kimseyi bulamamışlardı. Vita evin her köşesini santimine kadar turlayarak nefes almadan konuşuyor, abartılı mimikleri hislerini ortaya koyuyordu. "Nerede olduğumuzu biliyormuş! Kapımıza kadar gelmiş ya, hâlâ burada oturarak neyi bekliyoruz ki gelip bizi öldürmesini mi?"
Destin sakinliğini korumakla birlikte Vita'nın da sakin olması gerektiğini düşünüyordu. Sinirle veya korkuyla hareket ederek hiçbir yere varamazlar, aksine dolambaçlı fikirlerin arasında kendilerine yer bulamayarak sıkışıp kalırlardı. "Rahatla artık."
Olduğu yerde bunların tümünden etkilenmediği için onu ayıplayan, suçlayan bakışlarıyla şaşkınca durdu.
"Bizi öldürecek diyorum. Siz beni duymuyor musunuz?"Genç adam arkadaşının tanıdık yüksek sesi yüzünden eliyle başını tuttu. "Duyuyoruz, seni duymamak mümkün değil zaten."
Endişeyle dolup taşıyorken küçücük mantık kırıntısını da tamamen kaybetmişti.
"Ne yapayım yani?" Düşündüğü kişiden destek alamayınca sessizce bir köşede duran ve çıt çıkarmayan diğer kurbanına gözlerini dikti. "Sen bir şey söyle lütfen. Bizim arkamıza bakmadan taşınmamız, bir daha hiç geri dönmememiz falan gerek."Taşınmanın her halükarda gereksiz olduğu kanısındaydı genç adam. "Aradığımız adam ayağımıza geldi, sevinin biraz."
Korkusu katbekat büyüyen birine söylenmeyecek laflardı bunlar. Hele de o kişi endişe ve heyecanı en yoğunundan yaşıyorsa. Dehşete düşmüştü. "Neye sevinelim canım? "Hepimizi öldürecek olmasına mı? Benim aklıma ölümden başka seçenek gelmiyor."
Kendine güvenle, "Denemesi serbest," dedi. "Ama başarılı olacağını sana kim söyledi? Ortaya çıkıp bize mesaj göndermesi bile hata yapmaya yakın olduğunu gösterir."
Korkusunu unutarak büyükleri dinleyen küçük bir çocuk merakıyla dinlemeye başladı. "Niye ki?"
"Düpedüz açık veriyor. Katil kibirinden burnunun ucunu göremiyor. Tatmin olma duygusuyla ve onu bulamayacağımızdan emin olduğu için mesaj gönderdi. Böyle adamlar hor görülmekten korkan insanlardır. Onun gibi bir adam ne yapar? Eninde sonunda hata yapacak tabii ki." Ve ekledi. "Herkes yapar."
Sessizlik yemini etmiş gibi dudaklarını birbirine bastırarak istenmeyen bir şeylerin oradan çıkmasını engelleyen Ratsel mektupta yazılanların ne anlattığını çok iyi biliyordu. Onlara nasıl anlatacağının, doğru cümleleri nasıl sıralaması gerektiğinin üstüne kafa yormakla güne devam ederken kalbinin varlığını hissettirenin dedikleriyle gözleri parladı. "Destin'e katılıyorum."
"Sen de en olmayacak zamanda kalkıp buna katılıyorsun," dedi Vita sinirlice. Bekleyip ölümcül bir atış yapmıştı resmen. O ölümcül atıştan sağ çıkabilme şansını değerlendirmekse kendisine kaldı.
Destin'in dudakları etkileyici bir biçimde yukarı kıvrıldı. "Teşekkür ederim, Ratsel. Ama bundan sonra daha dikkatli davranmak şart. Vita özellikle de sen dinle. Bu sefer ciddi anlamda benden habersiz tek bir adım atmayacaksın. Yoksa sonuçlarına karışmam. Yalnız kalmamaya özen göstereceğiz."
Vita açısından bunu yapmak kolay sayılmazdı. "Nereye kadar sürebilir ki bu?"
"Biz onun kim olduğunu bulana kadar," dedi ümit vererek bacaklarını bacaklarının üstüne attığında. "Onun hakkında ne biliyoruz? Binada bir evlilik yüzüğü bulmuştuk. Farzedelim ki o yüzük Tom'un değil. Zaten parmağında yüzük olup olmadığını hatırlamıyoruz. O binaya fazla gelen giden olmadığı için katilin olmalı. Evli ve belki çocukları da var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasía42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...