"Her haber kanalında aynı boktan şeyler var. İnsanlara ne oldu da çıldırdılar?" Axel televizyondan gelen haber seslerinden bunalarak kapattı. "Vita'ya da ulaşamıyorum. Galiba ben de çıldırmak üzereyim."
Bobby şapkasını ecel terleri dökerek düzeltti. "İnsan beynini etkileyen bir virüs intihar etmek isteklerini etkiliyor olabilir. Carla, bize bulaşmadı değil mi? Kimseyle temas etmedik."
"Sakin olalım bence." Lucas grubun en sessiz ve dikkatli çocuğu olma ünvanını koruyordu. "Zombi diye bir şey sadece filmlerde olur."
"Lucas doğru söylüyor. Hepimizin durup nefes alması gerekiyor." Carla bunu söylerken gerçekten derin nefesler aldı. Telefonundan gelen mesaj sesiyle, cihaz masada durduğu için boynunu biraz aşağı indirdi. "Annem ve babamdan geldi. Onlar iyiler." Hayatta olmaları Carla'nın içine su serpti ve Bobby de biraz öncekinden daha iyi gibiydi. "Bu ne tür bir hastalık olabilir?"
"Bilim adamlarının bile bilgisi yoktur bundan," dedi Axel. "Babam birazdan burada olur. Benim evime gelmesini söyledim. Neler olduğunu ondan öğreniriz."
Carla şans getirdiğine inandığı yonca bilekliğine dokundu. "Owen nerelerde? Dışarıda olmak tehlikeli."
"Onunla ne babam ne ben anlaşamıyoruz," dedi hayıflanarak. "Annem ülke dışında olmasa Owen'ı adam etmeyi bilirdi."
"Annelerin sözü daima daha etkili. Ama Owen'ın suçu olduğunu söyleyemem. O Amanda'yı hepimizden daha çok seviyordu ve üzülmeye de hepimizden daha çok hakkı var."
"Yalan değil. Amanda gencecik bir kızdı. Bunu ona yapan şerefsiz en ağır cezayı almalı."
"Annenin Amerika'daki çılgınlıktan ne kadar haberi var?" diye sordu Lucas, Axel'a.
"Bu kadar zıvanadan çıktıklarını bilmiyor," diye yanıtladı Axel. Bilseydi şu anda kapıya dayanırdı kesin."
Carla yorgunluktan ve endişeden moraran gözlerini ovaladı.
"Bundan sonra ne olacak?"✨
Josef kara kara düşünerek yaşlı kadının dediklerini yapma kararını aldı. Çok çaresizdi ve denemeden ne olacağını önceden biliyormuş gibi davranamazdı. Başına gelen şey kimsenin başına gelemeyecek nadir bir olaydı ve başarırsa, ölmüş birini diriltmek uygarlığın en büyük keşfi olacaktı. Hayatını bilime adamış onlarca bilim insanlarının üstesinden gelemediği şaşırtıcı yenilikle dünya çalkalanacak, yer yerinden oynayacaktı. Hiçbirisi başaramadı çünkü hiçbiri dünya dışı bir kadına rastlamamışlardı. Kadına inanmadığında kadın ona bazı güçlerini gösterme nezaketinde bulunmuştu, görünüşe göre duvarlardan geçebiliyordu. Josef hayretle bakakalmıştı; ancak gecenin bir vaktinde mezarlık bekçisine yakalanmadan Nirvana'nın bedenini çıkarmak için küreğini toprağa daldırdığında eskisi kadar şaşkın değildi.
"Nirvana'yı diriltmek istiyorsan dediklerimin hiçbirini atlamadan harfiyen yerine getireceksin. Önce Nirvana'nın bedenini mezarlıktan kazıp çıkaracaksın. Laboratuvarına kadar götürüp orada bırak ve sakın zamanı uzatıp çürümesine izin vermeden hızlı ol. Kalıcı hasarlar almaması önemli. Bunları yaptıktan sonra kendinden başka dört kişi bul. Sana en önemli formülü vereceğim. Sakın kaybetme ve mutlaka Nirvana'ya enjekte et."
Josef kazmayı bitirdiğinde toprak ve terin karışımıyla kaplanmıştı. Küreği atarak kazdığı oyukta görünen tabutu açtı. Nirvana'yı gördüğünde ona olan imkânsız aşkından en saçma şeyi bile yapabileceğinden kesin suretde emindi.
"Nirvana, ölümden geri geldikten sonra hafızası eskisi gibi olmayacak. Sana yeni bir fırsat veriyorum, Josef."
Kadının sözleri kulaklarında tekrar ediyor ve yeni fırsat sayesinde Nirvana'nın onu sevmesini belki bir ihtimal sağlayabileceğini düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasi42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...