38. Bölüm: Bir Yolunu Bulmak

114 25 246
                                    

"Sen! Arkadaşlarımdan ve benden ne istiyorsun?" Bağırışı içi boşaltılmış, rutubetli yerde olağanüstü bir sesle yankılandı. "Anlaşmanı da al hayatımızdan defol git." Bunlar gerçekten oluyor mu diye düşünürken, insanüstü güce sahip bir kadınla tartışmaya girmişti. Zihni bulaştığı tehlikenin diğerlerini gölgede bıraktığını haykırıyordu.

O bir insan değil, sana yaptıklarını, gösterdiklerini hatırlıyorsun. Katillerine emrettiği ölümleri biliyorsun. Tom'un kanlar içindeki hâlini görmüştün. Merhameti yok, ruhu yok. Bir insan değil.

Bir insan değilse ne o zaman? Kalbi kesici bir ağrıyla canını burnuna getirdi ve nefesi boğazında düğümlendi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir insan değilse ne o zaman? Kalbi kesici bir ağrıyla canını burnuna getirdi ve nefesi boğazında düğümlendi. Korktuğunu bilmemesi için acıya göğüs gererek ayakta durdu.

Nirvana kızdan yayılan güç okyanusunun varlığına karşı oluşturduğu tehditi özgüvenle karşıladı. Güçlüydü, evet. Fakat kendisi kadar güçlü olamazdı. "Seninle güçlerimizi yarıştırmanın eğlenceli olduğunu biliyorum," dedi soğukça. "Ama artık sıkıcı olmaya başladı. Pes etmelisin."

Vita kalbine rağmen pes etmenin yakınında bile değildi. Şimdilik iyiydi. "Sıkılmaya başladıysan pes etmesi gereken sensin. Ben daha yeni başlıyorum." Duyduğu nefretin açlığıyla cesurca meydan okudu.

"Ne o, benden korkmuyor musun?"

"Korkuyorum," diye itiraf etti titreyen dizlerini saklamaya gayret ederek. "Ama bir arkadaşım korkuyu nefrete dönüştürmemi söylemişti. Şu anda tek hissedebildiğim nefret." Dudakları bunu doğrulamak istercesine aşağıya doğru çekildi. Saf nefret değil, korku ve nefret karışımı bir şey hissediyordu.

"Nefret mahveder. Seni de beraberinde yok edebilir. Dikkatli olmalısın, ayrıca bana daha nasıl zarar vereceğini bile bilmiyorsun. Güçlerini tanımıyorsun." Parmaklarını havada piano çalar gibi nazikçe oynattı. "İstesem buradan çıkamaz, bir gün daha yaşayamazsın. Seni öldürmeyeceğime dair Ratsel'a söz verdiğim için şanslısın."

"Yalancı!" Öfkesi titreyen bedenini coşduruyordu. Duvarlar sanki çığlıklar atmaya başladı o an. Yaptığı şeyi kontrol edemiyordu ve inanmaz gözlerle çevresine bakıyordu. Vücuduna sığmayan bir enerji kalbini acıtıyordu ama hâlâ dayanabilirdi. "Sen sadece yalan söylüyorsun. Herkesin canını yakıyorsun. Saf kız oyunlarına kanmayacak."

Nirvana, onun kendine saf kız demesinin altındaki öfkesine göz attı. Saf olduğunu sanmıyordu. Kendisine dâir bilmediği tarafları vardı. "Yalan söylemiyorum. Hiçbirinize hiçbir zarar gelmeyecek ve istediğim an seni buradan güvenle yollayacağım."

"Neden yapmıyorsun o zaman?" Ağzından çıkan hiçbir şeye inanmıyordu. Kopan gürültüyle kendisi de kaynağı görünmeyen bir şeyi görmeye çalışıyordu. Kalbi canını çok yakıyordu bu sırada. Çektiği acıyı açık edecekti.

"Benden nefret ettiğini biliyorum." Nirvana bu nefreti olgunlukla karşıladığını gözüne soktu. "Bazı şeyleri çözüme kavuşturmak zorundayım. Yaptıklarım kişisel bir şey değildi. Senin ruhun gibisini ne gördüm ne de duydum. Gücüne ihtiyacım vardı. Hâlâ ihtiyacım olsa da senin hayatına son vermeyeceğim."

42 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin