Sarışın bir adam, Tom'un kapısında belirdiğinde, genç kız afiyetle yediği cipsin boğazına takıldığını hissetti. Tam zamanıymış gibi bir öksürük krizi eşliğinde, az daha boğuluyor olmasını göz ardı ederek elinden kayıp düşmek üzere olan telefonuna hızla sarıldı. Telefonu düşürmeden tutabilmeyi başardı. Dünya için küçük, sakar Vita için büyük bir adımdı bu. Gözleriyle beraber yüzü de kırmızıya bürünmüştü ve cadının pamuk prensese verdiği elma kadar kırmızı görünüyordu. Daha da kötüsü kalbi duracak gibiydi. İkisini beklenmeyen bir misafir olduğuna dair vakit kaybetmeden uyarmalıydı.
Canı sıkılıp telefonuyla oyalanmaya başladığı için adamı kapıya vardığında fark etmişti. Genç adam canına okuyacaktı. Takip etme becerilerinde çuvallayıp duruyordu. Lanet olsun! Her şey saniyeler içinde oluyordu. Adam kapıya dokunmak üzereyken bundan motivasyon bularak parmaklarını maharetle kullanarak eşi benzeri olmayan bir hızla kelimeleri yazdı.
Ratsel'ın telefonuna dışarıyı izleyen neşeli kızdan acil bir mesaj geldi. Mesaj sesiyle ikisinin de dikkati dağıldı. Telefonu eline aldı ve mesajı hızla okudu. Şaşkınca genç adama baktı. "Bu hiç iyi değil. Birisi geliyor!"
Genç adam telefonun saatine baktı. "Ne? Lila'nın gelmesine daha vardı."
"Lila değil be! Bir adam."
Kapının yavaşça açılma sesi duyuldu. Destin'den bulundukları durum yüzünden bir küfür yükseldi. "Siktir!"
O sırada gözüne gardırop çarptı. Genç adamın arkasında duran açık renkli, orta boylu ve içinde fazla eşyası olmayan gardırobu işaret etti. Saklanmak için en iyi seçenek gibi duruyordu.
Destin arkasına bakmasıyla, sesi çıksaydı eğer kesin bağıracak olan keyfi ondan koşarak kaçtı. "Oraya sığmam ki," diyerek isyan etti. Gardırop, Destin'in boyu için küçüktü. İki büklüm olurdu orada. Ama şimdilik sığmak zorundaydı. Ufukta görünen başka bir çare yoktu.
Sarışın adam alt katta gezindiği sürede ikisi mecbur kalarak gardıropta saklandı. Genç adam isteği yerine getirilmemiş küçük bir çocuk edasıyla oflayıp pufluyordu. Gardırop onun için tahmin ettiğinden de küçüktü. Kapana kısılmıştı. Omzu yanındaki kızın omzuna yapışmıştı ve faydası olmadan kendisini kurtarmaya çalışıyordu.
Ratsel pür dikkat bir şekilde gelecek olan adama odaklanmıştı. "Gelen Tom'un katili olabilir mi?" Ev sahibi evde olmadan gelen biri her hâlinden şüpheli duruyordu.
Destin duymadı. Sürekli kıpırdanıyor, ses çıkarıyordu. Saklanmak teriminin dışına çıkıyordu. Daha çok burada olduğunu göstermek ister gibiydi.
"Sessiz ol," diye uyardı onu. Bu gidişle yaygara çıkacaktı.
Genç adam tersledi. "Senin için kolay söylemesi. Sıkıştım kaldım burada. Hareket bile edemiyorum!" Sesi yükselmişti.
Onun bu hâline şaşırmadan edemedi. Tatlı göründüğü bile söylenebilirdi. Aşırı tepki veriyordu ve şu durumda hiç zamanı değildi. "Şşşt, duyacak bizi. Sık dişini biraz."
Destin nefret dolu gözlerle başından savdı Ratsel'ı. Hiçbir şey düşünemiyordu. Alanı kısıtlanmıştı.
Ratsel o an bir şey fark etti. Kalbi çok hızlı atıyordu.
Gardıropta sıkışmış oldukları üzerinde düşünürken yine birbirlerine çok yakın duruyor olduklarını fark etti. Kalbi garip bir hızla çarpmaya başlamıştı. Görünen o ki dişini sıkması gereken bir tek genç adam değildi. Kendisinin de yapması gereken önemli bir şeydi. Beklenmedik anlarda sürpriz yapan aptal kalp hızlanmalarına haddini bildirmesi gerekiyordu. Hızlanması için geçerli bir sebep bile yoktu. Ondan bağımsız davranmazdı. Kalbi sözünü dinlerdi. Tek yapması gereken konuşmak ve hatasını kalbine söylemekti. Nasıl olsa her zaman kendine çeki düzen verirdi kalbi. Küçük bir sorundu bu sadece. Korkunun kuyusuna düşmesi gereksizdi. Nefes aldı ve yavaşça verdi. Olduğu duruma geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasy42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...