Son olayların üzerinden tam olarak iki hafta geçmişti. Haziran ayı bitmiş ve gelen temmuz ayı öyle sıcak bir giriş yapmıştı ki, dayanılmaz sıcaktan bunalan insanlar göle akın ederek serinliyorlar ve eğleniyorlardı. Seslerin, gülüşmelerin arasında, Vita bikinisiyle göle dalış yaparken, Axel'ı kendisiyle sürüklemeyi unutmadı. Axel hâlinden fazlasıyla memnun olduğunu belli ederek onu kucağına alarak döndürdü ve sonra ikisi de birden suya düşerek gülmeye başladılar. İki hafta önceki bitmek bilmeyen kâbusundan sonra neşeli olmayı hiç olmadığı kadar hak ediyordu.
Geçen zamanda Axel'la aralarında yaşanan şeyler onları birbirine daha da yakınlaştırmış ve yeni bir ilişkiye yelken açmaya karar vererek sık sık buluşmalara çıkmışlardı. Tabii ki Destin yalnız olmasını yasakladığı için daha baş başa kalma lüksüne erişmemişlerdi. Axel'a kollarını sararken, Destin'in okuduğu kitaptan ayırdığı tiksinen bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Yeni sevgilisi kim olursa olsun genç adam onu sevmeyecekti zaten. Bazen bilerek onlara bunu yaptığını düşünüyordu, ne de olsa Destin kimseyi beğenmiyor ama ayrılmasıyla ilgili ağzını da açmıyordu.
Diğer yandan Lucas ve başka bir arkadaşı birlikte ciddi bir konuşma gerçekleştiriyor gibi diğerlerine henüz karışmıyorlardı. Vita onların Amanda'nın ölümünden, Axel'ın kardeşi olan ve Vita'nın hiç hoşlanmadığı Owen'dan bahsettiklerini duymasa bile anlayabiliyordu. Bu sıralar arkadaş grubunda dönen dedikodu malzemeleri kulağına çalınıyordu.
Owen'ı, Amanda'nın cenazesinin olduğu o kötü gün Amanda'ya karşı beslediği güçlü hislerinin içinde daha fazla duramadığını ve cinnet geçirdiğini başka bir şehirden gelmiş ailesi ve nişanlısı dâhil herkes görmüştü. Axel ve ailesi yakında evlenecek olan bir kızdan hoşlanmasını doğru bulmuyorlarken kızın ölümü derin bir yara açmış, ona toparlanması için zaman tanımışlardı. Ama tabii ki dedikodular artmaya devam ediyordu.
Carla da buraya Bobby ile beraber gelmişlerdi. Onları da görebiliyordu.
Ratsel şezlongda uzanmış zararlı güneş duşundan koruyarak gölge yapan plaj şemsiyesinin altında, diğer tarafında birleşik şezlongunda ayaklarını uzatmış, kitap okuyan Destin'e ve okuduğu kitaba göz ucuyla bakıyordu. Ya da göz ucuyla baktığını sandı, çünkü ne zaman ona baksa kendine engel olamıyor ve süre uzuyordu. Ne büyük aptallık ama!
Gözleri hâlâ yazıları takip ederek,
"Diyecek bir şeyin mi var?" diye sordu Destin saniyesinde, kafasını çevirmeden.Çaktırmadan bakmaya çalışmasına rağmen fark edilmiş olmanın başarısızlığıyla birlikte sinirle soluk vererek arkasına yaslandı.
"Boşuna sinirlenme bana. O kadar belli etmeseydin," dedi neler düşündüğünü anlamış bir şekilde. "Çok basit, kural bir, kimse seni görmesin istiyorsan o kadar uzun bakma."
"Kes şunu!" diye bağırdı öfkeyle.
Destin onun daha çok delireceğini bildiğinden anlamamış gibi yaparak sayfayı çevirdi. "Neyi?"
"Yaptığım her hareketi incelemeyi!"
"Neden çok eğlenceli olan bir şeyi yapmayı bırakayım ki?"
Ratsel hızlıca genç adamın üzerine yürüdüğünde dudaklarından çıkıp özgürlüğü için sabırsızlanan küfürlerini ona yönlendirecekti ki, tüm gün ölü gibi davranıp sadece Destin'le atmaya başlayan aptal kalbinin bozgununa uğradı ve sözlerine bir kelepçe vurulmuş gibi hissetti. Heyecanlanmaya başladığı için nefesleri hızlandı. Kalbine söz geçirmekten bile yoksun bir zavallı olması neredeyse dayanılmaz bir işkenceden farksızdı. Daha o kadar yakında bile değildi. Ancak birkaç gündür ondan uzak durmaya çalıştığı için şimdilerde daha başka huylar kazanmıştı. Kalbinin ne istediğini çözemiyorken geri çekilmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
42 (Tamamlandı)
Fantasía42 serisi: 1. Kitap Kaos başladı. Evrenler dehşetle çarpıştı. Sonsuz sırlar gökyüzünün tavanına hapsoldu. Yukarı bakmayı bilmeyenler, derinliği algılayamadı. Kâinatın dehşetli varlığında yaşayan parçalanmış üç ruh mücadele için hayatta kalıyorlardı...