Özgür yanımıza geldiğinde, Efsun bana ne oluyor bakışları atıyordu. Ne olduğunu bende bilmiyordum. Özgür, işaret parmağını bana doğru sallayarak, "Sen kim oluyorsun da izinsiz o delinin hücresine giriyorsun!"
Ne zannediyordu ya bu kendini? Artık sabrım kesinlikle taşmıştı.
"Özgür bey, O adam ile benim ilgileneceğimi zaten size söylemiştim. Bu yüzden onun hücresine girmem sıkıntı olmamalı. Ayrıca onu susuz ve aç bırakmanız da neyin nesiydi?"
Özgür sinirle beni ittirdiğinde, sırtım duvara çok fena bir şekilde çarpmıştı. O anlık acıyla yere çöküp inledim. Efsun yanıma gelip, "Erva iyi misin?" dedi telaşla.
"Daha dünki çocuk bana ahkâm mı kesiyor!"
Gözyaşlarımdan hiçbir şeyi düzgün göremiyordum. Ancak bir kol, beni düştüğüm yerden kaldırdı. Sonra ona baktım. Benim için endişelenmiş gibiydi.
"Erva, iyi misin? Canın acıyor mu?" dedi Serhat.
Serhat, Efsun'a, "Onu revire götür sırtı incinmiş olmalı ben geleceğim birazdan,"dedi.
Efsun ile reviri bulduk ve revire gittik. Artık Serhat ne yapacaktı hiç bilmiyordum.
Revirdeki sağlık çalışanı erkekti. Bu yüzden bana bir krem verdi. Efsun'a verip sırtıma sürmesini söyledi ve odadan çıktı. Efsun sırtımı açınca, "Ne kadar da kızarmış."
Sonra kremi sürmeye başladı. Canım çok yanmıyordu lakin hiç acımadığı anlamına gelmiyordu. Kremi sürmesi bittikten sonra, kapağını kapatıp masaya koydu.
Kapının çalmasıyla bakışlarım o yöne çevrildi. Hızla üstümü düzelttim ve Serhat'ın, izin isteyerek içeriye girişini izledim.
Ardından başımı sol tarafıma çevirerek, gözlerimi devirdim. Bir dakika bile tahammülüm yoktu onu görmeye.
"Erva? Neden benimle konuşmuyorsun?" dedi Serhat yanıma yaklaşarak.
Efsun ise, "Belki de onun telefonuna erişip, onun telefonunu hacklediğin için olmasın?" deyince, "Ben öyle bir şey yapmadım." dedi.
Nasıl yapmamıştı? Açıkça belliydi telefonumu hacklediği.
"Serhat! Beni aptal yerine koyma. İkimizde telefonumu hacklediğini çok iyi biliyoruz," dedim kızgınlığımı belli eden tonda.
"Hayır, Erva öyle bir şey yok! Nereden çıkartıyorsun bunu?"
Daha fazla konuşmak istemiyordum. Tam odadan çıkmak için kapıya doğru ilerliyordum ki, "Erva! Seninle konuşuyorum. Bana cevap verilmemesinden hiç hoşlanmam."
"Serhat! Bir siteye giriyorum ve sonraki gün sen bana o siteden baktığım merhemi alıyorsun. Bu bir tesadüf mü? Ayrıca sen bir hackersin! Bu yüzden bunu yapma ihtimalin oldukça yüksek." Bıkkın bir şekilde bana baktı.
"Bu merhemi tüm ülke kullanıyor. Hem neden telefonunu hackleyeyim ki?" dediğinde, "Belki de Efsunla ilgili şeyler öğrenmek içindir," diyerek iyice saçmaladım.
"Eğer Efsun'la ilgili bir şey öğrenmek isteseydim, direkt Efsun'u hacklerdim. Seni değil," dedi. Söyledikleri beni lek ikna etmemişti.
"Bir telefon sapıklığın eksikti zaten," dedi Efsun. hepimiz gülmeye başladık. Serhat'ın bakışları, Efsun'un gülüşlerinde takılı kalmıştı. Efsun bunu fark edince, gülmeyi kesti.
Efsun ile staj süresince çalışacağım odaya geçtik. Bu sırada Serhat, müdür ile görüşmeye gitmişti, staja başlayacağı için. Masaya oturdum ve Efsun da bir sandalye alıp, yanıma oturdu.
Çok geçmeden Serhat girdi odaya. Ardından da 3 gardiyan, ellerinde masa ile girdiler. Sanırım Serhat kendi için getirtti bunu.
Gardiyanlar, Serhat'ın istediği yere doğru indirdiler masayı. İndirdikten sonra da gardiyanlar odadan çıktılar.
Efsun bana, "Ne oluyor ya? Bu niye burada?" dedi.
Serhat ise,"İstersen ben söyleyeyim. Artık ben de burada bir stajyerim."
Efsun gözünü büyüterek bana bakıyordu. Başa çıkmam gereken konular vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ TUTSAK
ChickLitYaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Nereye gideceğimi bilmeden koşuyordum. Arkamdan bir silah sesi yükseldi. Lanet olsun! Bulmuştu işte ben...