38.BÖLÜM

21.7K 794 723
                                    

Medya gifi: Yağız

           ♧♧♧

Bölümden kısa alıntı

                                ♧♧♧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


                                ♧♧♧

Serhat'tın arabasında, Emira'yla arkaya koltuğa geçmiştik. Başımı cama yaslamış düşünüyordum. Az önce olanlar ne iğrenç şeydi öyle!

Bertan'ın umarım başına kötü bir iş gelmemiştir. O zaman Serhat suçlu duruma düşerdi. Bunun olmasını kesinlikle istemiyordum. Yollardan geçen insanlara bakıp meyus halde nefes verdim.

Emira'ysa bana Bertan'la ilgili soru sormak ister gibiydi. Hoş, ben de onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değildim ki. Tek bildiğim onun pislik biri olduğuydu.

Başımı camdan ayırıp Serhat'a, "Bugün olanları Yağız duymasın," dediğimde dikiz aynasından birkaç saniye bana bakıp bakışlarını tekrar yola çevirdi. "Ben ağabeyimden bir şey saklamam."

Kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım. Kaşlarımı havalandırarak, "En azından bunu saklayabilirsin!"

Odak noktası ben değilmişim gibi fütursuzca yola bakıyordu. "Duymuyor musun beni? Sana diyorum. Yağız'ın bundan haberi olmayacak," diyerek Emira'ya döndüm. "Aynı şey senin içinde geçerli Emira."

Emira söylediklerime başını onaylarcasına salladığında Serhat, "Üzgünüm," diyerek başını iki yana salladı. "O itin cezasını ayrıca ağabeyim verecek."

Parmak uçlarımı feveran ederek saçlarımdan geçirdim, "Daha ne cezasından bahsediyorsun sen? Öldüresiye dövdün zaten onu. Bundan sonra bana bulaşacağını zannetmiyorum. Yağız'ın onu öldürmesinden korkuyorum," dedim fısıltıyla. Tabii, eğer Bertan Serhat'ın onu hırpalamasına rağmen yaşıyorsa onu öldürdü. Ya ölmüşse?

İçimi kemiren bu fikirle daha da gerildim. Umarım başına kötü bir iş gelmemiştir. Serhat'ın onu öldüresiye dövmesi ve hiç durmaksızın akan kanlar çıkmıyordu aklımdan.

Aklım o kadar çok allak bullak olmuştu ki, arabanın durduğunu Serhat ve Emira indiğinde fark ettim. Nereye geldiğimizi merak ettiğim için etrafıma geniş çaplıca baktım. Büyük bir kliniğin önündeydik. Arabadan inip Serhat'ın yanına yaklaştım.

"Neden buraya geldik?"

Kliniğin büyük kapısına dönük olan bakışlarını bana çevirdi. "Çünkü ağabeyim öyle istiyor." Kaşlarımı yukarıya havalandırarak, "O zaman neden o beni buraya getirmedi?" Omuz silkip mavi gözlerini kıstı. "Ne bileyim ben? Ona sor," deyip kliniğin girişine ilerledi. Emira'yla ikimiz birbirimize şaşkınca bakıyorduk. Neden gelmiştik ki buraya?

Ardından Serhat'ı takipledik. Buraya neden geldiğimizi o kadar çok merak ediyordum ki. Aynı merakın Emira'da da baş gösterdiğini rahatlıkla görebiliyordum.

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin