68.BÖLÜM

7.8K 323 699
                                    

*DUYURU

Yeni bölümü yarın atacağım için, belki son bölümü unutanlar vardır diye bu bölümü güncelliyorum. Çünkü yarın yeni bölüm gelecek. Bu bölümü unutmuş olarak yeni bölüme başlamanızı istemiyorum. Bölüm aşağıda bulunuyor. Okumak isterseniz kaydırmanız yeterli. Yarın Yağız ve Erva ile hasret gidereceksiniz. Sevgiyle kalın.

YAĞIZ'IN AĞZINDAN*

Yaşamım boyunca kendimi dizginleyerek, kimseye bağlanmamam gerektiğini kendime hep kural bildim. Ne olursa olsun ve ne yaşarsam yaşayayım, hiçbir şeyin beni etkilmesine izin vermeyecektim. Meğersem kalp diye bir organ varmış. Birine âşık olunca kendine verdiğin tüm sözleri sana unuttururmuş. Ben de bu sözümü unutmamış mıydım zaten?

Onu tanıdığım günden beri tüm sözlerimi unutturdu bana. Bir insan bir insana bu kadar tesir edebiliyor muydu gerçekten? Bir insan diğerini bu kadar mutlu edip, onu baştan aşağı tüm benliğiyle etkileyebiliyor muydu? Tüm bu sorularımın cevabını onda almıştım.

O, bana bencil yapımı unutturup hayatımda başkalarının da olduğunu ve başkaları için de yaşamam gerektiğini öğretti. Dünya'nın sadece benim etrafımda dönmediğini ve yaşanacak bir hayatın olduğunu gösterdi. En başında onun için yaşamam gerektiğini...

Ona kısa sürede bu kadar çabuk bağlanmış olmama ben bile anlam verememiştim. Yirmi yedi yıllık hayatım boyunca hayatıma onun haricinde bir kadın girmemişti. Ondan önce kimseyi istemememe rağmen, ne oldu da ona gelince ruhum ellerimin arasından onun ruhuna akmıştı, bunu ben de bilmiyordum.

Belki de buydu âşk. Onu neden sevdiğine, ona ne ara bu kadar bağlandığına ve hayatında ona büyük bir yer vermek değil de, neden hayatının tümünü ona adadığına herhangi bir sebep bulamamaktı.

Ben de bu sebebi bulamadığımı fark ettiğimde; sürekli onu düşünüp o aklıma gelince, tebessüm nedir bilmeyen dudaklarıma gayri ihtiyari bir gülüş yerleştiğinde ve tüm hayatımda onun olmasını istediğim zaman anlamıştım âşık olduğumu.

Buna bir çırpıda karar vermek mümkün değildi. Bunun için uzun bir zaman ayırıp düşündüm. Onunla sadece ilk karşılaşmamızda bile bende büyük bir etki uyandırmıştı. Gözlerinin içine baktığımda şefkatli bir okyanusa açılmış gibi hissediyordum. Gözlerinin içinden ruhunun izlerini görebiliyordum.

Sözleri, ruhunun yalancısı değildi. Ruhu nasılsa konuşması, gülüşü ve bakışları da öyleydi. Sanki bir ressam tarafından yıllarca üzerinde düşünülüp çizilmiş bir tablo gibiydi onun her bir karesi. Baktıkça bakasım, sevdikçe sevesim geliyordu. O, sevgime layık olan en güzel parçaydı.

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin