SINIR;
•550 oy
•750 yorumŞömineden yayılan sıcaklıkla mayışmış bir vaziyette oturduğum koltukta uzanıyordum. Üstüne üstlük üzerimdeki battaniyeye sıkıca sarınmış, dışarıda yağan yağmuru izliyordum.
Holdingten döneli epey zaman olmuştu. Mesai saati bitince Arjin soluğu evimde almıştı. Ağabeyim, Çağan'ın elime tutuşturduğu prosedürleri yüzlerce kez okumuştu. "Kardeşim orada çalışacak. En ince teferruatına kadar bilmem gerek!" dedikten sonra dört kez daha okumuştu. Ardından bir de Çağan'la telefon konuşması yapmış, eşeğini sağlam kazığa bağlamıştı.
"Of, valla sıkıldım ha." deyip elindeki çekirdekleri mızmız bir tavırla tabağa koydu Emira. "Para konusunu açalım artık. Ne kadar maaş alacak Erva?" deyince gözler Arjin'e döndü.
Arjin odanın sıcaklığından ötürü üzerindeki siyah deri ceketini çıkarıp bir kenara koyarak, "Ne bileyim lan. IMF miyim ben?" dedi.
Söylediklerine tebessüm edip koltuğa gittikçe yayıldım. Üzerime çöken ağırlık beni uykunun kollarına sürüklüyordu. Ama annemin mutfakta yemek yaptığı için sebzeleri doğrarken tahtaya vurulan bıçak sesi buna izin vermiyordu. Bundan dolayı sinirlerim gerilmiş bir şekilde yerimde doğruldum.
Emira, bedenime tamamen sardığım Maşa ile Koca Ayı'lı battaniyeye bakıp kıkırdadı. Bu battaniye, aylar öncesinde Derin burada kalıyorken onun gönlünü hoş etmek için aldığımız battaniyeydi. Burnumu battaniyeye götürüp kokladım. Derin'in hâlâ sinmiş kokusu vardı sanki battaniyede.
Onun çocuksu kokusu hâlâ bu battaniyede kalmıştı. Derin'le defalarca kez telefonda konuşuyorduk ama yine de, ona olan özlemimi geçirmeye yetmiyordu. Ona çok alışmıştım ve en kısa sürede onu görecektim.
Emira'nın kıkırdayışına omuz silkip sırtımı koltuğa yasladım. Ağabeyim ve Arjin'in arasında anlam veremediğim sohbet koyulaşmışken, çalan zilin sesini duyduğumda kimse yerinden kalkmak için kıpırdamadı. Emira Arjin'e dönüp, "Sen açsana ya." dedi.
Arjin kollarını göğsünde kavuşturup ofladı. "Niye ben açıyorum ya?!"
Emira oturduğu koltukta yayılıp çekirdek çitlerken öte yandan Arjin'e laf yetiştiriyordu. "Çünkü en küçüğümüz sensin de ondan."
Ağabeyim, Arjin'in öfkeden kızarmış yüzüne bakıp gülümsedi ve onu kollarının arasına alıp yanağından öptü. Kulağına birkaç şey fısıldayınca Arjin'in yüz hatları değişti. Yüzünü neşe kapladı.
Aklıma fesat şeyler geliyor. İnşallah aklıma gelen şeyi söylememiştir.
Zaten senin aklına fesat şeylerin gelmediği an mı var?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ TUTSAK
Genç Kız EdebiyatıYaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Nereye gideceğimi bilmeden koşuyordum. Arkamdan bir silah sesi yükseldi. Lanet olsun! Bulmuştu işte ben...