34.BÖLÜM

27.8K 938 1.1K
                                    


Şaşkınlıkla elimdeki defteri hızlıca kapattım. Sertçe yutkundum ve defteri masanın üstüne koydum.

Gözlerini kısarak beni izlemeye devam ederken, kalbim çok hızlı tekliyordu. Öylesine utanmış hissediyordum ki. Onun özelini ondan habersizce karıştırmıştım. Buna kesinlikle sinirlenecekti, haklıydı.

Kapının pervazına yaslanan omzunu, kendini doğrultarak oradan ayırdı. Hâlâ kısık olan gözleri, ben ve masanın üstündeki defterin arasında gidip geliyordu.

Kalbimin deli gibi atan gümbürtüsü kulaklarıma nüfuz ederken, adımlarını bana yöneltti. Bitmiştim, kesinlikle bitmiştim. Merakıma yenik düşüp neden okumuştum bilmiyordum.

Ama şu an merakımın bedelini ödeyecektim. Büyük ihtimalle Yağız'ın bana olan biraz güveni varsa, o da yok olup gitmişti.

Adımlarını yavaş ve bir o kadar da temkinli atıyordu. Yanıma yaklaştığında başımı önüme eğdim. Gözlerine bakacak yüzüm yoktu.

O ise istifini bozmadan:

"İnsanların özeli diye bir şey vardır Erva, bunu bilmiyor musun? Yoksa sana öğretmediler mi?"

Tabiki öğrenmişlerdi. Ama meraktan çatlamak üzereydim ve bu yüzden bakmıştım. Adımlarını daha da yaklaştırdı. Artık dibimdeydi. Bir nefes kadar uzaktı bana. Başımı kaldırıp baksam, gözleri ile gözlerim birbirine değecekti.

Cesaretimi toplayarak, boğazımı temizledim. Eğer şu an bir dilek hakkım olsaydı, yerin dibine girmeyi yeğlerdim. O derece ki utanmıştım.

"Özür dilerim, bu kadar özel olduğunu bilmiyordum. Ve haklısın insanların özelleri karıştırılmaz. Yaptığımın kötü bir şey olduğunu biliyorum. Bunun için beni bağışla."

Yanaklarımı şişirerek başımı kaldırdım. Her ne kadar gözlerimi kaçırmak istesem de, ciddi suratına bakmaya zorladım kendimi.

"Bu yaptığın uygun değildi biliyorsun değil mi?"

Ateş basan yüzümü usulca salladım. Biliyorum, hoş değildi.

"Biliyorum."

Tek kaşını kaldırarak, çenesini sıktı. Gözlerini tekrar az önceki gibi kısınca, uzun kiprikleri hareketlendi.

"İnsanların özelleri onlar için değerlidir. Ve onların özellerine saygı duyulup bakılmamalı bunu da biliyorsun."

Tekerleme söyler gibi devam ettiriyordu. Sıkıldığımı belli edercesine:

"Biliyorum Yağız, biliyorum. Kızdığını da biliyorum. Özür dilerim, oldu mu?"

Pasif durmak istemiyordum.

"Şimdi üste mi çıkıyorsun Erva?"

Alnımı kaşıyarak başımı iki yana salladım.

"Yok öyle bir şey. Sürekli aynı kelimeleri tekrar ettiğinden dolayı buna sıkıldım ve çıkıştım. Hepsi bundan ibaret."

Her iki eliyle yüzümü avuçladı.

"İnsanların özellerine bakılmaz Elvin. Çünkü insanlar, daha doğrusu sıradan insanların özeli seni ilgilendirmez. Ben senin eşinim ve istediğin gibi özelime bakma hakkın var, hattâ."

Biraz duraksadıktan sonra dudakları yukarıya doğru kıvrılarak, konuşmasına devam etti.

"Hattâ, senin ile benim aramda özel diye bir şey yok. Bu yüzden benim hakkımdakileri öğrenmene kızmıyorum."

Şaşkınlıktan dilimi yutmuştum. Gerçekten de kızmamış mıydı? Açıkçası onun yerinde olsaydım, kesinlikle sakin davranmazdım. Ama o, bu yaptığıma gram kızmamıştı.

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin