13.BÖLÜM

45.2K 1.6K 308
                                    

Staj saati bitince, Efsun ile yürüyerek eve gitmeye karar verdik. Bugün gerçekten çok yoğun geçmişti. Eşyalarımızı topladıktan sonra binadan tam çıkmak üzereyken, uzun boylu ve ortalama 45 yaşlarındaki bir gardiyan yanıma geldi. "Müdür bey sizi çağırıyor hanımefendi" deyip yanımızdan uzaklaştı.

Efsun'a, "Sen beni burada bekle. Ben hemen gidip geliyorum tamam mı?" dedim. Zoraki bir şekilde gülümseyip, başını tamam anlamında salladı.

Omuzunu sıvazlayıp, müdürün yanına gitmek için yürümeye başladım. Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp, müdürün odasının önüne geldim. Kapıyı tıklayıp içeriye girdim.

"Buyurun Erva Hanım, oturun," diyerek masasının önündeki koltuğu gösterdi. Benim ise hemen gitmem lazımdı.

"Teşekkür ederim ama o kadar zamanım yok," dedim.

"Tamam, o zaman ben direkt konuya gireyim. Bugün staja başlayacak olan Serhat bey, hücredeki mâhkumumuz ile ilgilenmedi. Neden olduğunu biliyor musunuz?" dediğinde acaba ne cevap versem, diye düşünüyordum. Yalan uydurmada da hiç iyi değilim.

"Serhat'ın bir yakını kaza geçirmiş. Bu yüzden haber vermeden çıkmak zorunda kaldı." Şaşırmış bir şekilde, "Anladım. Yinede bana haber verseydi iyi olurdu. Bir daha olmaması gerektiğini ona söyleyin. Geçmiş olsun," dedi.

Müdürün odasındaki işim bittiğine göre artık gidebilirdim. Odadan çıkıp, bahçeye indim. Efsun ise bir bankta oturmuş, çaresiz bir şekilde yere bakıyordu. Yanına  gidip omzuna dokundum, "Hadi gidelim."

Yavaşça dış kapıya doğru yürüyorduk. Arkamdan biri adımı seslendi. Yine bir gardiyan beni Çağıyordu. Bir türlü çıkamamıştım buradan.

Efsun'a baktığımda, o da bana bıkkın bir şekilde bakıyordu. Gardiyan, elindeki bir ilaç kutusu ve bir tabak yemek ile yanımıza yaklaştı.

"Sizi rahatsız ettiysem kusura bakmayın. Hücredeki mâhkum yemeğini yemiyor. Özgür bey İlaç içmesi için bizi tembihledi. İlaç içmesi içinde, yemek yemesi gerekiyor. Geçen sefer siz verdiğinizde, sorun çıkartmadan yemişti. Siz ona verir misiniz yemeğini,"dedi.

Gardiyanın elinde, daha önce hiç göremediğim bir ilaç vardı. Elimi, gardiyanın elindeki ilaca uzatıp, "İlacı verir misin?" Reddetmeden bana verdi.

Bu ilacı daha önce hiç görmemiştim.
"Neden bunu kullanıyor?" diye sordum.

"Vallahi bende tam bilmiyorum ama Özgür bey, bu ilacın sinir ilacı olduğunu söylüyor. Hastayı yatıştırıyormuş galiba," dedi.
Gardiyanın elindeki ilacı ve yemeği aldım.

Efsun'a, "Beni burada mı bekleyeceksin yoksa sende geliyor musun?"

"Bende geliyorum" dedi.

Hücreye doğru yürümeye başladık. Efsun ile içeri gireceğimiz zaman gardiyan,."Üzgünüm ama iki kişi aynı anda giremez," dedi.

"Sen burada kal Efsun. Ben hemen geliyorum."
İçeriğe girdiğimde gardiyan, hücre odasına açılan kapının kilidini açtı.

Yağız, pencereden dışarıya bakıyordu. Düşünüyordum da gerçekten çok zor olmalıydı. Dışarı çıkamamak, yakınlarını sınırlı bir şekilde görmek, istediğin yemeği yiyememek, rahat bir yatağının olmaması.

Tamam ağır suçtan, tecavüz suçundan dolayı girenler yaşamayı bile hak etmiyordu bence. Ama yinede suçsuz yere yatan insanlar da vardı.

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin