35.BÖLÜM

26.6K 938 562
                                    

"Bizim başımıza hiçbir zaman Allah'ın yazdığından başka bir şey gelmez."
Tevbe - 51

Yağız'ın defterinden bir bölüm 🤍

Telefonun ekrandaki gördüklerimi hâlâ idrak edemiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonun ekrandaki gördüklerimi hâlâ idrak edemiyordum. Ürkek bir ceylan gibi etrafimda dönüp bakınmaya başladım.

Takip ediliyor olmalıydım. Nefes alışım ağırlaşırken, gelen mesaja dikkatlice baktım. Bana mesaj atan numaraya cevap vermem mümkün değildi. Bu da nasıl olurdu böyle? Ona cevap verme butonu aktif değildi. Kesinlikle bu mesajı atan sapık kapattırmıştı cevap verme butonunu.

Kim, neden yazmıştı bunu bana? Benimle derdi neydi? Korku bütün vücudumu kaplarken, kendimi sakinleştirmek için dışımdan konuştum.

"Sakin ol Erva. Bu mesajı yazan kişi bir telefon sapığı ve sadece sana değil, herkese bu mesajdan atıyor."

Bu ihtimalin olmasını ummaktan başka çarem yoktu. Eğer gerçek bu değilse, kesinlikle kötü şeyler olacaktı. Gözlerimi izlendiğim hissine kapılarak etrafımda dolandırdım.

Ancak etrafta korumalar hariç kimse yoktu. Sadece evlerinin bahçesinde top oynayan çocuklar hariç. Telefonu yüzüme yaklaştırdım.

Gizli numaralardan gelen mesaj ve aramaları engelleyip telefonu kapattım. Bir daha böyle saçma sapan bir mesajla karşılaşmak istemiyordum. Ayrıca Yağız bu telefonu yeni almıştı. Ve numara da yeniydi. Kim bu numarayı bulabilirdi?

Derin derin nefesler alarak yerdeki alışveriş poşetlerini aldım. Biri beni izliyormuş hissine kapılmıştım tekrar. Poşetleri aldım ve koşar adımlarla yürüyordum. Köşeden döndüğümde dış kapının önünde belirdim.

Korumalardan biri başı eğik vaziyette kapıyı açtı. Kendimi bahçeye attığımda telefonu yeniden açıp saate baktım. İkindi vakti neredeyse yaklaşıyordu.

Bahçeye girmemle Arjin ile Emira'nın çığlığını duymam bir oldu. Kulaklarımı kanatan çığlıklarıyla bahçede oturdukları kamelyadan kalkıp bana doğru koşarak geldiler. Başlasın bakalım soru yağmuru.

Olduğum yerde durup benim yanıma gelmelerini bekledim. Ve zaten çok geçmeden yanımda dikildiler. Arjin elini kulağıma götürüp sıkıca çekerek:

"Nerdesin lan sen!"

Kulağımı çektiğinde refleks olarak, elini çekmesi için elini ittirmeye çalışıyordum.

"Arjin yapma ya, çok acıtıyorsun."

Emira öbür tarafımda belirdi.

"Neredesin sen gerizekâlı? Bak argolu kelimeler kullandırıyorsun bana. Öldük meraktan salak!"

İkisi bir olmuşlardı. Kendimi savunmak için hemen atağa geçtim.

"Bu ne ya? Kabirde miyim ben? Bu ne sorgu sual? İkiniz birden niye soru soruyorsunuz?"

İÇİMDEKİ TUTSAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin