Medya gifi: Erva
Yağız yanıma sinirle gelirken, gerginliğim katbekat artmıştı. Arjin'de beni yalnız bırakmıştı. Şimdi ben ne yapacaktım?
O kadar sinirliydi ki, sinirden alnındaki damar bile belirginleşmişti. Sıktığı çenesi neredeyse kırılacak gibiydi. İşte şimdi ayvayı yemiştim.
Yanıma çoktan vardığında kolumun çekiştirmesiyle şaşkınlıkla yan tarafıma baktım. "Ağabeyciğim, sen bizi burada bekle. Bizim biraz daha işimiz var da," deyip kolumu çekiştirmeye devam eden Arjin'e yeniden şaşkınlıkla baktım.
"Arjin ne oluyor?"
O beni çekiştirmeye devam ederken, benim gözüm Yağız'daydı. Sinirle ellerini saçlarından geçirmiş volta atıyordu. Bu yaptığına gözlerimi devirdim. Hiç de açık giyinmemiştim bile!
Arjin'in odasına girdiğimizde beni hızla yatağa oturttu. "Çok önemli bir şeyi unutmuşum," diyerek makyaj masasının çekmecesinden çıkarttığı takma tırnak ve kırmızı ojeye şaşkınlıkla baktım.
"Birazdan cenaze namazım kılınacak! Sen ise bunu mu düşünüyorsun?"
Fütursuzca yanıma oturdu. "Saçmalama! Bu işin ucunda ölüm yok ya. Bu kadar gergin hissetmeyi gerektirecek hiçbir şey yok," diyerek elimi kendine doğru çekti.
Kutudan çıkarttığı takma tırnakların arkasına yapıştırıcı yapıştırdıktan sonra baş parmağımdan itibaren hepsine yapıştırdı. Kalbim birazdan olacakları düşünürken hızla atıyordu. Burnuma dolan oje kokusuyla tırnaklarıma baktım.
Harika görünüyorlardı ama şu an bunu düşünecek halde bile değildim! Yağız kesin bunu değiştirmemi isteyecekti. Of!
"Tamam, hadi kalk bakalım." Ojenin kapağını kapatan ve rahatça davranan Arjin'e bir kez daha şoklar içerisinde bakmayı sürdürdüm.
"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun sen? Tabii, sonuçta benim canım okunacak. Senin değil."
Gözlerini devirerek, "Hadi, kalk." Ayaklarımı içerleyerek yere vurdum. Bu kadar rahat olması beni çok sinirlendirmişti.
"Çok kıymetli ağabeyciğin üzerimi değiştirmemi isterse ne yapacağım?" Elindekileri çekmeceye koyarken sırıttı. "Cilve dedim ya!" Gözlerimi devirerek, "Ben cilveden anlamam. Başka bir yöntem bul."
Hızla yanıma gelerek, "Bak şimdi..." diyerek anlatamaya başladı.
Söylediklerini harfiyen dinliyordum. Belki başka bir insanda bu çözüm olabilirdi ama Yağız'da pek işe yarayacağını düşünmüyordum. Sırtımdan ittirmesiyle sürüklene sürüklene odadan çıktım. Daha doğrusu kapı dışarı edildim. Kapıdan bana seslendi. "Sakın öpüşmeden geleyim deme!"
Bu dediklerine gözlerimi devirdim. Tek başıma koridorda yürürken kendi kendime söyleniyordum. "İnşAllah sen de çok kıskanç birine rast gelirsin Arjin. O zaman benden yana yana çözüm ararsan sana gösteririm ben yapacağımı!"
Sağ olsun topuklu ayakkabılarımın çıkardığı ses sayesinde, Yağız beni hemen fark etmişti. Alt dudağımı dişleyerek merdivenleri inip uysalca onun yanına doğru ilerledim. Hadi Erva, yapabilirsin diye kendi kendime telkin veriyordum.
O ise sinirle ayağa kalktığında gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Hadi gidelim," dediğimde gergin suratı daha da gerildi. "Sana giyinmeni söylemiştim. Soyunmanı değil!"
Üzerime şaşkınca bakarak, "Sen buna soyunmak mı diyorsun? Bunun neresi soyunmak Allah aşkına? Basbayağı giyindim işte."
Sinirle burun kemerini sıkarak, "Allah'ım sen bana sabır ver."
![](https://img.wattpad.com/cover/259386068-288-k768368.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ TUTSAK
Genç Kız EdebiyatıYaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Nereye gideceğimi bilmeden koşuyordum. Arkamdan bir silah sesi yükseldi. Lanet olsun! Bulmuştu işte ben...