Gördüklerime hâlâ inanamıyordum. Yağız'ın burada ne işi olabilirdi? Büyük ihtimalle kaçmıştı. Yani en azından ben öyle düşünüyordum. Ağır bir şekilde oturduğu yerden ayağa kalktı. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu.Bakışları önce dudaklarıma kaydı. Çenesini sıkmaya başladı. O kadar çok sıkıyordu ki alnındaki damarlar belirlinleşmişti. Beni süzmesi devam ediyordu.
Dudaklarımdan sonra gözü bacaklarıma kaymıştı. Kendimi çok fazla huzursuz hissediyordum. Bir an keşke hiç giymeseymişim, diye düşündüm.
Bence bana hiç yakışmamıştı çünkü Yağız makyajıma ve kıyafetlerime tiksintiyle bakıyordu. Eliyle burnunun kemerini sıkmaya başladı. Diğer elini ise yumruk yapmış sıkıyordu.
"Serhat! Ağabeyinin burada ne işi var? Kaçtın mı sen yoksa?" dediğimde tüm gözler bana dönmüştü. Bir açıklama yapmasını bekliyordum çünkü eğer kaçmışsa onu şikayet edecektim.
Buna asla tolerans gösteremezdim. Yağız ise elini deri ceketinin cebine attı ve bir kağıt çıkarttı. Elime kağıdı tutuşturup soğuk ve tiksintili bir sesle, "Okuma yazman varsa eğer, aç oku bakalım ne yazıyor."
Katlanmış kağıdı açtığımda yazılanları okumaya başladım. Yağız'a 1 hafta dışarı çıkma izni verilmişti. Daha tam okuyamadan kağıdı hızlıca elimden çekti. Bir şey söylemeyecektim. Psikolojisi bozuk olan biri ile tartışmak istemiyordum.
Efsun ise heyecanlı bir şekilde, "Nasılsın Yağız ağabey? Seni görmeyeli uzun zaman oldu!" dedi. O ise sadece "İyiyim" demekle yetindi.
"Neyse o zaman millet. Gişenin önüne gidelim. Hem bu arada film de seçmiş oluruz," dedi Serhat. Onun dediğine uyup gişeye ilerledik.
Gereken yere geldiğimizde,"Ne tür film izleyelim?" dedi Efsun. Çaktırmadan Yağız'a bakayım dedim. Ona baktığımda bakışları sanki birini öldürürmüşcesine bacaklarımdaydı.
Bu adam sapık mıydı? yoksa hayatında ilk kez benim gibi çirkin birini gördüğü için mi bu kadar uzun bakıyordu bir türlü anlayamamıştım.
Serhat bana bakarak, "Sence hangi tür filme girelim?"
Ben ise tabii ki her zamanki favori film türümü söyledim.
"Korku olsun."
Sinema biletlerini almaya gittiğimizde, görevli kişi korku filmi için sadece bir tane biletin kaldığını söyledi.
Efsun ve Serhat beni romantik komediye gitmek için ikna etme çabasındaydılar. Onlara kesin olarak korku filmine gireceğimi söyledim.
"Madem ki romantik komediyi bu kadar istiyorsunuz. O zaman siz Efsun'la Romantik komedi filme girin Serhat. Ben korku filmine gireceğim." dedikten sonra biletimi aldım.
Kimsenin nazını ve ısrarını çekemeyecektim. Hem böylelikle Yağız denen herifi görmemiş de olurdum. Filmin başlamasına 15 dakika vardı.
Zamanımı geçirmek için Alışveriş merkezinin oturma bölümünde oturup beklemeye başladım. Filme son 5 dakika kala patlamış mısır aldım. Film saati gelince sinema salonuna doğru ilerledim.
Sinema salonuna girdiğimde herkes çoktan yerini almıştı. Normalde 25 numaralı koltuk benimdi ama arka sıralar boştu. Ben de ilerleyip en arkaya oturdum. Bence film en arkadaki koltuklarda daha güzel izleniyordu.
Film için çok heyecanlıydım. Çünkü korku filmlerine bayılıyordum. Işıklar kapanmıştı ve film başlamıştı. Film çok güzel bir şekilde ilerliyordu. Tam 2 sıra önümde iki sevgili oturuyordu.
Tahminimce ortalama 15 yaşlarında vardılar. Daha ilk dakikalarda önümdeki kız yalandan çığlık atıp sevgilisine sarılmaya çalışıyordu.
Gördüklerim ile gözümü devirdim. Ben bunların yaşındayken barbie bebek giydirmece oyunları oynuyordum. Bu yaşta bu ne hızlılıktı böyle.
Tam filme odaklanmıştım ki yanıma birinin oturması ile gözüm o tarafa kaydı. Karanlıkta tam olarak kim olduğunu seçemiyordum ama dikkatli bakınca uzun kiprikleri ve keskin çene hatlarından Yağız'ın olduğunu anladım.
"Senin burada ne işin var?" dedim insanları rahatsız etmemek için kısık bir sesle.
Gözlerime uzunca bakıp, "Ben de buradaki insanlar gibi film izlemeye geldim. Hesap sorma," dedi arkasına yaslanarak. Hödük işte ne olacak!
"Sadece bir bilet kalmıştı onu da ben aldım. Sen nasıl girebildin buraya?" dediğimde
Sinemada olduğumuzu umursamayarak, "Sana ne lan sana ne aptal Psikolog? Ya da dur. Bu üzerindekilerle ve yüzündeki bu saçma boyayla sana yakışacak en güzel tabir pavyon karısı," dedi bağırarak.Bir kaç sıra insan arkasını dönüp bize bakıyorlardı. Hayatımda onun kadar kaba ve utanmaz birini görmemiştim.
Bize bakanlar, daha sonra tekrar filme döndüler. Yanağımda ılık bir yaşlık hissedince ağladığımı fark ettim. Hayır hayır ağlamayacaktım.
Birinin yanında ağlamaktan nefret ederdim. Gözyaşlarımı silip hızlıca salondan dışarıya çıktım. Gözyaşlarım ardı ardına geliyordu. Nefret ediyordum şu her şeye ağlayan yapımdan.
Gururumu fazlasıyla incinmiş hissediyordum. Buğulu gözlerle önümü zor görüyordum. Ben psikologluğu biri bana aptal olarak hitap etsin diye kazanmamıştım. Sadece giyindiğim kıyafetten dolayı mı bu yargılanmam? Tamam, kabul ediyordum dikkat çeken bir kıyafetim vardı ve biraz açıktı. Zaten hayatımda ilk defa bu kadar süslemiştim. Ve ilk kez böyle giyinmiştim.
Sinema salonunda bana bağırdığında mesleğimi ağzına alırken sanki alay edermiş gibi söylemişti. Kendimi Avm'nin dışına attığımda köşedeki banklardan birine oturdum.
Ben bu zamana kadar kimseyle çıkmamıştım bile. Bana yakıştırdığı tabir ise pavyon karılığıydı. Avucumdaki yara sızlamaya başladı. Ayağa kalkıp yürümeye çalıştığımda ilk başta sendeledim.
Fazla umursamayarak yürümeye devam ettim. Bir kaç adım attıktan sonra etrafımı bulanık görmeye başladım. Dengemi kaybedip yere yığılacakken hatırladığım tek şey güçlü bir kolun beni tuttuğuydu.
Yağız'a sövme butonu burası arkadaşlar. Çökertebilirsiniz bwjwbxjxa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ TUTSAK
ChickLitYaşamını hapishanede tutsak olarak geçirmiş bir adamın ona aşık olması ne kadar büyük bir sorun olabilirdi? (...) Nereye gideceğimi bilmeden koşuyordum. Arkamdan bir silah sesi yükseldi. Lanet olsun! Bulmuştu işte ben...