Medya:Lavinya 🌸
Odamın camından içeri sızan güneş ışığıyla mutlu bir şekilde uyandım demeyi bende çok isterdim fakat evde sabah erkenden uyanan bir anne varken ne yazık ki bu pek mümkün değil,en azından bizim aile için.
Sabah her zaman ki gibi sinirli bir şekilde odama dalan annemin sesi ile gözümü açmak zorunda kaldım.
-"Kız yeminle seni alan yandı! Gece ben sana erkenden yat uyu demedim mi? Şimdide kalkmak bilmiyorsun." dedi her zaman ki kızgın sesiyle.
-"Yat uyu demedin anne, yat zıbar dedin ayrıca bu yatak uyumak için yok mu ya daha kargalar bile güzellik uykusunda." diye söylenirken çoktan yatağımdan kalkıp yatağımı toplamaya başlamıştım bile. Ne kadar haklı olsam bile karşımda keskin bir terlik nişancısı olduğumu unutmamam gerek.
-"Bak bir de söyleniyor. Yeminle seni alan iki güne geri getirir(!) Okula da senin yerine ben gideyim istersen Lavin. Kalk da kahvaltını yap diye uğraşıyorum ben burada. Emir oğlum gelir birazdan" dedi ve kapıya doğru ilerledi.
-"Senin sinirince anca bana Emine sultan. Bana yat zıbar Emir'e gelince oğlumlar,yavrumlar. Gerçekten bazen benim değil de Emir'in senin çocuğun olduğunu düşünüyorum." diyerek söylenirken annem çoktan odadan çıkmıştı. Oh ne ala dünya. Lafını söyledi bitince direkt çıktı aynısını ben yapsam çoktan terliği yemiştim.
Yatağımı topladıktan sonra elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Klasik okul kıyafetlerini de üstüme geçirdikten sonra saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptım ve hazırdım. Sıkıcı okul eteğini ve tişörtü ne kadar giymek istemesem de her okulda olduğu gibi bizim okulda da bu konuda katı kurallar vardı. Tırnağınıza kadar karışan bir okulda okumak bazen gerçekten ölüm gibi birşey olabiliyordu.
Annem ile yaptığımızın kısa kahvaltıdan sonra sofrayı toplamasına yardım ettim. Babam ben uyanmadan 1-2 saat öncesi çıkmış oluyordu genelde. Sabahları birbirimizi göremesekte bu boşluğu akşamları ailecek dolduruyorduk. Annem ve babam benim bu hayatta ki en büyük şanslarımdan biriydi gerçekten.
Zilin sesiyle düşüncelerimden ayrıldım ve kapıya ilerledim. Kapıyı açar açmaz üstüme atlayan Emir'de cabasıydı.
-"Kız zilli özledim seni iki günde. Boyun mu uzadı senin?"
-"Evet Emir haftasonu tatilinde deve olmaya karar verdim tabi onlarda izin verince bir anlaşma imzaladık ve boyumun uzamasına karar verildi." dedim alaycı sesimle.
-"Boyun uzamış ama espri seviyen hala yerlerde. Benim yanımda dura dura bana da benzemiyorsun ki espri seviyen artsın. Yazık sana." dedi ve benden ayrıldı.
Beyaz ayakkabılarımı da giydiğimde beraber binadan çıktık. Gerek dedikodu yaparak gerekse Emir'le şakalaşarak okulumuza vardık. İkimizin evi de okulumuza yakındı ve yürüyerek 10 dakika bile sürmüyordu. Bu konudan şanslıydık galiba.
Okulun kapısından girmemizle birlikte tabiki tüm gözler bize çevrilmedi herkes kendi kafasındaydı. Okulun birçoğu banklarda otururken kalan azınlık kısmı ise (neredeyse okuldaki tüm kızlar) bahçedeki basket sahasının etrafındaydı ve basket oynayan erkekleri izliyorlardı. Allah başka dert vermesin kardeşim.
Emir'in heyecanlı sesi düşüncelerimi böldü ve ona dönmemi sağladı;
-"Kız zilli okul çıkışı meydana çıkıp hamburger gömelim mi? Bayadır yemiyoruz gece rüyama girecekti az kalsın."
-"Birde bayıl istersen Emir. Beni bu kadar sevsen gözlerim yaşarır gerçekten. Bana farketmez gideriz çıkışta bayadır gitmiyoruz gerçekten." dedim ona bakarak.
-"Hemen atarlanma kız seni hamburgerden daha çok seviyorum merak etme. Sen benim hem arkadaşım hem kız kardeşimsin." diyerek kollarını bana sardı. Boyu benden biraz(!) uzun olduğu için yüzüm göğsüne geliyordu ve bu nedensizce hoşuma gidiyordu.
Ne kadar birbirimize fazla söylemesek de Emir ile birbirimize aşırı değer verirdik. İkimizde tek kardeş olduğumuz için birbirimizi olmayan kardeşlerimizin yerine koymuştuk.
En azından ben Emir'i ölen abimin yerine koymuştum ve o da bunu bildiği için abilik hissini bana sonuna kadar hissettiriyordu. Sadece bu yüzden bile hayatımdaki en değer verdiğim insanlar arasına girebilirdi.
Emir ile farklı sınıflarda olduğumuz için kendi sınıflarımıza geçtik. Sıradan geçen bir okul gününden sonra Emir ile birlikte minibüse binerek meydana çıktık. Aslında 10 dakika yürüyerekte gidebiliyorduk ama ikimizde üşengeç olduğumuz için minibüs ile çıkıyorduk genelde.
Minibüsten inmemiz ile birlikte ikimizin de gözlerinden kalpler fışkırıyordu resmen. İkimizde hamburgeri çok severdik fazla sık olmasa da 1 veya 2 haftada bir yemeye gelirdik.
Hamburgerciden içeri girmemiz ile birlikte o klasik ama efsane hamburger kokusu burnuma doldu. Kaşla göz arasında Emir'in kendini sandalyelere atması bir oldu.
-"Canım arkadaşım sen alıp gelsene. Ben o sıraya girersem narin vücudum sağ çıkamayabilir. Mahşer sırasından hallice resmen o ne be?" dedi şaşkın ve sevimli sesiyle.
-"Hadi yine iyi günündesin kıyamadım. Girerim ben sıraya, her zamanki menüden alıyorum." dedim ve mahşer sırasına pardon hamburger sırasına girip beklemeye başladım.
Bana bir ömür gibi gelen ama aslında 5 dakika olan beklemeden sonra siparişleri verdim ve hemen sol taraftaki tarafa geçtim. Sipariş bölümüne kıyasla bayağı boştu. Sadece bizim yaşlarımızda bir kız ve bir erkek vardı ve siparişlerini bekliyorlardı. Bekleyen kızın suratına baktığımda arkasında ki bana kıyasla uzun olan erkeğe hayranlıkla bakıyordu. Erkeğin sırtı bana dönük ve önümde olduğu için suratını göremiyordum. Ama anladığım kadarıyla ellinde ki telefona bakıyordu ve kıza yüz vermiyordu bile.
Kızın siparişin gelmesi ile sıradan üzgün bir şekilde ayrıldı. Elinde ki hamburgere sevinmesi gerekirken yaptığı muameleye bak, bu insanları gerçekten hiç anlayamacağım galiba. Kasiyerin sesi ile gözlerimi kızdan çektim ve önüme baktım.
Kasiyer kız mahcup bir gülümsemeyle;
-"Para üstünü eksik vermişim canım, sen bunu al siparişinizi de hemen hazırlıyorum" dedi bana ve önümdeki çocuğa ithafen.
Parayı almam için önümdeki çocuğun biraz çekilmesi gerekiyordu çünkü fazla alan yoktu. Çocuğun hafif çekilmesiyle birlikte gri tezgahımsı yere eğildim ve para üstünü alırken kafamın üstünde bir nefes hissetmemle hemen irkildim ve donakaldım. Fakat aradan geçen 5 saniyenin ardından kendime geldim ve hafif çekilerek arkama döndüm.
Az önceki kızın hayranlıkla baktığı sıradaki uzun boylu çocuktu bu ve kafası hafif öne eğik şekilde suratında anlam veremediğim bir şaşkınlık duygusu ile saçlarıma bakıyordu. Geri çekilmemle birlikte suratında ki şaşkınlık az da olsa gitmişti ve dikelmeye başlamıştı. Sinirli çıkan sesimle;
-"Sen ne yapıyorsun, neden saçımı kokluyorsun sapık mısın kardeşim? Özel alana tecavüz resmen bu yaptığın!" dedim sinirli çıkarmaya çalıştığım ama arasında ki şaşkınlığı saklayamadığım sesimle. Çocukta sesimle birlikte kendine geldi ve suratına mahcup bir ifade yayıldı ama o anlam veremediğim duygu hala suratındaydı.
-"Ben çok özür dilerim ama k-kokun çok benziyor ben kendimi tutamadım." dedi kekeleyerek. Anlam veremedim kötü mü kokuyordum? Daha dün duş almıştım kötü kokmamın imkanı yoktu ama bu çocuk neden böyle bir tepki vermişti ki?
-"Ne varmış benim kokumda? Normal insan kokuyorum bu gelip beni koklaman için geçerli bir sebep değil." dedim ve kurduğum cümlenin anlamsızlığını çözmeye çalıştım.
-"K-kokun, annemin kokusuna çok benziyor."
___________________________
Hellooğğ, bacılarr. İlk hikayemin ilk bölümünden selamlarr.
En az 40 kere düşünüp 40 kere yazdığım hikayeyi sonunda paylaşabildim.
Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın. Yorumlarda bol bol sohbet edelim 😻En heyecanlı kısımda kestiğimi de biliyorum ama bir sonraki bölümde hem Emir'i hemde ana erkek karakterimizi tanıyacaksınıız.
Ve daha neler olucak neler beklemede kalın bence 🥳✌🏼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KOKU~ Tamamlandı
ChickLit-"Ben çok özür dilerim ama k-kokun çok benziyor ben kendimi tutamadım." dedi kekeleyerek. Anlam veremedim kötü mü kokuyordum? Daha dün duş almıştım kötü kokmamın imkanı yoktu ama bu çocuk neden böyle bir tepki vermişti ki? -"Ne varmış benim kokumda...