-"Ben çok özür dilerim ama k-kokun çok benziyor ben kendimi tutamadım." dedi kekeleyerek. Anlam veremedim kötü mü kokuyordum? Daha dün duş almıştım kötü kokmamın imkanı yoktu ama bu çocuk neden böyle bir tepki vermişti ki?
-"Ne varmış benim kokumda...
Bulut revir koltuğunda oturmuş kollarını kafasına sarmış bir şekilde ağlıyordu.
Ağladığını uzaktan bakan bir kişi bile kolayca anlayabilirdi. Omuzları sarsılıyordu ve hıçkırık sesleri bana kadar geliyordu.
Kapının açıldığını duymuş olacak ki suratını kapının tersi yönüne çevirerek konuştu:
"Her kimsen git, bir şeyim yok benim"
Demek ki odaya gelen ilk kişi değildim. Anlaşılan o ki odaya gelen herkesi de böyle söyleyerek geri çıkartıyordu.
Galiba konuşmam gereken yer burasıydı.
"Ben sana bakmaya gelmiştim ama istemiyorsan çıkayım"
Yiyorsa çık de aslan parçası...
Bulut'ta benim sesimi duyunca olduğu yerde donakalmıştı. Bunu sarsılan omuzlarının kaskatı kesilmesinden anlamıştım.
Pencereye çevirdiği suratını yavaşça kapıya doğru çevirdi ve yüzünü bana çevirdi.
Ama şöyle bir sorun vardı ki ben yüzünü göremiyordum çünkü ellerini yüzüne kapatmış işaret ve orta parmağı arasından bana bakıyordu. Bu yüzden sadece tek gözünü görebiliyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Temsili Bulut)
Ben kaşlarımı çatmış 'bu ne yapıyor?' bakışlarımı atarken Bulut hala aynı şekilde duruyordu.
"Sen geldin mi?"
Acaba vuran kişi gözüne çok mu vurdu? Yoksa beni görememesinin başka açıklaması olamaz.
"Gideyim mi?"
Dediğimle birlikte Bulut ellerini suratından çekerek hemen ayağa kalkmıştı.
"Yok yani öyle demek istemedim. Gelmeni beklemiyordum."
Konuşurken ellerini sürekli indirip kaldırıyordu. Aşırı heyecanlanınca nasıl davranacağını ve ellerini nereye koyacağını bilmiyordu. Benim gibi.
Ellerini suratından çekmesiyle suratını da görmüştüm. Ama keşke görmeseydim.
Sınıfa gelen çocuk kaşı ve dudağı kanıyor demişti ama durumun bu kadar vahim olduğunu düşünmemiştim.
Yaralar küçük değildi kurumaya yüz tutsa bile kaşındaki yarığı buradan görebiliyordum. Dikişlik gibi durmuyordu ama mikrop kapmaması için şimdiye kadar pansuman yapılması gerekirdi.
"Sınıfa bir çocuk geldi o söyledi"
O da anladım dercesine kafa salladı ve kafasını eğerek yere bakmaya başladı. Anlaşılan ben konuşmadan konuşmayacaktı.
