Nihayet çıkış zilinin çalmasıyla son derste bitmişti. Edebiyat dersinden sonra Bulut ile bir daha konuşma fırsatımız olmamıştı derslerden.Sınıftan birçok kişinin çıkmasıyla Bulut'ta bana dönmüştü. Çıkıp çıkmayacağımızı sorduğunu anlamıştım.
"-Emir, koşarak sınıfa dalar şimdi" cümlemi bitirir bitirmez sınıfın kapısından zilli diyen bir çığlık duyulmuştu. Gerçekten normal bir bağırma değildi Emir resmen çığlık atmıştı.
"-Kız zilli Lavinyaşkım valla özledim seni 7 derste" diyip koşarak bana sarılmıştı. Bulut'a 'ben demiştim' der gibi bir işaret yaptım bu onu da gülümsetmişti.
Emir'in kollarının arasından çıkmaya çalışmamla daha da sıkı sarmıştı beni. Şuan ağlardan kurtulmaya çalışan balık gibi gözüküyordum resmen. Kafamı yardım istemek için Bulut'a çevirmemle imrenerek bize baktığını farkettim.
"-Ya Emir bıraksana gerçekten boğulacağım hem önemli birşey söyleyeceğim sana" dememle yalan söyleyip söylemediğimi anlamak için suratıma baktı. Doğru söylediğimi anladığında kollarını biraz gevşetip tek kolunun altına almıştı beni.
"-Ne oldu gerçekten de normalde siz birbirinize bakmamaya bile yemin etmiş gibiydiniz"
"-Edebiyat hocası proje verdi. Bulut ile birlikte yapacağız. Annem Emir oğlumu da alın gelin bizde yapın kısırla poğaçada yaparım dedi" dememle Emir direkt benden ayrılıp kapıya ilerlemeye başlamıştı bile.
"-Kızım neden en baştan söylemiyorsun Emine sultanın poğaça yapacağını. Hadi beklemeyin 5 dakika içinde evde olmamız lazım acıktım" diyerek kapıdan çıkmıştı bile.
"-Bak ben sana demiştim Emir'in poğaça aşkını görmeden karar verme diye" bu dediğimle Bulut'ta bana dönmüştü.
"-Siz böyle dedikçe daha da merak ettim poğaçayı valla" demesiyle güldüm.
"-Biz biraz daha burada oyalanırsak Emir bizden önce gidip bütün poğaçaları bitirince merak edebileceğin bir poğaça da kalmayacak" diyerek güldü.
"-Hadi o zaman Emir'e yetişelim" diyerek yürümeye başladık. Emir zaten sınıfın önünde bekliyordu. Ne kadar aç bir insan olsa da gerçekten düşünceli bir insandı.
"-Hadi yine iyisiniz, minnoş kalbim sizi bırakıp gidemedi" demesi hem Bulut'u hem beni güldürmüştü. Yol boyunca Emir ve Bulut'un sohbetini dinlemiştim. Ne kadar sohbet denebilirse tabi Emir her zaman ki şebekliklerini yapıyordu ve Bulut'ta ona cevaplar yetiştirmeye çalışıyordu. Ben artık bunlara alışkın olduğum için yadırgamamıştım bile. Zaten 5 dakikada gelmiştik.
Binanın kapısının önüne gelmemizle Emir hızlanarak önümüze geçmişti. Emir'in demir kapıdan girmesiyle Bulut'ta bana yaklaşarak kulağıma eğilmişti.
"-Eminsin değil mi şimdi annene ayıp olmasın. Tanımadığı biri evine falan geliyor ya" deyip çocuksu bir ifadeyle gülümsemişti.
"-Saçmalama Bulut, annemi görünce böyle şeyleri takan biri olmadığını anlarsın. Eminim seni görür görmez sevecektir. Kendini sevdiren bir yapın var" dememle kafasını bana çevirmişti.
"-Gerçekten sevdiriyor muyum yani sen seviyor musun, nasıl anladın?" diyerek yine heyecanlı heyecanlı konuşmuştu.
"-Yani sevmemem için bir neden yok, neden seni sevmeyeyim ki" de
"-Anladım, o zaman geç kalmayalım hadi" diyerek geçmem için yana kaymıştı. Binadan içeri girmemle Bulut'tan peşimden girmişti. İki kat çıkmamızla Emir'in kapıyı çoktan çaldığını gördük. Annemle sarılıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KOKU~ Tamamlandı
ChickLit-"Ben çok özür dilerim ama k-kokun çok benziyor ben kendimi tutamadım." dedi kekeleyerek. Anlam veremedim kötü mü kokuyordum? Daha dün duş almıştım kötü kokmamın imkanı yoktu ama bu çocuk neden böyle bir tepki vermişti ki? -"Ne varmış benim kokumda...