Bir sıcak bir soğuk. Aynı hava gibi. Aynı insanlar gibi. Dengesiz mevsimler, dengesiz ruh halleri gibi.
Bünyemi sarsan, dün 40 derecede güneşin altında şortla gezip bugün 8 derece olan koyu renk bulutlarla kaplı gökyüzü altında yürümek miydi yoksa yanımdaki Jeon Jungkook'un dudağından dökülecek kelimelerin benim için önemi miydi? Bir fikrim yoktu. Belki de ikisi birlikte etkiliydi.
Hava soğuktu galiba yağmur yağacaktı ve kocaman park boştu. Parka geldiğimizden beri konuşmadan yürümeye devam ediyorduk ve bu daha ne kadar sürecekti bilmiyorduk.
Ortamdaki havanın bunaltıcı olması beni kırıyordu, o yanımdayken mutlu hissetmeyi özlemiştim şimdiden. Daha birkaç gün öncesine kadar üzerimde güzel hisler bırakıyordu çünkü.
O havadan çekine çekine bir nefes aldım ,dudaklarımı aralamadan önce.
"Jungkook..." sanki şu ana kadar uyurgezerdi de ne yaptığının farkında olmadan yürüyormuş gibi durakladı bir anda.
Gözleri yavaşça bana döndüğünde ben de durmuştum hemen yanında.
Gözleri gözlerime uğradığı gibi tekrar kaçarken derin bir nefes aldı ciğerlerine."Anlatacak mısın?"
Kafasını yavaşça sallayıp yandaki bankı işaret etti. Peşinden ben de yürüdüm onunla ,yanına oturdum.
"Chaeyoung.. gerçekten üzgünüm. Bu hayatta yapmak istediğim son şey seni kırmaktı ama sana yaptığım ilk şey bu oldu"
Canım acıdı, kelimelerin neden bu kadar kırgındı?
'Bir kez daha güçlü davran' dedim kendime. Onu kafanda soru işareti kalmayana kadar dinleyeceksin. Dinlemek zorundasın.
Bunu onu izleyerek geçirdiğin yıllara borçlusun. Sesine aşık olduğun, kimsenin fark etmediği iyiliklerin peşinde koşturduğunu gördüğün günlere borçlusun. Onun kendi başına yemek yerken yanından geçen sokak çocuğunu masasına davet ettiğini, yemek ısmarladığını gördüğün güne; çantasında kedi ve köpek maması taşıyıp yolda gördüğü her hayvanın karnının tok olduğundan emin olmadan rahat edemediğini fark ettiğin günlere borçlusun.
Alt sınıftaki kızlardan biri bilerek elindeki su şişesi açıkken ona çarptığında, o kıza ıslanan üstünü değiştirmesi için safça kendi hoodiesini verişine şahit olduğun için borçlusun.
Herkese nazik, saygılı ve dürüst olduğu için, onu hep sevdiğin için ona bunu borçlusun."Jungkook" dedim bir kez daha. Adının ağzımdan çıkması hoşuma gidiyordu.
"Seni yargılamayacağım.. sadece bana doğruları anlat. Sana inanabileceğim sebepler ver. Bana yanında durabileceğim şeyler söyle"
Gözlerini yumdu. İki yana salladı. Sanki cümlelerim acı veriyordu ona.
Elini tutmak istedim ama öğrenmeden yapamazdım bunu.
Kendime bu hakkı tanıyamazdım."O kim Jungkook?" Bu soruyu sorabildiğime inanmıyordu bir tarafım. Sen kimsin ki soruyorsun diyordu. Diğer tarafım da kafasını kaldırıyor ve bana o senin elini tuttu, saçından öptü, ruhunu gördü diyordu. Hakkın var diyordu.
Sıkıntılı duruyordu.
Kalbi sıkışıyordu sanki.
"Chaeyoung" dedi. Adımı en çok ondan duymayı seviyordum.
"Oraya gelmeden önce anlatmak istediğim başka bir şey var.." gözleri yerde gezindi.
"Belki bu yanlış sıralama ama eğer şu anda anlatacağım sıralamada anlatmazsam kalkıp gideceksin. Hiçbir zaman bilmeyeceksin ve ben artık bunu söylemek istiyorum. Artık sadece bil istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burning for you// RoséKook
Fanfiction(Tamamlandı) Kaç senedir kaçıyorum senden, bugün sen ebe olduğundan habersiz ,tek başıma oynadığım saklambaçta sobeledin beni. 2021||