3.9

1.9K 165 71
                                    

Burnu boynuma sürtünerek geri çekildiğinde dudaklarını enseme bastırdı.
Oradan ayrılıp yavaş yavaş öperek omzuma kadar ilerlerken kafamı onun omzuna dayadım dayanamayarak.
Ateşten farksız dudakları beraberinde değdiği her yeri yakarak ilerliyordu.

Belime tekrar sardığı kolları t-shirt'ümün altından çıplak karnıma dokununca arkama dönerek hızlıca kucağına yerleştim tekrar.

Dudaklarına benimkinin kopyası bir gülümseme yerleşirken onun gözleri de dudaklarıma kaydı.
Baş parmağı dudağımdan sürtünerek geçtiğinde nefesi boynumda yankılandı.

Dudakları boynuma temas ettiğinde tarif edemeyeceğim bir hisle kafamı geriye attım yavaşça.

Oradan ayrılan dudakları çeneme, çenemden yanağıma oradan dudağımın kenarına ilerledi.

Böyle anlarda konuşmak kadar gereksiz bir şey yoktu bence.
Zaten ne hissediyorsa ne düşünüyorsa aynı şeyler bangır bangır yer ediniyordu zihnimde.

Seni seviyorum demesine gerek yoktu. Her dokunuşu bunu anlatıyordu yeterince.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında yavaşça öpmeye başladı.
Bu an için yaşamışım meğerse ben geçmiş yirmi yılımı. Bu anı beklediğimi bilmeden bu ana ne kadar ihtiyacım olduğunu fark etmeden.

Parmakları sırtımda gezinirken ellerimi yumuşak saçlarında gezdirmekten alıkoyamadım.
Benim saçlarımdan çok daha yumuşaktı saçları.

Belimden ayırdığı ellerinden biri bacağıma inerken gülümseyerek ayrıldım dudaklarından. Ancak bu sadece birkaç saniye nefeslenmek içindi, tekrar birleştirdim dudaklarımızı bu sefer daha sert öperek karşılık verdi attığım adıma.

Kaç dakika veya kaç saat geçti bilemedim aradan. Sadece ayrıldığımızda dudaklarım şişmiş ve kızarmıştı.

Jungkook'a sarılarak geriye ittiğimde onu ,o da sıkıca belimden sarılarak karşılık verdi bana.

Uyuyakalmadan önce anlatmak istediğim şeyler olmasaydı o an bırakırdım kendimi kollarının arasındaki uykuya.
Ancak en büyük sırrımı bilmesi gereken kişiden saklamak ne kadar adil olabilirdi ki daha?

"Jungkook" dedim mırıldanır gibi çıkan sesimle.
"Efendim?" dedi sesi boğuk çıkmıştı çünkü yüzünü saçlarımın arasına saklamıştı.

Kafamdan öperek biraz geri çekildi yüzümü görebilmek için.
"Ne oldu Chaeyoung?"
İçimi çektim ama o kadar huzurlu hissediyordum ki.

"İlk gördümde mi ilk sesini duyduğumda mı oldu bütün bunlar bilmiyorum ama.. gitar çalarak şarkı söylüyordun. Ayaklarımın kilitlendiğini yürüyüp gidemediğimi hatırlıyorum. O gün oradan gözlerimi silerek kaçmıştım ama ondan sonraki her gün bir adım arkandaydım resmen.
Hiçbir maçını kaçırmadım, her gitar çalışında dinlemek için kuyruğa girenlerin arasındaydım ama kendimi hiçbir zaman hayran kulübüne katmadım.
Çünkü senin, o herkesin sırf tipin uyduğu için bad boy tiplemelerine yakıştırdıkları tarzda biri olmadığını fark eden tek kişi bendim.
Kalbinin iyiliğini gördükçe seni daha çok sevdim ama çok da kızdım. Sürekli bu kadar da iyi olmak zorunda değilsin dedim. Ama hiçbir zaman gelip bunları yüzüne söylemedim.

Senin hakkındaki her şeyi dikkatle dinledim ama benim hakkımda bir şey öğrenmen için çabalamadım.
Gerçi ikimiz de farkında olmadan fark etmişiz birbirimizi."

Burning for you// RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin