Sıcak ve kemikli elleri hafifçe saçlarım arasında oyalanırken dönerek yüzümü yüzüne çevirdim.
"Sabahları çok güzelsin"Dudaklarım alayla kıvrıldı yukarıya doğru. "Yani günün diğer saatleri değilim?"
O da benim gibi gülümsedi. Dudaklarını diliyle ıslattığında gözlerim oraya kaydı."Hayır günün her saati ayrı güzelsin"
Hmm'ladım. Konuşmanın ne olduğundan bir haberdim artık.. dikkatim dağılmıştı.O da bunu fark ederek gülümsedi. Dudakları dudaklarımın üstüne konumlanırken "geçirdiğim en güzel doğum günü şimdiden" diye mırıldanmıştı.
"Ayy" dedim geri çekilerek. "Bir sürü işimiz var kalkalım" aklımdan çıkıp gitmişti.
" Her şey biraz bekleyebilir" diye söylenerek öpmeye başladı. Dudaklarının üstünde gülümseyerek ben de karşılık verdiğimde o da sanki yeterli gelmiyor gibi hissederek daha sert öpmeye başlamıştı.
Bir anda değişen tavrına ayak uydurmaya çalışmam durumu sadece daha da hızlandırıyordu.
Kolumun üstünde durarak öpmenin benim için çok yorucu olduğunu hissetmiş olacak ki ellerini belime yerleştirip beni üstüne çekti.
Dirseklerimle yatağa dayanarak yine ağırlığımı vermemeye çalışıyordum ki bacaklarıma bastırarak üstüne oturmama sağladı."Seni ezmek istemem" dediğimde dudaklarından kısık bir kahkaha kaçtı.
O nasıl gülmekti?"O kadar zayıfsın ki canımı acıtabileceğini bile sanmıyorum"
Hah?"Öyle mi?" Dedim gözlerimi dudaklarından çekerken, "bekle.. fazla zayıf olmam kötü mü duruyor neden öyle gibi söyledin?"
Bana inanamıyormuş gibi bakarak "chaeyoung başkalarına karşı çok güçlüsün.. neden karşımda özgüvenini kaybediyorsun?Oysaki bana karşı çok özgüvenli olman gerekmez miydi?"
Diye kızdı öylece. "Gördüğüm en güzel şey sensin bu dünyadaki... istersen kilo ver istersen al bu gözümdeki güzelliğini değiştiremez.."Derin bir nefes çekti saçlarımın arasından "sanırım bundan sonra sen benim gözümdeki seni görebilene kadar tekrar edeceğim her şeyi.. Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi.
"Aman" dedim içimden. "Bir kere daha böyle bir vakaya ihtiyacımız yok"
"Yine de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek, bundan sonraki her nefesimi senin için alıp vereceğim, kalbim yalnızca senin için atacak ve gözlerim her zaman sadece senin güzelliğini izlemek için açıp kapanacak"
Gözlerimi kapatıp gülmemeye çalıştım.
Daha fazla konuşmanın anlamı yoktu benim için. Beni sevdiğinin farkındaydım, olmasaydım asla anlatmazdım çünkü kendimi.
Beni öpmezdi böyle bakmazdı, ağzını açıp da böyle kelimeler etmezdi.Dudaklarına eğilip bir öpücük bıraktım, bana böyle değerli hissettirdiği için.
Bir tane daha.. bir tane daha.
Gülümseyerek bir hamlede yerlerimizi değiştirdi.Dudakları boynumda gezinirken ellerimi çıplak sırtına yerleştirdim.
Dişleri kulağıma değip geçtiğinde bedenimi yükselterek sertçe onun bedenine yapıştırdım.
Bu hareketimle dudaklarıma yönelmişti direk, sert öpüşüne alt dudağını ısırarak karşılık verdiğimde kısık bir inleme girdi aramıza.
Gülümsememe engel olamayarak dudaklarımızı ayırdığımda gözlerindeki koyuluğu fark ettim.Tam tekrar öpmek için uzanırken çalan kapı zili aramızda yankılandı.
Ben boşvererek öpmeye devam edecekken Jungkook baş parmağını dudağımda gezdirdi yavaş bir hareketle.
"Bakmayacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burning for you// RoséKook
Fanfiction(Tamamlandı) Kaç senedir kaçıyorum senden, bugün sen ebe olduğundan habersiz ,tek başıma oynadığım saklambaçta sobeledin beni. 2021||